12 Aralık 2014 Cuma

daha iyi hissetmek ve daha sı olmak için!...

Aşağıda yazdıklarım,uzmanlarından öğrendiklerimle yola çıkarak,danışanlarıma masaj seansları esnasında kendilerini  şifalandırmalarına adım olarak önerdiğim ve uygulattığım,bir çok sistemin başlangıç çalışmalarıdır.
Bir çok kişiden duyduğumuz ve bir çoğunu da okuduğumuzdan öte esas deneyimleyerek gerçekliğini kanıtladıklarımızdır önerdiklerimiz ;

önce kendinizin sonra bütünün hayrına olmasına niyet edin
ve sırayı karıştırdım mı'lara takılmadan içselleştirin her birini tek tek..
Doğduğumuz anda tanıştığımız nefesimizi farkındalıkla ve saygıyla içimize çeker ve biriktirdiğimiz bize yük yapan tüm dertlerimizi aldığımız nefesin iki katı sayarak bırakırız.Bu sayıya dahi takılmayın aldığınızdan fazla vermeye özen gösterin kafi zamanla en doğrusunu zaten öğrenirsiniz.
Her ne yapıyorsak sevgi ve saygı katmamız en önemlisi..Sıradanlaştırmayıp en basit saydığımız işi dahi yaptığımızın salisesine dek ayırdında olarak yapalım.
Nefes alıp verirken çoğunluğun ölmeyecek kadarıyla yetindiğini gözlemlediğimden,kendiniz için biraz titizlik rica ediyorum.Diyafram nefesi 4 al 1 bekle 8 ver şeklinde matematiksel olmasa da buna yakın mutlaka bütün olarak bedeninizde nefesinizin gezindiğini hissedene dek çalışın. Ben zor öğreniyorum sanırım o nedenle 1 sene sürmüştü nefese odaklı çalışmalarım..Kimimiz için çok daha kısa kimimiz için daha da uzun sürse de lütfen vazgeçmeyin.
İlk zamanlar gece yatınca çalışıyordum baktım uyuyakalıyorum,sonra sabahları ekledim daha sonra gün içi,bilgisayar başı,yolda,sohbetlerde (öyle müthiş bir sırrım varmış havası yaratmıştı durduk yerde sırıtıyordum)ve nefesle bedeninizi yeniden keşfedeceksiniz bir de saat başı bir bardak su içtiğinizi varsayıyorum işte içinizi arındırmaya başladınız bile..
Ve sırada imgelemeler ile olumlamalar var..hani hep sözü edilen bakış açınızı değiştirin biraz böyle başlıyor.Yoksa size kimse kendiniz olmaktan vazgeçmenizi söylemiyor :)
Amaç iç dış dengenizi geri kazanıp daha farkındalıklı yaşayabilen bireyler olma yolunda ilerlemek..
Seneler önce bu ve benzeri anlamlar içeren sözler karşısında hemen savunmaya geçerdim zaten öyle diye :) peki çaresiz olduğumuz durumları asgariye indirmek veya tamamen çare sizsiniz haline döndürmek elimizdeyse ve biz zaten her şeyi bilir edamızla kaybettiğimiz zaman içinde hayat bize zor yoldan da olsa yine illa ki öğretiyorsa hazır sunulmuşken niye denemeyelim ?
Biraz egomuza hadi egoyu geçin bilinçaltımıza bunun eğlenceli,güvenli,öğretici yanını deneyimlemek için izin verelim pardon aslında çaktırmadan ikna edelim hani üst ve alt benlik çatışmalarıyla uğraşmaktansa enerjimizi doğru kullanabilmek adına..
Ne demiştik ? imgelemeler ..bir çok kişiden duyduğum 'gözlerimi kapatınca ben renk göremiyorum nasıl şelale canlandırayım zihnimde' tarzından itirazları bırakın .Önerim kendinizi gerçekten serbest bırakmanız.Uykuda dahi kendini kasarak sabah yorgun uyananlardansanız,hayat bir çok sorunla üstünüze üstünüze geliyorsa salın bırakın siz kasınca sanki yapacağını yapmayacak mı sanıyorsunuz :) bir de gevşeyip güvende olduğunuz hissini ki siz bu hissi zaten biliyorsunuz sadece hayatın keşmekeşi içinde ötelediniz veya unuttunuz..İnanın nefesi doğru alıp verme yolunda ilerledikçe ve kendinizi serbest bıraktıkça imgeler kendiliğinden gelmeye başlayacak..renkler coşacak..izin verdikçe hayal dünyanız zenginleşecek,hatta dansına eşlik edeceksiniz. İlla renk göreyim veya deniz kıyısında yürüdüğümü kumun tabanlarıma yapıştığını hissedeyimlere takılmayın :) nasılsa deneyimleyeceksiniz..Sonrasında bu özel anları iple çekeceksiniz :) sonra gözünüz açıkken dahi mümkün olduğunu ve kendi içsel gelişiminizi hayretler içinde farkedecek ve kendinizde sihirli bir keşif yapmışçasına hani neredeyse kendi fantastik filminizi çekeceksiniz de elinizde kamera yok diye hayıflandığınız anlar dahi olabilecek..
İşte olumlamalar..bunlara kendi cümlelerinizle eklemeler yapabilir hatta tamamen kendi cümlelerinizi kullanabilirsiniz.
Bu çalışmalar zihninizin daha berrak daha sevgi daha inanç dolu olmasına kendinizi gerçekten daha sağlıklı ve huzurlu hissetmenize giden yolun sadece başlangıcıdır.
Ve çalışmalarınızı düzenli 21 gün yapar ve 1 er hafta ara vererek sürdürürseniz devamında sisteminiz otomatik yapar hale gelir.
Ben saf sevgiyim.Öyle mutluyum ki..Kendimle gurur duyuyorum.Kendim olmaktan onur duyuyorum.Hayatım dengede.Cinsiyetimden memnunum.Hayatım uyum içinde.Hayat bana bolluk ve bereketi kolaylıkla veriyor.Seviyor ve seviliyorum.Sayıyor ve sayılıyorum.Yaradanıma bana öğrenmem için sundukları için şükran duyuyorum.yaşam amacım kendimi olduğum gibi deneyimlemek,hayatım ve çevremde olumluluk sürekli çoğalıyor.Sürekli helal yoldan bolluk ve bereketi çeken bir mıknatısım.Organlarım ve uzuvlarım mükemmel çalışıyor..Her gün daha iyi hissediyorum..Daha sağlıklı oluyorum..Bundan daha iyi nasıl olabilir?Teşekkür ederim..teşekkür ederim..teşekkür ederim..
Söylerken inanmanız gerekmiyor zaten düzenli uyguladığınızda söylemleriniz gerçekleştikçe ianancınız güçlenecek,inancınız güçlendikçe de söylemleriniz gerçekleşecek..














6 Aralık 2014 Cumartesi

hayat filmlerdeki gibi değil de nasıl peki ?

Hayat tv haberlerindeki veya gazete sayfalarındaki gibi mi ?
Sizleri bilmem de ben seneler önce haber izlemeyi bırakmıştım..sonra tamamen tv açmayı da bıraktım..elbette etrafta olan bitenden bihaber yaşıyorum,özellikle annem gazete ve haberler olmadan yaşayamaz izlenimi veriyor üstelik beni cahil olmakla dahi suçlarcasına neler olup bittiğinden haberdar olmam gerektiğini söyleyip duruyorken,bir de kalktım gidip kablolu tv yi den aboneliğimin iptalini istedim :) Görevli şaka yaptığımı sandı sonra baktı ciddiyim,başka bir firmaya mı karar verdiğim sordu ona da hayır deyince dayanamayıp nedenini öğrenmek istedi..
E anlatmaz mıyım :) hazır mikrofon tutulmuş dünyayı kurtarma sırası bana gelmiş gibi :))
herhalde 10 seneden fazla olmuştur bir daha haber izlemeyeceğim ve gazete okumayacağım kararımdan bu yana..
Özellikle haberler hem yorucu hem kalp çarpıntımı yükseltip rahatsız edici geldiğinden kendimi korumaya alma ihtiyacımla bıraktığım bir alışkanlıktı.Bana göre sigaradan daha zararlı ..
Gazete ise elime alınca okuma değeri bulamadığım bir dolu ıvır zıvırla dolu hem de ellerim mürekkep içinde kalıyor..halbuki daha önceleri kokusunu bile severdim.
Duyun yaşıyorum..Başkalarını takip etmiyorum.Kendi yolum ve çevremle üstelik kocaman bir şehrin göbeğinde dünyadan habersiz yaşıyorum.Oh vallahi :)
Zaten otobüse bindiğimde gerçeklere sırtımı dönmem mümkün değil.yakınımdaki insanlara faydalı olabilme arzum her daim gerçeğe dönemiyor sonuçta ben de onlar gibiyim.Uzanabildiğim mesafe belli.
garip sesler yüzünden insanların sırtını döndüğü yere bakıyorum,bir kadın kucağında bluğ çağında bir çocuk cinsiyeti önemli değil..çocuk kendi dünyasında annesiyle otobüste olduğunun farkında mı bilmiyorum gidip başını okşuyorum dokunulmaktan rahatsız olup başını çekip sesini yükseltiyor..Annesiyle sohbet ediyorum,annesi evladının durumundan rahatsız ve insanların tepkileri daha da büzülmesine sebep olmuş..Sohbet ederken rahatladığını hissediyorum niye biri ona zaman ayırıp 3 beş kelime konuştu diye..
Siz beni anladınız..Ne başbakan  şunu dedi ne diğer ülkelerde ne olmuşlarla ilgilenmiyorum..Sahi bizim yeni  başbakanımızın adı neydi ? Bilmiyorum diye ayıpladınızsa hemen google'dan bakıp yazayım :))) Başbakan da benim ismimi bilmiyor yani ödeştik :)))
Bir başka gün otobüse bindiğimde anne ve oğul yanyana oturmuşlar,çocuk ağzında maskeyle annesinin omuzuna başı yaslı uyukluyor..ah diyorum hayat bana ne anlatmaya çalışıyorsun? Evlatlarım sağlıklı diye dua ediyorum elimden gelen bir şeyse çevreme yardıma da çalışıyorum..neyse..meğer sabah hastaneden dönmekteymişler ..tahmin ettiniz o hanımla da sohbet ettim.. Bir gün yine otobüse bindiğimde koca delikanlı yanında annesiyle oturuyor eh biraz yaşlıyım ya annesi yer vermek istedi yok ayakta iyiyim oturun siz dediğimde o başladı anlatmaya oğlunun kemikleri durduk yerde kırılıyormuş henüz cam hastalığı denmemiş ama kızında da aynı sorun varmış..yok yok akraba evliliği filan da değilmiş...Kadın gündeliğe gierek geçimlerine katkı sağlıyormuş eşi de inşaatlarda çalışıyormuş ama şimdi o da hasta evde yatıyormuş..
Bir gün de teyzemin gönüllü çalıştığı vakfın ilgilendiği ailelere ramazan paketi dağıttık..Yolda teyzem aileler hakkında bilgi verdi..Kadın gündeliğe giderek evi geçindiriyor kocası diyaliz hastası oğlunun kalbi delik,kızı üniversiteyi kazanmış vakıf kızı burslu okutuyor aileye de bireysel destek sağlıyorlarken oturdukları evin çatısı çökmüş..Nasıl yaptırırız derken belediye durum tespiti yapıyor ve çatıyı onarırken ev tamamen çöküyor bu kez sil baştan evi inşa ediyorlar sonunda yepyeni evleri oluyor,vakıf gönüllüleri aralarında para toplayarak eve eşya almalarında yardımcı oluyor..Şimdi evlerinde bayram var diye anlattı teyzem hakikaten gittiğimizde gözlerindeki teslimiyet olana hamd etmeyi gördüm.ve kendi serzenişlerimden mahcubiyet duydum..
Bu insanlar sokaklarda dilenmiyor,onlara yardım ederken incinmemeleri çok mühim..Bugün evlerimizde sıcacık oturmuş çayımızı/kahvemizi keyifle yudumlayabildiğimiz için çok şanslıyız!..hayatla ilgili isyanlarımız oldukça şımarıkça geliyor yine de bir an bunları unutup akıntıya kaptırabiliyoruz kendimizi!..
Her daim Yaradan'ımıza şükredip vazifelerimize bir seremoni,bir ibadet şeklinde yaklaşmamızı,anlarımızı o anın içeriğinde kaliteli yaşamamızı,farkındalıklarımızın artmasını,çağın tüketici zihniyetinin kölesi haline gelmeden varlığımızın hakkını vererek yaşamamızı sürdürebilmeyi ve en yakınımızdakilere mümkün olduğu kadar yardımcı olabilmenin hazzına varmayı diliyorum..

12 Kasım 2014 Çarşamba

Ağaçlarla flört

Sevgililer;
Yaşadığım binadan her dışarı çıktığımda bir ritüelim var.Basamaklarda durur gökyüzüne başımı kaldırır,fark ettiğim ve etmediğim her ne varsa hepsini derin bir nefes alıp verirken selamlarım..Bu bana hem kendimi tam hem de bütüne ait hissettiren müthiş bir duygu verir.
Geçen gün de aynı başladı,bahçe kapısından çıkınca da kadim dostum ağacımın yanında durdum,selam olsun ey dost köklerin köklerim dalların dallarım (acaba erenköy'e kapatırlar mı bu yazım sonrası) derken avuçlarımı yasladım gövdesine nefes alıyorum veriyorum akıştayız,alnımı tam dayadım bir ses bayan iyi misiniz diye :) Bu arada insanlık öldü diyenlere hala duyarlı insanların varlığının sürdüğüne örnektir. başımı kaldırdım bir hanım bana doğru endişeyle yaklaşıyor gülümsedim teşekkürler çalışma yapıyorum dedim :) Kadıncağız pardon dedi ve uzaklaştı sorsa onu da deneyimlemesi için davet ederdim ancak öğrendiğim hazır olmayana sunum yapmamak daha akıllıca :) 
ve ağacıma döndüm belki de  bana ait olmadığının bilincinde olsam da benim diyebildiğim dünya üstünde bir o ağaç niçinini bilmiyorum artık merak ta etmiyorum olanı olduğu gibi sevgiyle kabulleniyorum ..hayatı kolaylaştırmak veya zorlaştırmak tamamen bizim elimizde..
Diğer ağaçları da ara sıra göz ucumla bazen dokunarak ihmal etmemeye çalışsam da o ağaçla  farklı bir bağ var sanki..
Hatta bazen programıma odaklı atlayıp geçsem inanır mısınız zınk diye durup geri dönüp ufak bi mola veriyorum yanında :) programımdaki karışıklık sanki o an dengeleniyor ve gün daha rahat geçiyor :) kendim kodladım muhtemelen hani kara kedi uğursuzluk inancının oluşması gibi :)))))
Konunun uzmanı değilim sadece deneyimimi paylaşmak istedim..Ağaçlar ve ruhları durağan görünmelerine karşılık güçlerini hissedebiliyor ve çok saygı duyuyorum.





















25 Ekim 2014 Cumartesi

BÜTÜNSEL DESTEK TERAPİ METODLARI

Asırlardır, insanlar rahatsızlıklarında gözlem ve deneyleriyle,kendileri ve yakınlarının sağlıklarını koruma ve geri kazanma konusunda çalışmalar yapmaktadırlar.Şifacıların cadı diye yakılmalarını en azından filmlerden hatırlarsınız..
Eskiden sağlık sorunlarında yardımcı berberleri,köy köy gezerek şurup satanları da..İbni Sina gibi şimdinin hekimliğine kapıları aralayan isimleri de..
Şimdilerde masaj dahil tüm kabul gören terapilerin, kanunlarca hekimler tarafından yapılması gibi bir söylenti var.
Elbette hekimlerimizin öğrenim ve staj için harcadığı yıllar sonrası ve bizlerin de zaten meslek olarak medikal branşta çalışmayı seçişimizle,ileride hekim ve masaj terapistlerin daha sık ve yakın çalışacaklarını ümit ediyorum.
Dünyanın bir çok yerleşim bölgesinin özelliklerine göre değişik şifa metodları bulunduğunu hepimiz bilmekteyiz.
Her insan için mutlak doğru bir şifa metodu vardır.Sağlığınızı geri kazanmak için inancınızı yitirmeyiniz ve kendiniz için doğru metodlara iç sesinizi dinleyerek karar veriniz.Bir kaç denemeden sonra bu metod bana uymuyor deyip vazgeçmeyiniz.Sizi zorlayan veya çok basit görünen metodların her biri sağlığınız için anahtar niteliği taşıyor olabilir.
Amansız hastalıkların öyle aniden gelmediği,hatta amansız sanılan hastalıkların dahi devasının var olduğunu sürekli kendinize hatırlatınız.
Öncelikle sağlıklıyken sağlığınızın daim olması için mümkün olduğu ölçüde,destek terapilerden faydalanınız.
Bir kişi başarmışsa siz de başarabilirsiniz.
Kendi sürecimde,yöneldiğim eğitimler ve bu da yanında kleanterlerime,mutlak katkı olur düşüncesiyle çalışmalarıma eklediklerimle oluşturduğum uygulamalarım her kleanter için farklılık taşımaktadır.
Üstelik aynı bölgede,aynı şikayetle gelen kişilere dahi farklı çalışmaların daha iyileştirici etkileri olduğunu deneyimlediğimden özellikle,benim seansımda bunu yapmamıştın diyenlere yanıtım inanın gerekeni eksiksiz yapmaktayım.Bazı kleanterlerimin bana 50 dakika çalıştın,diğerine 60 gibi sürece takılı kalmalarına sürecin herkes için aynı işlemediğini ve bazen kısa çalışmanın daha uzun çalışmaktan çok faydalı olabileceğini anlattığım zamanlarda bana darılıp farklı kişileri deneyip yine geri dönmeleri ve artık sorgulamak yerine odaklanmayı başararak iyileşme sürecine girmelerinden gerçekten hoşnutum.
Birine sadece dokunarak diğeriyle konuşarak,bir diğerine hiç dokunmaksızın,enerjik anlamda çalışarak, bir başkasına her seansta farklı uygulamayla bedeni ve zihni şaşırtarak uygulamalar,kendi yaşam deneyimim öğrendiklerimle harmanlayarak çıkan bir çalışma biçimidir.
Bütünsel destek terapileri listelememe gerek yok.
Kleanterlerim uzun vadeli dostlarım gibidirler.Seanslar biter, sevgimiz,hürmetimiz sürer.
Genişleyen sevgi ağının onurunu taşıyorum.
Hiç bir şeyin tek başına iyileştirici olmaya yetmediğini farkettiniz mi?
Hayat paket sunum ve terapiler de öyle olmalı,bazen bir gülümseme ile bazen hazırladığımız özel karışım bir çay ile,üzerine ses,renk,masaj,enerji terapileri hepsinin özünde sevgi yatıyor.İnanın esas iyileştirici olan bu.














SICAK TAŞ TERAPİSİ


Alternatif bakım olarak değerlendirilen sıcak taş masajı,binlerce yıldan buyana Uzak Doğuda uygulanmaktadır.Günümüzde ise ilk kez 1993 yılında masaj terapisti Mary Hanigan tarafından uygulanmaya başlamıştır.Terapist Mary omuzunda oluşan incinmeyi giderebilmek için çeşitli yöntemler araştırırken ve özellikle ısının kaslar ve dokular üzerinde ne kadar olumlu, rahatlatıcı etkiye sahip olduğunu da bildiği için volkanik taş bakımı uygulamaya başlamıştır.
Sıcak Volkanik Taş MasajıSıcak taş masajı su içinde ısıtılarak bakıma hazır hale getirilen siyah renkteki pürüzsüz, yassı ve oldukça sert yapıda olan bu taşlaın sırt, boyun, bel, avuç içi,a yak parmak araları, karın gibi vücudun belirli noktalarına yerleştirilmesi ile uygulanır.

Bu uygulamada lav taşları özellikle ısıyı iyi tuttuğu ve geç soğuduğu için tercih edilmektedir. Özellikle kaslar üzerinde termoterapi etkisi sağlayan sıcak taşlar vasıtası ile vücuda nüfuz eden ısı kan dolaşımını hızlandırdığından dolayı, hücrelerin daha fazla oksijen ile temesa geçmesini, bunun sonucunda da metabolizmanın hızlanmasını sağlar.

Volkanik taşlarla yapılan düzenli bakımlar vücudumuzda şakra adı verilen enerji merkezlerini uyararak bedenimizi negatif enerjiden arındırır, ruh ve beden enerjisini yeniler ve çok ciddi bir şekilde ruhsal, zihinsel ve fiziksel anlamda rahatlama sağlar.

BOYUN & OMURGA MASAJI


Boyun&Omurga Masajı , bozuk olan omurganın tekrar eski haline gelmesi yani omurganın düzeltilmesidir.,Omurlardaki,sinire olan baskıyı ortadan kaldırır Omurga Masajı ile tüm fiziksel rahatsızlıklarınız ortadan kaybolup, tekrar eski halinize kavuşabilirsiniz. Omurga Masajı diğer klasik masaj, aroma terapi masajı ve diğer masaj tekniklerinden farklıdır.
Boyun , omurga , bel kemiği ve kuyruk sokumunda yanlış hizalanmış kemikler , sinirleri ve enerji kanallarını sıkıştırıp, ilgili organları ve bezleri enerjiden yoksun bırakıp onlardan beyne giden sinir sinyallerini engelleyebilir. Eklemleri ve bağları gevşeterek ve kemikleri hizaya sokarak iç organlara tekrar kan, enerji ve sinyallerin serbest akışı sağlanır ve bu da organların kendini temizlemesine ve iyileştirmesine imkan sağlar.
Boynunuzdan kuyruk sokumunuza Omurga Masajı;
- Vücuttaki tüm fonksiyonları çalıştırır.
- Sinir sistemi, beyin ve hücre arasındaki iletişimi sağlar.
- Hareket kapasitesini düzenler ve korur.
- Biyomekaniği dengeler.
- Performansı ve koordinasyonu geliştirir.
- Eklem stabilitesini arttırır.
- Besinlerin disklere ve diğer eklemlere ulaşmasını sağlar.
- Yaralanma ve dejenerasyon risklerini azaltır.
- Vücudun direncini arttırır.
- Duygu yoğunluklarını (öfke, korku, endişe, çaresizlik gibi) azaltır, rahatlık verir.
- Doğru beslenme, egzersiz yapma, düzgün duruş alışkanlıklarını kazanma, stresle baş etme gibi alışkanlıkları kazandırır; sağlıklı yaşam bilincini geliştirir.
Omurga Masajı Nelere İyi Gelir?
- Bel ve boyun fıtıkları
- Siyatik
- Omurga kireçlenmesi
- Omurga kilitlenmesi (faset sendromu)
- Yumuşak doku romatizmaları
- Baş, sırt, bel ve eklem ağrıları
- Kazalar, düşmeler, spor sakatlıkları
- Stres ile ilgili rahatsızlıklar (hazımsızlık, mide yanması, kabızlık, uykusuzluk gibi)
- Çocuklarda hiperaktivite, öğrenme ve algılama problemleri






REFLEKSOLOJİ

Özellikle son dönemlerde batı tıbbında da kabul edilmeye başlanılan (bazı ülkelerde sigorta kapsamına dahi alınan) uzak doğu kökenli, kadim zamanlardan beri, iyileşmeye ve sağlığı korumaya yardımcı olduğu kanıtlanmış bir destek terapi yöntemidir., 
Bedenin tüm bölgelerine, organlarına ve sistemlerine karşılık gelen refleks noktaları olduğu ve bu noktaların beden anatomisinin aynası olduğu prensibine dayanır..
Ayaklarda,ellerde,kulaklarda her bir nokta vücutta belli organ ve uzuvları temsil eder. Refleksoloji, doğru ve düzenli uygulandığında,kişinin fiziksel, duygusal ve ruhsal yani bütünsel sağlığına azımsanamayacak belirginlikte katkı sağlar..
Uygulayıcı görsel ve dokunsal olarak algıladığı ile kleanterin verdiği ve vermediği tepkilerle sorunu daha net farkedip,o bölgeye daha yoğun çalışacaktır.
Özel el ve parmak bası teknikleri veya özel çubuklar,toplar yardımıyla refleks noktalarına uygulanır.Refleksolog,kişinin yaşına,sağlık durumuna göre seansında el/ayak/kulak bölgelerinden hangisine ve ne kadar zaman çalışması gerektiğini kendi tespit eder.Seansın 20 dakika ile 90 dakika arası değişiklik göstermesinin esas sebebi budur.
Refleksoloji masajının, aşağıdakiler de dahil, pek çok sıkıntıya iyi geldiği görülmüştür:
Çocuk Sağlığı
• Zatürreye yakalanan küçük çocuklara ilaç tedavisiyle birlikte refleksoloji uygulandığında sadece ilaç tedavisi görenlerden çok daha hızlı iyileştikleri görülmüştür.
• Kolite yakalanmış çocuklara refleksoloji uygulandığında %50 oranında ağlama süresinde azalma ve çok daha hızlı iyileşme görülmüştür.
• 50 çocuğa uygulanan bir klinik çalışmada refleksolojinin idrar tutamama sorununu çok büyük ölçüde çözdüğü saptanmıştır.
• Yüksek doz kemoterapi gören akut lösemi hastası çocuklara uygulanan el masajının bulantı, kusma, endişe durumunda ortaya çıkan hızlı nabız ve yüksek kan basıncı problemlerini gidermede etkili olduğu görülmüştür.
• Beyin felci olan çocuklarda, refleksoloji uygulananlarda uygulanmayanlara kıyasla önemli ölçüde iyileşmeler görülmüştür.
• Ayak refleksoloji uygulanan zihinsel özürlü çocukların boyunda, kilosunda, sağlık durumunda, sosyal ve zihinsel gelişiminde refleksoloji uygulanmayanlara göre ciddi ilerlemeler görülmüştür.
Kadın Sağlığı
• Sancılı adet gören kadınların %95’ inde ayak refleksolojisi etkili olmuştur.
• Adet öncesi semptomların (PMS) yaşayan kadınların %46’ sında refleksoloji etkili olmuştur.
• Menopozlu 42 kadına ayak refleksolojisi uygulanmış, bunlardan 17’ si (%40.5) tam, 20’ si (%47.6) önemli ölçüde iyileşmiş, 4’ ünde (%9.5) etkili sonuçlar alınmıştır. Hastalardan yalnızca 1’ inden sonuç alınmamıştır.
İyi Yaşlanma
• Ayak refleksolojisinin kanser, yaşlanma ve çeşitli hastalıklarda hücrenin yapısına zarar veren kimyasalların sayısını azaltarak yararlı antioksidantların ise sayısını artırarak iyileştirici rol oynamıştır.
• Ayak refleksolojisi uygulanan bireylerde kandaki yüksek kolesterol ve yüksek monogliseridin düştüğü gözlenmiştir




KUPA TERAPİSİ

Kupa ile masaj terapisi : kan dolaşımını arttırmak için bölgesel vakum oluşturmaya dayanan uygulama yöntemidir. 
Geleneksel sırta bardak çekmenin faydaları aslında saymakla bitmiyor. Kas spazmı olarak bilinen rahatsızlıklarda, adale içinde yorgunluğa neden olan laktik asit ağrı yapar. Kupa terapisi ile sertleşen bölgedeki kan dolaşımı artırılarak laktik asit uzaklaştırılır, idrar yolu ile atılır. Vakumla oluşan morarma sayesinde de, beden sahip olduğu tüm yapıcı ve iyileştirici kimyasalları o bölgeye yönlendirir.
Tüm kas, eklem ve sinir yapıları onarılarak iyileşir. Vücudunuzda oluşan yorgunluğunuzu gidermek, soğuk algınlığını vücuttan atmak, bel tutulmasından kaynaklı kas ağrılarını yok etmek için kullanılabilir. Ayrıca sırtınızda ve belinizde bulunan eklem ve kas ağrılarını gidermek, sinirsel kasılmalara, bel ve boyun bölgesindeki disk kayması sonucu oluşan ağrılarınıza, romatizmanın neden olduğu rahatsızlıklar ve günümüzde sık rastladığımız kireçlenme sonucunda oluşan ağrılarınızı giderebileceğiniz bir tedavi yöntemidir.
Sırta bardak çekmenin insan vücuduna herhangi bir yan etkisi olmayan bu yöntem sadece kısa süreli morarmaya neden oluyor ve bu morarma da hemen geçiyor.
Tedavinin eski tarihlerde uygulanış yöntemi ise; İnce uzun bir demirin veya şişin ucuna pamuk iyice sarıldıktan sonra ispirtoya batırılır. İspirtolu pamuk ateşle yakıldıktan sonra bardakları ısıtmak amacıyla içerisinde birkaç saniye gezdirilir. Bu bardaklar çok hafif ısındıktan sonra hasta yüz üstü yatırılır ve ısınan bardakların içine yanan ateş bir saniye kadar tutulduktan sonra hastanın beline yerleştirilir. Deri kalkmaya başladıktan sonra bardak çekilir. Bu işlem 5-10 defa daha tekrar edilir.5-10 tekrar arası bardaklar ısınacağından ötürü kullanılan bardaklar bırakılır ve yeni bardaklar kullanılır. Bu bardak değiştirme işlemi de 3-4 kere tekrarlandıktan sonra hastanın beline bir havlu koyulur ve sıcak yatakta terlemesi beklenir
Kılcal damarlardaki tıkanıkları açar.
Kan ve dokulardaki gaz ve toksinlerin atılmasını sağlar.
Uygulanan bölgeye bağlı damarlardaki kan akımını canlandırır, dolayısıyla besin ve oksijen dokulara daha rahat ulaşır.
Kaslardaki sertliği ve ödemeleri çözer.
Kan üretiminden sorumlu organları (kemik iliği, karaciğer, dalak) uyarır.
Bağışıklık sistemini kuvvetlendirir, vücuda direnç kazandırır.
Ağrıları giderir, hastalıkları önler.
Kan üretimini düzeltir, iç kanamaları durdurur.
Bel tutulması, eklem ağrısı, baş ağrısı, bel-boyun fıtığı ve kireçlemeye bağlı ağrıları giderir.
Dalak-karaciğer hastalıkları ve sinirsel-psikolojik hastalıklar gibi her tür hastalığın tedavisinde yardımcı olur.




AROMATERAPİK MASAJ

Aromaterapik masaj uygulamalarında,bitkilerin özlerinden elde edilmiş,kişiye özel seçimle,doğru ve güvenli yağlar yardımıyla,fiziksel ve psikolojik olarak rahatlatıcı etkisi sayesinde,kleanterlerimizin,bedensel,ruhsal,zihinsel yani bütünsel olarak azami fayda sağlamasına özen gösteririz.
Her seans öncesi kısa bir konsültasyonla bireye en uygun görünen yağlarla çalışırız.
Masaj ve uçucu yağların kullanımıyla birlikte vücutta kan dolaşımını hızlandırır. Vücuttan zehirlerin atılmasını ve lenf sisteminin düzenli çalışmasını sağlar. Bu özelliğinden dolayı cilt ve vücut bakımlarının temelini oluşturur. Sinir sistemini dengeler. Sinirsel gerginlik ve yorgunluğu azaltır. Zihnin sakinleşmesini sağlar.
Vücudun savunma mekanizmasını güçlendirir. Hastalıklara yakalanma riskini azaltır. Direnci kuvvetlendirir. Nezle ve soğuk algınlığına karşı korur. Ağrıyı dindirir, tutulmaları engeller.
Cilt kalitesini yükseltir. Ciltte dengesizlik sonucu oluşmuş sorunları tedavi eder. İyileşme hızını artırır. Egzama, sedef ve benzeri cilt rahatsızlıklarını azaltır. Kuruluk, akne ve sivilce oluşumunu engeller.Yara ve cilt üzerinde oluşabilecek sıyrılmalara karşı kuvvetli bir antiseptik ve mikrop öldürücü etki yaratabilir. Bunlarla birlikte uykusuzluğu tedavi edebilir, vücudun aşırı stres sonucu yıpranmasını engeller, kas ağrılarını azaltır, spazmı çözer.
Aromaterapi,problemin seyrine yönelik doğru yağların birleşimi ile
oluşan süreç içerisinde belirgin sonuç alınan bir destektir




24 Ekim 2014 Cuma

hayata meydan okumak :)

Bundee jumping..planör..para bilmemnelerden bahsetmeyeceğim :)
İnsan gençliğinde eğlenmek,arkadaşların gazına gelmek,macera.. adrenalin peşinde riskler alır ve ebeveynler her yeni denemenizde size yani yeniliklere karşı tedirgin durur,hatta karşı çıkarlar..
Gençler de ailelerinin onları kollamak veya kontrolcülükleri adına engellemeye çalıştıklarını sanır,tavır alırlar..Kuşaklar arası sürtüşme :) Sürtüşmeler, siz çocuk kalmakta ısrar ettiğiniz sürece devam eder.
Sonra bir gün artık siz kararlarınızda,duruşunuzda netlik kazanırsınız.Sorumluluklarınızı üstlenmişsinizdir. Veee...esas gerçekle yüzleşirsinizmeydan okuduğunuz filan yoktur,sadece her koşulda idame etmeyi deneyimliyorsunuzdur. Kâh stresle beslenir,kâh hırsların esiri olursunuz...Taa ki öğrenmeniz gereken dersi en doğru haliyle bildirene dek hayat size benzer durumları tekrar tekrar yaşatır.
Bir gün hayretle,aniden isyan etmemeyi bir diğer gün sabrı öğrendiğinizi keşfedersiniz..Önceden canınızı yakan olayların sadece siz izin verdiğiniz için canınızı yaktığını..Güncel olayların aslında her canlının kendi kulvar özelliklerine göre zorlayıcı,sınırlayıcı,itekleyici güçlerini..Sonra içinizdeki aşka hayran kalırsınız,kendinize saygınız artar,şimdiye dek bakıp görmediklerinizle tanışmanın hazzına erersiniz..
Böyle yazınca ne denli basite indi değil mi ?
Aslında sansüre takılmazsa bu artık (kendi mokunuzla kavgayı bıraktığınız andır)akışa geç,teslimiyette,kabullenişte ol cümlelerinin anlamını keşfetmek hani sana tokat atana diğer yanağını uzat anlamından öte,tokadın acısından sadomazo zek alma hali değil,tam tersi tokatların ötesini gözlemleye geçiş çizgisinden söz ediyorum.
Olana şükürler olsun :) olanlarda nedeni aramaktan vazgeçip,ardındakilere hoşgeldin diyebilme noktası..
Senelerce buna benzer yazılarda okuyup çözemediklerimi yaşam deneyimleme fırsatı sundu.üstelik en keskin olduğum konularda hoşgörü sahibi olmayı öğrendim.İnsanları eşit gördüğümü söylerken,eşitliğin ne demek olduğunu bilmediğimi farkettim.Neye göre kime göre eşitlik ? Niçin rekabet var? niçin herkes aynı standartta yaşam hakkında değil? Niye biri iş bulamazken,diğeri banka hesabındaki parayı bilmeyecek kadar bollukta gibi anlamsız soruları bırakıp,hintliler gibi bilmem kaçıncı doğuşum için bu hayatta bunu deneyimliyorum diyemediğime göre :) kafayı yeme sınırlarında,her çelme ile düşüp yeniden doğrulduğumda,bundan ne öğrenmeliyim,bana ne anlatılmak isteniyor derken buldum kendimi..Sonra bir eğitimde bundan daha iyi nasıl olabilir? diye sormayı ve yanıt vermeye hazır zihnime karşı yanıt aramayı bırakmayı ,yanıtın zaten kendiliğinden geleceğini,benim yanıtları farkedecek duyarlılıkta olmayı seçmemin kafi geldiğini keşfettim.
Yani hem kendimdim hem de dışardan kendimi gözlemleyendim artık :) bu da başka bir öğretiden :) Aslında dünyaya geldiğimizde tüm bilgiler datamızda,ancak çevresel etkilerle baskılanırken bir çoğunu hatırlayamaz hale geliyor sonra yeniden içsel yolculuğa çıkıp kendimizi bulmaya çalışıyoruz ve iyi ki de çalışıyoruz..Bunu ne denli erken farkedip ne denli başarılı olursa insan o denli nitelikli sürdürüyor yaşamını..
hayata meydan okumak deyin isterseniz de akışta olmak içinizin nasıl anlamlandırdığıdır önemli olan.
Anlamlandırabilenlerden olmanın şükründe,her daim her dem sevgide olmanın hazzına ..aşk olanlara..










23 Ekim 2014 Perşembe

öncelikler...

Düşünürken dahi bizi yoranlar, uykularımızı kaçıranlar ..
İşe gidip gelmek,çoluk çocuk,sürpriz yaşananlar,sağlık sorunları,çevre düğün,doğum,ölüm sosyal sorumluluklar arasında hani kendimize özel zaman lükstür,mızmızlanmaya başlayacakken birden :) buzdolabının kapağı kapanmaz olur ona servis çağırmaya zaman ve bütçe ayırayım derken ardından termosifon su akıtmaya başlar..Halbuki eskimiş,döşemeleri yıpranmış,masasının yarısı kırık salonu yenileme niyetindesinizdir..ya da bu kez bana öyle oldu.. :)
Üstelik daha yeni iyi bir miktar bir eğitim için harcamışken,ve çocukların öğretimlerinde çıkan ekstra giderleri hesaplayamamışken,karalar bağlamak yerine sadece eyvah evde tadilat olacak stresi ve işte tadilatfobik olduğumu böyle keşfettim :)
Meğer bir nebze de olsa şimdiye dek öğrendiklerimi özümsemişim ki bu da epey iyi bir şey çünkü bilinçaltım epey zorlayıcı olabiliyor. her şerde bir hayır var diyerek,yıllar sonra yaşlı termosifonu dışarı uğurlarken,doğal gazı içeri davet etmek durumunda kaldım :)
Ve ustalar 10 gün sonra gelebildiler,10 gün ustalar gelince ev ne hale dönecek,nasıl nasıl diye kendimi yemişim :) şaka gibi yarım günde hallettiler ve arkalarını da süpürerek baya bi temiz çalıştılar,gerçekten minnettarım.Tabii senaryo buysa perde arkası,detayları yazsam korku filmine döner :) evin içinde ev taşımak :) şimdi ise aman biraz durun modundayım.bir normal yaşama dönüş yapayım hele sonrası sanırım balkonları pimapen yaptırmak,derken yemek masası..boya mutfak yenilenmesi ,laf aramızda bir de su borularının yenilenmesi lazım tabii kalebodurları kırma olayları hakiki kabus..Birincisi bütçe malum acil bir anda hazırlıklı olmanın rahatlığını istiyorum ve ev her geçen zamanla dökülüyor illa ki bir yerlerden yenilemek gerek hani hepsini birden yapmak için birikim yapayım istiyordum ama ev beklemiyor farkettiyseniz :)
yaşam alanınız ne kadar kullanışlı,temiz ve düzenliyse hayatınız da öyledir inancına bakarsak :) ortalama bir yerlerdeyiz demek ..
piyango alsam ? o inançla yola çıkıp piyangodan para çıktığı şimdiye dek olmadı diye bundan sonra da olmayacak demek değil tabii :) söz rastlarsam mutlak alacağım..
bu arada farkındaysanız içimde bir hoşluk var manik hallerdeyim belki de :) hoş kendime böyle kondurmalar yapıyorsam hala ayığım demektir :)şimdi yazarken içtiğimi düşünecekleriniz için açıklama yapayım clear mind teşbihte hata olmaz :)
dünya seni seviyorum..ey okuyan kimsen seni de seviyorum..sevgiye inanmayan kişi seni de..ve sevmenin tadı öyle damağımdaki şükrediyorum :) hayatımda hep bir hareket var evet bazen sihirli değnekler ve mucizelerle sürekli ilk bahar ve yaz olsun istiyorum da ne farkettim o kış ve sonbaharlar şimdinin lezzetini almama yaradılar.teşekkür ederim herkese tanıdık tanımadık hepimiz biriz  bugünün dünlerinden az da olsa söz ettiğimde şimdi cenneti yaşıyorcasına heyecanımı paylaşırsınız değil mi ?..










17 Ekim 2014 Cuma

illüzyonu aşmak ve Metin Hara ve 10 yardımcısı ile 4 gün yani 111 kişi bir salonu ve daha fazlasını paylaştık

Bir dolu kitap okumuş bir dolu bilgi biriktirmişliğim ve bir çoğunu yaşamıma katmışlığım yanında seanslarımda ,yardımcı olmaya çalıştığım kleanterlerime özel çalışmalarım....
Bilgi öyle bir şey ki ,paylaştıkça çoğalıyor ve biriktirdikçe yenisine yer kalmıyor.Herkesin öğrendiklerini paylaşmakla nasıl bir zenginlik içinde olacağını söyler dururdum ve işte karşıma benzer sözler ve çok daha fazlasıyla bir usta çıktı !..
Kimileri yaşının genç olmasına ön yargılı, kimileri kitabında anlattıklarını tekrarlıyor eleştirilerinde olsa da herkes ona gıpta ediyor.
Durmaksızın içinden akanı paylaşabilmek, birilerine daha ışık tutmak nasıl bir coşkudur,bazen sizi dinlemediğini sezseniz bile bilinçaltının aldığına emin olduğunuz için devam edersiniz..
Kendi fikrinizi veya benliğinizi kabul ettirmek gibi bir ego yoktur,hatta karşınızdakilerin duymaktan oldukça rahatsız olacaklarını bilerek devam edersiniz..
YOL' a devam :) her birimizin özüne sesleniyor.Kendimiz olmak hepimiz olmak,içimizde iyileştirdiklerimiz aynı anda çevremizde de farkında olmadan iyileştirdiklerimiz oluyor.
Herşeyin çok hızlı geliştiği bir çağdayız ve çoğunluk bunu teknolojiye bağlıyor :) Esas sonsuz kablosuz ağlara sahip olanın kendimiz olduğunu unutuyoruz.
Biraz uçuk benzetmeler yapabilirim.Herşeyi öyle maddeselleştirmiş ve kendimizi öyle sınırlandırmışız ki,aslında olağanüstü olanın kendimiz olduğunu hatırlamakta güçlük çekiyoruz.
Tüm hastalıkların şifasını da beraberinde barındırdığını ancak bizlerin ya şikayet etmeyi tercihimiz veya da iyileşmekten ürktüğümüz bir de üstüne hep başkalarından medet umup,kendi sorumluluğumuzu taşımaktan kaçındığımız,üstelik bunu söyleyenlere anında itiraz ettiğimiz gerçek değil mi ?
Aşkın İstilası'nı okumadıysanız hemen alın, bu konulara yatkın değilseniz dahi,çalışmaları en azından belli bir süre denemenizi öneririm.
Kendinizi çok daha iyi hissedeceksiniz.Bu bir reçete değil hapı al yut iyileştirsin :) bunun için yine saygıdeğer hekimlerimizin yönlendirmeleriniz izlemeyi sürdürün sadece aynı zamanda tedavilerinizin etkisini güçlendirmek hatta hızlandırmak için kendi içinize doğru da bir yolculuğa çıkın :) 
Kendinize sevgiyle,hoşgörüyle yaklaşın.yapabildiklerinizi listelediğinizde,yapamadıklarınızın ne kadar az ve hatta çok da önemli olmadığını farkedecek ve hemen değilse bile,bir süre sonra ,kendinizi yenilemeye başlayacaksınız.Çevrenizle ilişkileriniz değişecek,o güne dek farketmediklerinizi gördükçe şaşıracak ve tekrar doğmuş gibi hayatı yeniden kavrayacaksınız.
Bu geçirdiğimiz eğitimi detaylarıyla anlatmam mümkün değil.Bunu deneyimlemek için sıraya girmenizi önerebilrim sadece :) Bu Sevgili Metin Hara'nın iş temposunu arttıracak ama eminim o hiç yorulmayacak :) İnsana Güven böyle bir şey ne kadar insana ışık tutarsanız o denli hayatta olmanızdaki vazifeyi idrak ediyor ve çalışmalarınızdan onur duyar hale geliyorsunuz.
Human Trust Ailesi,giderek büyüyor.O ailenin bir ferdi olmanın onurunu taşıyorum.
Bir de müthiş güzel çalışmalar dışında, bu çalışmalardan elde edilen gelirle yine insana hizmet hedefleniyor ve gerçekleştiriliyor.Ormanlar ve kansersiz yaşam ..Yüreğine sağlık sevgili Metin hara..
Eğitim sonunda hüngür hüngür ağladım,gözyaşlarımı tutamadım.Hiç tanımadığım 110 kişi ile birlikte bir oldum.Ve tüm dünya ile birlikte bir olabildiğimin farkına vardım.
Seneler önce kızımla yolda bir ağacın dalını koparan çocuğa,dur bizden sonrakiler de ağaçlarla yaşasın derken,kızım anne tanımadığın bir çocuğa niye karışıyorsun diye sormuştu.Bütün çocuklar bizim ve sonraki nesillere sorumluluklarımız var.Onlara insan olmanın var etmek olduğunu kanıtlarıyla bırakabilmeliyiz.
Ruh parçalarım,hepinizi sevgiyle kucaklıyorum 















püf

Başarılı olmanın püf noktaları;
hedefinizi belirlemek
hedefinize giden yolda her türlü zorluklaraa göğüs germeye, inşa edeceğiniz bina için ayağınıza veya başınıza düşebilecek tuğlalara hazırlıklı olmak
Dışınızdaki imkanlar değil, içinizdeki imkanlar sizin başarınıza katkı sağlar.
Potansiyelinizle yaptığınız arasındaki farka bakın.Potansiyelinize nasıl ulaşabileceğinize  odaklanın.
Başarı bir yere kadar mutluluk getirir,mutlu olmayabilir yine de başarılı olabilirsiniz:başarılı olup mutlu olmasanız da tatmin olmuş hissedebilirsiniz.
Başarılı oldukça özgüveniniz artar,saygınlığınız artar.
Halinden memnun olmak mutlu veya mutsuz olmaktan daha değerlidir.Mutlu veya mutsuz olma hali sürekli değildir.başarılı insan beyin denkliğini bulması kolay olmadığından,seçilmiş bir yalnızlık içindedir. 

Sağlam kafa,hareketli vücutta bulunur.
Beyninizin doğru çalışması için ,su için.
El hızlanınca,akıl yavaşlar..Yani alışageldiklerinizi düşünmeden yaparsınız.Beyninize aldığınız bilgiler ne denli kaliteliyse o denli başarılı sonuçlar elde edersiniz.
İdolünüz olan kişi eğer sizin yerinizde olsaydı ne yapardı ?
Aklınızın takıldığı konuyu çözebilmek için mekan değiştirmek faydalı olabilir.
Daha az internet kullanın,daha az tv izleyin,daha az cep telefonu kullanın ki beyninizi toksinlerle doldurmayın.Beyninize nasıl çalışması gerektiğini öğrettiğiniz ölçüde hayatınız kolaylaşır.
Beyninizi değiştirin,hayatınızı kolaylaştırın

20 Ağustos 2014 Çarşamba

meli..malı..

''Ben bir işte nasıl başarılı olunacağını düşünmem.Engelleri kaldırdım mı işler kendiliğinden yürür'' demiş Sayın Atamız.
Hayatta ya tozu dumana katarsın ya da tozu dumanı yutarsın..
Her dem ..insanoğlu konuşmayı,yazmayı keşfettiğinden beri ne sözler söylenmiştir..de..bir de o sözleri insanların nasıl anladığı önemlidir..
İşte o yüzden ben söylemlerimden siz de anladıklarınızdan sorumlusunuz deyişi en favorimdir..
Neye rağmen?Kime rağmen? Kişilerin birbirni ezip başarılı olma yarışında olmalarına biraz garip bakıyorum.herkes kendiyle yarışsa daha sağlıklı bir toplum oluşacağına inancım tam.Her birimiz kendimiz ve çevremiz için bir değerizdir..Buna rağmen hedefleri uğruna birilerini harcamaları gerektiği inancında,hırslara mağlup,korkularla sıkıştırılmış kişi,kendinden nasıl ödünler verir? Huzuru nerede kaybettiğini farkettiğinde geri dönüşler daha zorludur..yola devam der o yüzden insanoğlu,hep aç hep kana susamıştır sanki..Bir de bunun ticaretini yapıp,klonlanmış insan ırkı oluşturmaya bilmeden katkı sağlama yolunda olanlar var..Adına öyle cezbedici isimler koyuyorlar ki,insanlar kendi içlerindekini aramak yerine başkalarının içlerinden çıkana tapar hale geliyorlar.
Engelleri kaldırmaktan söz eden Atamızın bakış açısının çeyreğine dahi ulaşamayacakları gibi,o dönemde belli bir harekete istinaden kullanılmış bir sözü getirip,copy past halinde size bugünün koşullarında kullanmanızı öneriyorlar..Bir işte nasıl başarılı olunacağını düşünüyorsanız,bu kurtlar sofrasında kendinize pay arayışındasınız..Kendinizi en iyi ne yaparken mutlu ve tatmin olmuş hissedeceğinizi düşlüyorsanız,o yöne doğru sizi sürükleyecek zincirleme olaylar gelişecektir. bu yüzden yok etmeye değil var etmeye kanalize olmanız kafi..
içsel mutluluğunuz en önce gelmelidir..Tüm bilgiler size başarılı olursanız mutlu olursunuz,başarısızlık mutsuzluk getirir der.Ben şöyle bir öneride bulunmak istiyorum..Elbet karar sizin..Sadece deneyin..Her gün sık sık sizi mutlu ettiğini düşündüğünüz işi sanki o işe sahipmişsiniz gibi düşleyin,eşi,arabayı,evi,bedeninizi..Ardından sahip olmadığınız gerçeğine dönüp motivasyonunuzu bozmayın..Çünkü farkettiğim zihnimiz alışageldiği olumsuz kodlamalara dönmeye pek meraklı..Kendinize sürekli telkin verin..En basitinden başlayın..harika bir şekilde nefes alıp verebiliyorum.
Şimdii esas konu,bizi strese,depresyona sokan onca konu var iken,biz böyle yapınları hayatımıza nasıl kodlayıp,nasıl daha iyi hissetmeyi başaracağız?
meli,malı kısmını hepimiz fazlasıyla okuyor,dinliyoruz da bunları içselleştirmenin formülü nedir?
Birincisi küçük adımlarla başlamak,her geri kalışımızda,bunu da deneyimlemeye izin verip,tekrar yeniden yola devam etmek gerekiyor.inanmasak ta,her sabah uyandığımız andan itibaren olumlamaları sık sık mümkünse ayna önünde kendi gözlerimizin içine bakarak tekrarlamayı sürdürmeliyiz.Ne zamana dek? Önce 21 gün,sonra 1 hafta ara,sonra yine 21 gün daha sonra yine bir hafta ara ve bir 21 gün daha.Devamında haftada 3 ,sonra hafata bir ve ihtiyaç hissettikçe yine yeniden en baştan bıkmadan içimizde birikmiş farkında olmadıüımız ve farkettiklerimizi bir bir düzene sokmak..Akaşik kayıtlar gibi..Kitaplığın tozunu alıp,her kitabı konusuna göre sınıflandırarak ve içlerinde bizi aşağı çeken kayıtları/yazılımları yeniden yapılandırarak..Sihirli bir değnek ne yazık ki yok,her ermek istediğimiz nokta için ayrı ayrı bu çalışmaları tekrarlamak durumundayız.her defasında bir konuyu ele almak başarıyı daha kıza zamanda elde etmemizi sağlar,ve ne yazık ki odağımızı tek bir konuya yoğunlaştırabilmemizi engelleyen bir düzen içinde yaşadığımız ve bir dağa kaçabilme şansımız da pek olmadığından ciddi anlamda sabırlı,sebatkar olmaya özen göstermeliyiz.













13 Ağustos 2014 Çarşamba

hey gidi günler...

bizler her 19 mayıs Heybeliye gider ve denize girerdik..Kmimiz ailelerinden gizli..Kimimiz ağaçlar arası sevgilisiyle sarmaş dolaş..insanlar hep en çok eğlendikleri zamanları daha mı az hatırlar ne :) Dün oğlumla,Heybeli'deydik yine..Artık 19 mayıslarda denize koşmalarım çook gerilerde kaldı :)iş güç arası kaçamak oldu tam da oğlumun yaş günü ertesine denk geldi..Ah genç bir delikanlı :) Saç sakal..İlk kez oğluma bana lütfen daha sık anne de dedim..İnsanlar oğlum olduğuna inanamadılar.E şimdi bence alemin yanlış anlaması önemli değil de delikanlı çocuk durduk yerde...
Sabah Bostancı'dan motorla Heybeli'ye geçtik,sonra yine motorla plaja..Sabah sakinliğinde deniz eşsiz güzellikte,plajdaki müzik bile güzel geliyor,tatil gibi..Birlikte tavla oynadık,bira içtik..Tabii hala emanet kasa veya şemsiyede kilitli kutulu sehpa filan olmadığından nöbetleşe girebildik denize..Eh artık,malum kredi kartları,cüzdan evde bıraksan ya lazım olursa stresi yaşamak var aman Allah korusun bir de ya eve hırsız girerse korkusu..
Reklama girmesin diye ismini vermiyorum ya plajın..Zaten kaç taneler tahmin edersiniz :) Geçen sene denizde ağ vardı yosunlar plajı bozmasın diye bu yıl kaldırmışlar,herhalde balıklar için tehlike arz ediyordu diye düşündüm.. Sonra geçen sene,öyle tesettür mayolu gelenler yoktu.Malum laik geçinen kesim pek haz etmez çevrede pijamalı gibi gezenleri görünce.Ben hangi kesimden miyim ? 
Geçen uyumsuzlar diye bir film izledim..İnsanları kategorize ediyorlar ve herhangi birine ıı ııh diyenleri de,uyumsuz ilan ediyorlardı..İşte ben o uyumsuzlardanım :)
Eminim herkes için için,biraz uyumsuzluk taşır..Diyorum ki dileyen dilediği gibi giyinsin.Kimse diğerini yargılamasın olur mu ?
geçen oğlumun bi arkadaşı sıcaktan bunalmış, sırf pantalonla minibüse binmeye kalkmış :) Sürücü üstsüz almıyoruz demiş :))Neyse ki çocuk halka açık mekan da usulsüz giyinmekten tutuklanmamış..Olur mu olur :)
ben olsam haksızlık bu erkekler bunu yapabiliyorsa kadınlar da yapabilmeli deyip bluzu çıkarabilirdim :) ruh ve sinir hastalıklarında boş yer varsa lütfen bayanı...:)
Ada'da şemsiyelerin gölgesinde,kâh 50 kâh 15 faktörlük güneş spreylerimizle extra korunarak şezlonglarımızda uzanıp tembellik ettik,ara ara kitap okuduk..
patates kızartmalarımızı yedik..bu arada birayı utanmaz biçimde 12 liraya satıyorlar,bari 15 e satın da en azından lütfen buz gibi soğuk getirin..Neyse akşam oldu,dönüş motor saatine göre hazırlandık,aa bi de ne görelim,motor saatinden önce gidiyor..bekle dur bi yarım saat sonrakini..Neyse keyfimiz yerinde gerilmedik..Adadan dönmeden,midyelerimizi yedik ohh buz gibi biralarımızla..gel keyfim gel..Sonra artık deniz,güneş,rüzgarla sersemlemiş atladıkl bi taksiye dönüverdik evimize..nasıl sakin,nasıl huzurlu bir gündü,yaradanıma şükürler olsun..Sık sık yapamasak ta ayda bir bile olsa bunu yapabilmek müthiş bir zenginlik.Bu sene iki kez denize girebildim diye bile mutlu olmayı öğrenmişim sonunda :)
Hatta öyle ki,aynı gün 3 kez yüzdüğüm için 6 kere denize girebildiğimi bile ayrıcalık sayıyorum.
Bunu yapamayan nice insan var,kiminin bütçesi yetmiyor,kimi için günah belki,kimi zengin ama sağlığı yüzünden kıpırdayamıyor..
Rabbimizin bizlere sunduklarını gördükçe,bi sorun oluşup şikayet ettiğim hallerimden mahcup oluyorum..
Az önce kedimizpati,pencerede sinekliği açınca sivrisinekler tarafından ısırıldııım diye isyanlardaydım :)
Açıkçası o sivrisineğin ısırışını hissetmeyi dahi yaşadığımızın kanıtı saymamız gerek,farkında olabildiğimiz..hissedebildiğimiz için..binlerce kez şükürler olsun..























kahverengi dallardan yeşil yapraklar çıkabildiğine göre masalları..

Ümidinizi yitirmeyi elbette ama oturup bekleyerek dilekleri gerçekleştirmek,acıkınca dolabın kapağını açmadan,yemek sipariş etmeden,pişirmeden,servis etmeden,edilmeden doymak gibi olur :)
-Arkadaş açım!
-Neye?
-Sevgi,ilgi,şevkat görmeye!
-peki sen gösteriyor musun?
-Yok ya niye ben göstericekmişim? O göstersin!
-Hadi ya! Sen altın kaplama mısın?

içimiz ben diye yanıyorken,ben mutlu edilmeliyim,anlaşılmıyorumlarla kendimizi kandırırken daha çok aşk romanları yazılır,kapış kapış satılır.

Doğru diyenleri dokuz köyden kovmalara devam!..

-arkadaş seviyorum!
-hadi ya! ne güzel!
-yok be ..nesi güzel..karşılıksız!..
-anacım sevginin kendi güzel..bi anlasanız!..
-iyi de karşılıklı olsa daha güzel değil mi ?
-sen de..bulmuşsun sev..bırak oluyorsa senindir olmuyorsa kiminse sanane..
-bi dakka ..bi dakka..ne demek senindir? kim kimin olabilir? herkes önce kendini sevsin oynamayın yahu!
-ya bize öğretilen bu sever ve sevilirsin.
-haha sevdiğin ve seni seven aynı olacak mı dedilerdi sana? Güzel arkadaşım,nasıl kendin temiz olmak için duş alıyorsan,nasıl acıkınca kendi karnını doyuruyorsan,işte aynen o şekilde sevginin hissettirdiklerini de kendin yaşayabileceksen seveceksin.bunu çözmem zaman aldı ancak çözünce o hissi deneyimleyebildiğim için şükreden oldum,sevdiğim kişi beni yerden yere öteleyenmiş,beni sevmemişmiş umurumda olmaktan çıkıverdi ve sevginin yükselişini deneyimleyince,sürekli hazda yaşamak hem canımı yaktı hem de keyf verdi.Cidden yaşamak bu..Yoksa öyle sıradan al gülüm ver gülüm olayı ile daha çook zaman yiter gider de sonra bi anda dank eder.Bırak be arkadaşım seviyorsan sevebildiğin için şükret.O duyguyu her insan içselleştiremediği için,sana sunulan armağanı farket.
-ohoo sen de epey uçtun vallahi..
-şimdi öyle diyorsun..yaşa bir gün hatırlarsın söylediklerimi ve boşa hırpalamışım kendimi dersin...yok yok sakın öyle deme çünkü tam o zaman tekamül başlıyor ...
-ne tekamülü yahu? banane tekamülden!sevgilim olsun ben onu seveyim o beni sevsin ve mutlu olalım istiyorum işte bu kadar basiiit.
-sen de haklısın elbet..uçtum di mi ? ee ağaçları farkettin mi ?
-hıı! ağaçları mı ?
-ağaçlar hiç bıkmadan her mevsim kâh yapraklarla coşar,sararır,solar,döker sonra yine çiçekler,kuş cıvıltıları..
-ne diyosun ? sen içkiyi kaçırdın..arkadaşlar bu ne kullanıyor?
-mis gibi havayı soludun mu?ciğerlerine taa dibine dek çektin mi havayı? sonra nefes alıp vermelerinle oynaştın mı?
-ya kardeşim alın şu adamı başımdan..töbe tövbee..
-Bu sohbet te mi sarmadı seni ? afedersin..Maç kaç kaç?


















10 Ağustos 2014 Pazar

sanki biz seçiyormuşuz gibi..

Korkmayın seçim yazısı değil :) Ancak seçimler siyasi de olsa insanidir bir nebze değil mi ?
Gözümüzden akan yaştan dolunaya kadar her oluşum hatta her yaratılış insani olmak üzere düzenlenmiştir..
Zihnimiz kendi kaosunda duygular ve fikirler üretedursun..Şu pek beğenmediğimiz,çokça burun kıvırdığımız diğerlerimizle bir arada yaşama mecburiyetindeyiz taa ki kapımızı kapaya dek :) En azından öyle sanırız..
Hayata gözlerimizi açtığımız andan yumduğumuz ana dek,bir dolu ıvır zıvırla doldurulur beyinlerimiz ve bazılarını doğru beller hatta hayatımız için vazgeçilmez sanırız.
Sonra kendimizde neyi değiştirmemiz gerektiği sıkça tekrarlarla yüzümüze vurulur,hatta ne yanlarımızı törpülememiz gerektiği veya neye göre yaşamalıyıza kadar bir dolu uzman tarafından söylenilenleri yutarız,taklit eder ve uygularız.Bir gün aniden dank eder! Tüm bu uzmanlar da bizler gibi birer insandır.Üstelik bedenen, esasında hepimiz hayvani ihtiyaçlarla donanmışızdır.Acıkırız,beslenir,dışkılarız,çiftleşir ve üreriz.Mevsimlerden,denizin,ayın ve güneşin durumlarından etkileniriz.Sonra insani vahşet başlar..Öfkeleniriz,kıskanırız,üzülürüz,saflığın dışına taşmışızdır.menfaatler,bencilce,kendini ispatlamalar,anlamsız teslimiyetler ve dostlar boşa kürek çekeriz.Hepsi öldüğümüzde biter.Bir sanat eseri ile ölümümüzden sonra anılmanın bize nasıl bir faydası olabilir?Nasıl bir ego ben öldükten sonra da eserlerime hayranlık duyacaklar diye övünebilir? 
Peki ruhumda barış barış duaları varken ufacık bir durum karşısında nasıl kızabiliyorum? nedir bendeki bene saygısız ve dürüstlükten uzak tutan ?
Sevgili dostlar lütfen bir derin nefes alalım,bizler su ve nefesle yaşamımızı kaliteli hale getirebiliriz.daha az kızar daha çok gülümseyebiliriz. Üstelik su bedenimizin hem iç hem de dış temizliğini yaperken,nefesle kendimizde mucizeler oluşturabiliyoruz.yeniden doğmak gibi,yaşlanmayı durdurmak ve hatta geriletmek gibi, günden güne daha da sağlıklı hissedebiliyoruz.
Bana inanmanıza gerek yok,sadece 21 gün bedeniniz için gerekli miktar su için ve doğru nefes almayı sürdürmeye gayret edin.Sonrasında sizin için vazgeçilmeyecek olana dek tekrar tekrar farkındalığınızı geliştirin.Bunları yapmak  ne maddi ne manevi herhangi bir bedel ödemenizi gerektirmiyor.
Suyunuzu içerken ve nefes alırken, şifa niyetiyle demeniz kafi.Aman dikkat ! Yakında bunları da paketleyip satabilirler :)
Her sağlıklı kişi,sağlığını koruma adına,haftada bir masaj seansı,haftada bir yoga,haftada bir yüzme yapamayabilir.
Ben seanslarımda, kişilerin kendi kendilerine uygulayabilecekleri kolaylıkta bazı öneriler sunuyorum ki kişiler kendileriyle sevgi içinde ilgilendiklerinde neleri daha iyi hale getirebileceklerini farkedebilsin ve yapabilsinler.
Kentteki evliya ben miyim ? pek sanmıyorum..İşimi çok severek yapan biriyim,kendim de,bir noktadan sonra,benden daha iyi bilenlerden medet umuyorum :) İşte hepimizde olan,tembellik bende de var..Şımartılmak,şevkat görmek,değerli hissettirilmek hepimizin ihtiyacıdır.Ancak biz kendimiz için bir şeyler yaptığımız takdirde,diğerleri nezdinde değerli oluyoruz.Köşemizde keşfedilmeyi bekleyerek,değer bulmamız mümkün değil.Dolayısıyla,bu vahşi ormanda,bizler de birer kral olmak durumundayız.Kendi krallığımızı kurmak durumundayız.Çıkıp ben kralım diye haykırarak ta olmuyor tabii,mahiyetimiz olmalı :) Kral ilan edilmeye değer olduğumuzu kanıtlamalıyız. Eh hal böyle olunca,tüm o ulvi,ruhani güzel duygulara erişmek için,çakıllı,tozlu topraklı,çamurlu yolları aşıp asfalta erişmek için mücadele etmemiz gerekiyor.
Bu arada en başta,emeklemelerimiz öncesi,anne karnına düştüğümüz andan itibaren deneyimlediğimiz her şey altüst oluveriyor.
Açıkçası hepimiz dönem dönem ,doğru ve yanlışlar konusunda bilgilerimizi değiştirmek durumunda kalmışızdır.üstelik öyle inat etmişizdir,doğru bildiğimiz yanlışlara tutunmaya...
Şimdi salıvermek zamanıdır..Sizi güvende tuttuğunu düşündükleriniz aslında sizin siz olmanız önünde birer engel.
Nefes alın ve nefes verirken salıverin size gerekmeyenleri,özgürleştirdikçe özünüz de özgürleşecek ve kendinizi bulacaksınız.Korkmayın varacağınız yer olmaktan memnun olacağınız yerdir.



















3 Ağustos 2014 Pazar

hayat..yarısı dolu yarısı boş bir bardak misali..

Hayatta karamsarlığı azaltmanın yolu güzellikleri çevremizle paylaşmakla başlar..Kendinizi yeterli,değerli ve başarılı görmenizin anahtarı,önce içinizde keşfettiklerinizle çevrenizde çoğaltabildiklerinizdedir.
Herhangi bir olumsuz durumda,motivasyonunuz düştüğünde,lütfen anımsayın ki olumsuzluklar da olumluluklarda yaşamınızda sadece geçici bir süreç teşkil eder..
Her durumda,bundan öğrenmem gereken ,farketmem gereken nedir ve ne ders çıkarmalıyım tarzı sorular sorarak kendinizi,dışarıdan izleyin.
Bunu böyle söylemek kolay :) peki gerçekleştirmek nasıl mümkün ? bundan daha iyi nasıl olabilir?
İşte psikologlar,yaşam koçları ve kişisel gelişim uzmanları ;bizlere destek olabilmek adına bu konularda çalışmaktalar. Yakın çevremizde aile,dostlar bizleri dinlese de,ya pek üstün körü dinler veya bize akıl vermeye kalkışır veya yargılayıcı davranırlar.
Profesyonel destek;sizi yargılamaz,size doğru soruları sorar ve yanıtı kendi içinizde bulmanız için ışık tutar.Eleştirilme çekincesi olmaksızın derdinizi anlatabiliyor olmanız dahi sizi çözüme daha o anda yaklaştırmayı başaracaktır.Bu yüzden günlük tutmanız önerilir,o an ki koşullarda yazdıklarınızı,daha sonra okuduğunuzda,kendinizi daha iyi tanıma ve kendinizi yönlendirme potansiyelinizi geliştirmeniz için oldukça faydalıdır.
Elbet bizler dinlenilmeye ihtiyaç duyarız,birey olarak kabul görmemiz de,gelişimimiz için başka bir ihtiyacımızdır.Esas olan şayet biz kendimizi,birey olarak onaylamış isek zaten çevremizden hoşlanmadığımız eleştirilere maruz kaldığımızda,duygularımızı katmadan, bunun sebebi ne olabilir diye irdeleriz.Bazen bize yöneltilen okların esas hedefi olmayabileceğimizi her zaman anımsamakta yarar var. Kişiler sizi o anki ruh hallerine göre değerlendirebilir,acımasızca eleştirebilir hatta aşağılayıp,hakaret edebilirler.Tüm bunlar sizin değerinizi düşürmeyecektir,belki karşınızdaki kişi sonrasında pişmanlıkla özür bile dileyecektir,ancak siz bir kez incinmişlikle,bu anıyı taşımayı sürdürebileceksiniz.İşte sırf gereksiz yük taşımamak için,bu tür hallerde,lütfen içselleştirmeyin ve izleyici kalın.Kendiniz de olaydan öğrenmeniz gerekene odaklanın.
Örneğin,kendi sorununuzdan bahsetmeniz karşı tarafın doğru zamanına denk mi gelmedi gibi suçluluk hislerinden uzak durup,kişinin belki de sorununuzu paylaşmak için doğru kişi olup olmadığına bakın.
Her birey kendinden sorumludur.karşınızdakini dinleyemeyeceğiniz bir sırada,size kendi derdini anlatan birine siz şu an bunları dinlemek istemiyorum diyebileceğiniz gibi tersleyerek bunları dinlemeye mecbur muyum demeyi de yeğleyebilirsiniz...İşte bu karşınızdaki ile iletişiminizin devamına verdiğiniz değer ve sizin kendinizin iletişim konusunda ne kadar ego sahibi olduğunuzdan tutun da,kendinize saygınıza kadar bir çok noktayı berrak göreceğiniz anlardır.
Sanırım sorunları içselleştirmeden,bizim sorunumuz yapmadan önce, dışardan bakabilmek hatta dışında kalabilmeyi öğrenmek gerekiyor. Bu sorunu kendi başıma çözebilir miyim,çevremle paylaşmamın ne yararı olur,profesyonel yardım almalı mıyım soruları ile sorunun size aidiyetini bertaraf ederseniz.Daha objektif bir yaklaşım yakalayabilirsiniz..
Biz hayatın hem içinde hem dışındayız..Bazen hayatın ta kendisiyiz..Bazen hayat bize rağmen akıyor.. Takılı kaldığımız konu veya kişiler,bizim zamanımızı çalıp,bizim enerjimizle besleniyorlar mı? Biz neye önem verirsek,onu büyütürüz..Kendimize öncelik vermek,kendimizi geliştirmemiz için gereklidir.Elbette bunu kimsenin gözüne sokarak ben önemliyim sen beni önemsemiyorsun tarzı sitemlerin işe yaramayacağını tahmin edersiniz. Siz kendiniz için doğru seçimlerde olduğunuz kadar çevrenizde saygın ve değerli görüleceğinizi zaten farkedeceksinizdir.Bu arada nadir de olsa,sırf sizi baltalamakla kendini daha üstün görecek veya sizin motivasyonunuz düşüp yanlış yaptığınızda,hah zaten sen bu kadarcıksın diyebilmenin keyfi için saçmalayanlara denk geleceksinizdir.Siz kendi irdelemelerinizi yapıp kendinizden kuşku duymadığınız sürece yolunuzda kalın..Bardağın boş tarafını da dolu tarafını da görebildiğiniz gibi,hayatınızdaki olumsuzluklarda kaybolmayıp,güzelliklerle de kendinizi kandırmayın.Olanın farkındalığında, gerçekçi yaşayın.Başaramadığınızı ve yine başaramayacağınızı söyleyenlere inat,.Başaramadığınız her ne ise başarmak için zihniniz yeni bir yol bulacaktır..Pes etmeyin..

























2 Ağustos 2014 Cumartesi

Geçmişi uğurlamak..

İstediğiniz bir şey varsa olmasına 5 dakika kala pes etmeyin..Bu yüzden size takıntılı demelerine aldırmayın..Aslında dış sesleri dileyin elbet ancak iç sesinizi bastıracak,susturacak hale gelmelerine de izin vermeyin.
Bunun dışında,geçmişte yaşanmışlıklar sizin bugün kü siz olmanıza katkıları olduğundan,her daim saygı duyun geçmişinizde rol oynayan insan ve olaylara..hatta teşekkür edin,sizi incitenleri de buna dahil edin,hayata bakışınızın değişmesinde,gelişmesinde oynadıkları rol için hatta teşekkür edin.
Ve...salıverin..bir derin nefes alın ve daha da derin bir nefesle yolcu edin her birini tek tek..
Bizlerin en zorlandığımız belki de bizi biz yapan anılarımız ve mutlu hislerimizden ziyade,yaşanılmış travma addedilen duygu ve sistemimizi alt üst eden olay ve kişilerdir..Onları bir türlü sindiremeyiz ve bir  türlü atamayız içimizden..Bize yük olurlar..Sonra bir gün fark ederiz..Niye taşıyorum ki bu kadar lüzumsuzluğu üzerimde deriz..Sahi niye yapışırız? Bizden beslenmeyi sürdürmelerine niçin izin veririz? Aslında bizden beslendiklerini fark ettiğimiz anda,daha bir rahat salıveririz..
Sakin bir köşeye,rahatsız edilmeyeceğiniz bir ortama çekilin. Tarih veya önem sıralamanıza göre,film şeridi gibi,hayatınıza girmesine izin verdiğiniz hatta zorla dahil ettiğiniz olay ve kişileri,yaşanmışlıkları anımsayın,kendinizi izleyin hem içinde yaşarken hisleriniz, hem de şimdi anımsarken ki sizi gözlemleyin.
Neler hissettiriyor? Tekrar tekrar canınızı yakan olaylar ve kişiler hala oradalar mı? Listenizi yapın..Her gün birer birer olay veya kişileri önce kendi tutumlarınız için sonra durumlar ve size acı veren her birey için af çıkartın.Kendimi böyle bir durum yaşamama izin verdiğim için affediyorum..Bu olayda falanca kişiyi ve tutumunu affediyorum...benzeri cümleler biraz zorlansanız da tekrarladıkça taa ki içten hafiflediğinizi hissedene dek tekrarladıkça başaracaksınız.
Bu affı bütünün ve özellikle kendi hayrım için gerçekleştiriyorum. rabbim bana bunları bir şeyler göstermek ve öğretmek için yolladığı için de ayrıca teşekkür ediyorum..Bundaki hayrı görmemi,farketmemi sağlayacak işaretleri kolaylıkla algılayabilmeyi seçiyorum..
Geçmişi sevgiyle uğurluyorum..Geleceğime yer açıyorum..geleceğim geçmişimden tamamen bağımısız olacaktır.Eski kırgınlıklar eskide kaldı.Yeni hayat deneyimlerim ben izin verdiğim kadar hayatımmda yer alacak ve hayatıma sonsuz bir güzellik katacaktır.Şimdiden hayatım daha da güzelleşmeye başladı bile..
Masal gibi geldiyse size :) Denemekle ne kaybedersiniz? Her gün,21 günü tamamlayana dek, günde 10 dakikanızı bu şekilde kendinize ayırdıkça,farkındalık geliştirecek,hayata daha farklı pencerelerden bakabileceksiniz..Üstelik 21 gün sonunda artık, bu on dakikalar için gün bitsin de kendimle kalayım diye dört gözle bekleyeceğiniz muhakkak..Hem gece daha rahat uyuyabilecek hem de ertesi sabah,güne daha şevkle başlayabileceksiniz.
Bir çoğunuz güne sporla başlayamadığınız için veya o gün tatlıyı kaçırdığınız için suçluluk duyarsınız..Eskiden ben de öyleydim..Şimdi hayatımda her hareketimin hatta öncelikle doğru nefes alıp vermememin dahi,hayatımı güzelleştirmesine şükrediyorum.mesele ne yapıp yapmadığınızdan ziyade nasıl yaptığınızdır..
Misafir ardından bırakın salon dağınık kalsın,bulaşık makinesini ertesi gün de boşaltsanız olur..Evde yemek yapmak derdiyle koşturmayın,kahvaltı ediverin bir öğün de ne çıkar?!.. kendiniz için güleceğiniz ve evet gülmekten gözleriniz yaşaracak eğlenceli bir şeyler yapın.. 
Üzülünce hıçkıra hıçkıra ağlayın..Gözyaşları zayıflık değildir,aksine sizi şifalandıracak ve daha da güçlendirecektir..
Aynaya bakarken sanki sevgilinizin gözlerine bakarcasına aşkla bakın kendinize,hatta sık sık konuşun seni seviyorum deyin aynadaki aksinize..Ve keyifli anlarınızı çoğaltın,kendinize çiçek alın size birinin almasını bekleyeceğinize...Bir kahve ısmarlayın en aceleyle yetişmenizin gereken randevunuza geç kalma pahasına..
En kıyamadığınız elbisenizden vazgeçin,aidiyet hissini terk edin,en sevdiğiniz takımın üzeri bırakın leke olsun,lekelediğiniz için üzülmeyin,kullanabildiğiniz için sevinin..
Mevkii sahibi olmak önemlidir,sizi toplumda saygın kılar..para kazanmak ta önemlidir,alım gücü güvendir..Peki nice çok yüksek gelir sahibi kişiler,her şeylerini terk eder bir dağ köyüne veya sahil kasabasına yerleşir ? haklısınız,onların tuzu kuru.. :) kaybetme korkusu olmadığında bakın görün sizler de onlar gibi olacaksınız..Korkmayın olandaki hayrı görmeye bakın..bakış açılarımızda sınırlandırmaya başlamamız çevremizle oluşsa da devamında sınır üstüne sınırları biz kendimiz sağlamlaştırıyoruz..çerçevelerden çıktıkça resmin tamamını görebilmemiz mümkün..yeni yollar keşfetmemiz de..





















oldum dememek..

Kilolu bir psikolog,öfke kontrolü semineri verişinin ardından,yolcu salonunda hassas tartıyı görüp,kendini kimsenin tanımadığı bir yerde olmanın rahatlığıyla tartılmaya karar verir.Tartının amâlara özel olduğunu farketmez,sesli biçimde seksen ..80.. tüm salon adeta yankılanır.psikolog,önce tartıya vurur ve bir köşede  ağlar, sonra bir de hassas yazıyor üstünde diye tartıya sitem eder.
Mesleğimiz gereği,diğerlerine yönderlik etme gayretimiz,işte böyle küçük bir can yakılmasına dahi yenik düşmeye hazırdır.
Hoponopono,kendi içimizde çözümleyebildiklerimiz oranında çevremizde de iyileştirme gerçekleştirmenin mümkün olduğunu kanıtlamıştır.
Artık tamım,kendimde tüm birikimlerimden arındım dediğimiz anda öytle bir sürprizle karşılaşırız ki,yine yeniden içsel çalışmaları sürdürmemiz gerektiğini fark ederiz.
Bu süreçlere takılmamızda,en büyük yanılgımız,öğrendiklerimizi uygulayabildik ve kafi dememizdir.
Hepimiz insanız,elbette her birimizin çok fazla geçmişten taşıdığımız izler mevcut. Farkındalıkla çözebildiğklerimizi zannettiklerimiz yanında daha derinlerde hala su yüzüne çıkmayı bekleyen nice temizlenmeyi bekleyen durumlar söz konusu.
Bu ne yazık ki,kimilerimiz için epey çetrefelli bir yol çünkü her bir başkasına yardımcı olmak için yola çıkışımız aynı zamanda kendi içimize de bakmamız gerektiğinin göstergesi.
Bazılarına tuhaf gelen bir hal yaşarım zaman zaman..Bir kleanterle çalışma öncesinde,kendimde değişik arazlar hissederim.Zihnimi kurcalar,niçin bu tür bir tutum veya hisse kapıldım ? Niçin hiç yokken birden böyle bir ağrı oluştu diye..
Sonrasında,çalışma esnasında danışanımın aynı sorundan müzdarip olduğunu farkederim.İlk zamanlar oldukça sihirli gibi görünüyordu.Ermişlere filan mı karışıyorum diye kendimle dalga geçtiğim dahi oldu..
Tüm insanlığın bir şekilde birbirine bağlı zincir halkası gibi olduğumuza dair bazı bilimsel çalışmalara rast geldikçe,bunu odağım dolayısıyla zihnimin ipucu vermesi olarak algılamaya başladım. Bu özel bir yetenek değil,sadece her ne ile ilgiliyseniz, o yönde sinyaller alıyorsunuz. Farkındalığınız ile algıladığınıza rastgeliyorsunuz.Bazen egonuzla yanılgılara düşmek mümkünse de,bu da tekamülün bir parçası.
Her sabah güne gülümseyerek başlayalım diye bir dolu olumlamalar paylaşırız ya,ben de puzzle'ın hangi parçasında sıra diyorum.bugün neler öğrenmeme vesile olacak,nelerin çözümlenmesinde rol oynayacağım,bugün bana neler katacak ve gece uyumak üzereyken günüm gözlerimden film şeridi gibi akıyor,bazen yaşlarla ferahlık geliyor,evet olmam gerekeni oldum,yapmam gerekenleri yaptım,yastığa vicdanım rahat başımı koyabilmek,uykularımı daha da nitelikli hale getiriyor. Bu arada hoşuma gitmeyen,üzüldüğüm durum ve tutumlara karşı daha gözlemci yaklaşabilmeyi öğrenme yolunda olduğumu farkediyor, kendimi daha çok seviyor ve onaylıyorum.Eskisi gibi biriktirmek yerine,özgürleştiriyorum hem kendimi hem çevremi..sevgiyle..