İkinci Şans Vermek….
Genelde kendimiz dışındaki insanların bize karşı haksız bulduğumuz davranışları sonrası; herkes ikinci bir şansı hak eder türünden söylemlerle devam edişimizi ifade eder.
Peki ya tüm atalardan gelen deyişleri o anki algımızla asıl gerçekliğiyle kavrayamamışsak?
Hayatımıza kendi penceremizden bakarken, enpati kurabilmek hakkında çığlıklar atarken, sadece toplumsal kalıplar, hatta doğru öğretilen yanlışlarla dolmuşsak ve bunlar sebebiyle çeşitli tıbbi tanılara yol açan hatta bazen tanımlanamadığı için psikolojik denilen, doktor doktor gezdiren, uzun süreçli psikoterapi seanslarına mahkum edilmişsek…
O ikinci şansı kendimiz için kullanamayışımız, sıkışmışlıklarımız, türlü kalıplarımız ve tabularımızla bulunduğumuz noktayı güvenli alan ilan edip, değişimlerden sakınıyorsak?
Dışarıdan topluma uygun görüntüyü sağlayıp, gizliden sadece topluma aykırı değil ruhumuzu da yıpratan yasak düşünceler, duygular içindeysek ve hatta gizli ilişkiler ile kendimizi bölüyorsak…
Kendimizden kaçtığımızı fark ettiğimizde değişim kaçınılmaz ise? Yıllar böyle birbirini kovalamış dışarıya başı dik görüntüyü sağlamak adına, kadınlar saçlarını boyamış, bolca makyaj yapmış gece makyajını çıkardığında aynaya bakmaktan rahatsız hale gelmiş ise… Erkekler maç veya haber programları önünde hipnotize olmuşçasına zamanlarını öldürüyor ve memleket meselelerini birbirlerine ahkam keserek çözebildikleri gibi bir düş içindeyseler… Çocuklar ailelerinin onlar için hazırladıkları, kendilerinden daha iyi bir gelecek için lap topları, akıllı telefonlarına ve sınavlardaki geleceklerinin kurgusu adına çalışma baskıları ile rekabet kaosunda boğuluyorsa…
Emekli olunca deniz kenarında hayal ettikleri düşsel hayat özlemiyle kıyı kentleri dolduran entelektüel varsayılan bireyler, aradıkları huzur ve mutluluğu bulamadıklarını kendilerine dahi itiraf edemiyorsa…
Gökyüzüne bakıp, bulutları içine çekercesine nefes alıp, rüzgarı yaratırcasına nefes verebilir misiniz? Her mevsim değişimini gözlemlerseniz; ilkbaharla çiçek açan dallar, yazla güneşe doğru uzayan bitkiler, sonbaharla yaprak döker, kışla çoğu uykuya dalar… Aborjinler misali, hayvanları gözlemlerseniz çok daha başka zenginlikler keşfedersiniz. Her sabah gün aydınlandığında, her akşam karanlık çöktüğünde dünyanın sesi, ritmi değişir. Evren sonsuz zenginliğinde yol alırken, biz insanlar hani tek zeki varlık olduğumuz bencilliğiyle yakıp, yıkan, kirleten, yıpratan olmayı bırakıp işte o ikinci şans deyişini tam da bu noktada kendimiz için kullanmayı başarabiliriz.
Şimdiye dek düşünce ve duygularımızla kendimizi ne noktaya taşıyabildiğimizi en son fotoğraflarımıza bakarak ve aynadaki görüntümüze bakarak kolayca fark edebiliriz. Yüzümüz surat asmaktan aşağı doğru sarkmış veya gülümseme kırışıklıklarıyla mı dolmuş? Bu tamamen bizim hayata şimdiye dek yaklaşımımızla oluştu, kabul ederek kendimize o ikinci şansı kullanarak, şimdiye dek yaşamı şekillendiriş biçimimizi değiştirebiliriz. Bu hayatımızı dönüştürmek için, bazen keskin değişiklikler yapma cesareti gerektirebilirse de çoğunlukla süregelen yaşamımızı daha kaliteli hale getirecektir.
Başkalarını yargılamak, eleştirmek, onlar hakkında ahkam kesmek yolumuzu tıkayabilirken, kendimize duru, yalın, saf yaklaşma yolunda çalışmamız bizi çok daha engin hatta zengin bir ruha erdirecektir. İşte esas ikinci şans vermek budur.