29 Mayıs 2014 Perşembe

kendimiz için neleri niçin yapmıyoruz?

Nasıl da severiz ahkam kesmeyi.. Bir de öyle akıllıyızdır ki başkalarına akıl verirken..
Bir anda karşımızdakinin akıl edemediği her çözüm bize vahyolunur sanki :)O sırada ne yapıyoruzdur ? Karşımızda güya yardım etmeye çalıştığımız kişiyi hiç saydığımızı farkedebiliyor muyuz ? piyasa akıl hocalarından geçilmiyor..Şu şöyle bu böyle diye habire her konuda uzman kesildik..
Kapılar kapanıp, kendimizle kalıp yüzleşme cesaretimiz var mı ? Yoksa hemen oyalanacak bir şeylere sarılıyor ve kendimizden kaçma yolları mı icat ediyoruz ?
Soruda kalma olayını pek benimsedim..Herkes cevap verirken artık ben soruda kalmayı deniyorum.. Daha bir ferah hissettirdiği kesin çünkü zihninizin verecek öyle çok basmakalıp yanıtı varken heey sen çekil bi kenara az bi dinlen hele dercesine yanıt vermekten men etmek :) Yassaaak artıık yanıtlar..Nasılsa sorularımız doğru anı geldikçe kendiliğinden gerçek yanıtlarına kavulur hem bakalım o an bulduğunuz yanıt yarın da geçerli olacak mı ? Daha bir rahatlatıyor tüm bu bilmecevari yeni davranış biçimleri hem yüreğinizden gelen sinyalleri daha bir net almak acaip keyifli.
Eskiden içimi döktüğüm günlüklerim vardı sizlerin de vardı değil mi ? teknolojiden önce başkaları/yakınlarımız yani :) okursa diye dürüstçe içimizi dökemez olmuştuk. Şimdi yakınlarımızın değil bir dolu yabancı sandıklarımızın dahi okumasını umursamadan çalakalem yazabilenler olduk :) Bu bluğ ve ergenliklerde hala zor üstelik günlük tutmayı bırakın arkadaşlar içinde onlara uyma gayretiyle kendi olmaktan çoktaan vazgeçenleri gördükçe gidip silkelemek istiyorum heeey ben bu yollardan geçtim kasmanın alemi yok kendin ol biraz üzül ama başkaları için değil kendin için yaşamayı erkenden öğren diyeceğim de evde çocuklarıma sanırım bunu fgazla söyledim ve onlar da yaşlarının algısıyla farklı algıladılar :) öyle kendilerine bencil yaşıyorlar ki arkalarını ben topluyorum :) şaka bir yana bence gençliğin en güzel yanı bu arkanı toplayan birilerinin olması..İtiraf edeyim ben hala arkamı toplama konusunda tembelliğimi, evimize gelen sevgili gündelikçimiz sayesinde kısmen yaşayabiliyorum..Allah ondan razı olsun.
Şimdi bizler hep kendi işlerimizi başkalarına yaptırmanın yollarındayken, sen gel de yeni nesile kendi sorumluluğunu almalısın diye ahkam kes..kesersin de onlar takar mı ? Üstelik dürüstçe midir ? Demezler mi ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz tabii sen de hocanın dediğini yap,yaptığını yapma diye yanıtlayabilirsin..kaypakça..
Biz yeni nesilin yetişmesinde güya sarfettiğimiz gayretle müthiş ebeveynleriz,analarımızdan daha iyi,daha kültürlü,daha sevecen,daha...daha...her bir şey..olduğumuzu söyleyebilir miyiz ? Aaa elbette diyenler lütfen sessiz cevaplar verin kimse duymadığında en azından kendinize dürüst olun belki biraz acıtır sonunda içle barış mucizesi var :) yurtta sulh cihanda sulh için önce kendi içimizle denge kurmak mı lazım ne ?
Bırakın başkalarının hayatlarını, kendi hayatınızı yaşayın hani hızlı yaşa genç öl cesedin yakışıklı olsun diye değil öldüğünde ardından helal olsun diyen çıkmasa da,sen ohh bee içimde ukte olabilecek bişi bırakmayacak kadar kaliteli davrandım kendime diyebilmek :)
Sanırım bilge ..alim..ermiş..derviş olma yolundayım baksanıza olayı çözmüş görünüyorum :) Taa ki ufacık bir rotadan sapma yaşatacak minicik çok minicik bir durumla karşılaşana kadar :)
hani malum ben de insanım :) 
İşte o beylik sözlerden biri de bu durum için söylenmiş,her şey yolundayken değil de durumlar bozulduğunda verdiğiniz tepkiler aslında nasıl biri olduğunuzu anlatır.
Farkındalıkla kendi bu tarz durumlardaki tutumlarını iyileştirme gayretinde olmak dahi müthiş bir güzellik katar insana,illa sonucun mükemmel olması gerekmiyor, o nedenle rahat olun kendinizi gözlemlerken de başkalarıyla ilgili de yargılayıcı olmayı bir kenara bırakın hatta mümkünse lütfen unutun derim. Yargılayıcılıkla değil sevecenlikle yaklaşabildiğiniz oranda yolunuz netleşecektir. Hatalarınızı sevin. sizi bir seviye yukarı hatalarınız taşır,her zaman kulağınıza küpe olsun :)Atasözlerini seviyorum şimdilerde..halbuki okul yıllarında,hep atasözlerini açıklayın dendiğinde donar kalırdım,neye ve kime göre diye ? kendi algıladığımı değil,genel geçer kabul görebilecek tanımlamaları yapmak zorunda hissettiğimden kendime ihanet ediyor gibi hissederdim..Ahh ahh, ne gereksiz kendinden soyutlanmalar yaşattırırı hayat bize sonra yine yeniden kendini keşifler zordur,nereye kaybolmuş benliğim diye gömüler arasında define aramak :) kendimi seviyorum ..iyi ki varım..kendim olmamı sağalayan Stephen King'in Çorak Torpaklar yedilemesi misali,önüme çıkan her olayı ve herkesi seviyorum,tekrar ben olmama katkılarından ötürü teşekkür ederim..Ben olma yolculuğu hiç bitmeyecek görünse de artık biliyor ve keyf alıyorum..






















26 Mayıs 2014 Pazartesi

bakış açısı

Siz dünyaya nereden bakıyorsunuz ? Kendinize baktığınız yerden mi ? kendinize bakılmasını istediğiniz yönden mi ?
Bir satıcı, karşısındaki alıcıyı inceler ve yakalayacağını varsaydığı taktiksel yaklaşımlar sergiler.Başarılı bir satıcı olmak çoğunluğa göre budur çünkü sonuç kısa zamanda daha çok satıştır. Ne sattığı ürün ne alıcı,bu tür satıcılar için önemli değildir.Amaç hedefi olan kazanca ulaşmaktır.
Hedef kitleyi ne tavlar düşüncesiyle hareket edilir.Her kişinin cinsiyetine ve kültür düzeyine göre,yani nabzına göre şerbet vermek adettendir.
Hayatında karşısındakilerin nabzına göre şerbet dağıtmadan,hedeflediği noktalara varabilmiş kimse yoktur denir.
Sağır kurbağa olmayı ve sonuna dek sürekli öğrenerek inandıklarımı uygulamayı seçiyorum.
Bu bana fazla kazanç sağlamayabilir,hatta başarılı da olamayabilirim mi ?
Karşımızdakilere ihtiyacı olmayan ancak ihtiyacı sandıklarını satarak başarılı olmak yerine, farkındalığını arttırmayı seçenlere hizmet edebilmek, daha tatminkar değil mi ?
Peki diğer kalabalık ne olacak ? Zor olan onlarda farkındalığı arttıracak,kendi kapılarını aralayacak anahtar olmak.
Şifa teknikleri eğitimlerinde, önce kendinizi arındırın denir. Neye ve kime göre ? Elbette sadece kendinize göre!
Şimdiye dek, en yakınımdaki kişilerde bile algılama sağlamakta zorlandığımı itiraf ediyorum. Kimse hazır olmadan adım atamaz.
üstelik sürekli bir delil bekleme,belgelenmiş onaylanmışlık daha değerli görünmekte iken..
Kişilere bakıp onların esas ihtiyaçlarını görebilmek ve bunu nasıl yaptığını açıklayamamak..Sonra onların aslında inatla,alışageldikleri halleri korumayı daha güvenli bulduklarını ..dünyalarını yıkıp yeniden yapılandırma cesaretinde olmadıklarını gözlemlemek..
Üst beyinle doğruyu anlasak ta alt beyinin hayır bildiğin yol daha güvenlidir diye ısrarıyla uğraşabilmek..
Hoponopono sistemi çok ilginç..Niçin kleanterlerimde % 100 başarılı olamıyorum veya % 60 üzerine çıkamıyorum ? kendimi sorguluyorum çünkü kendi içimde çözeceğim her acaba,kleanterlerimin de gelişmelerinde,dönüşümlerinde yarar sağlıyor..
İyi bir terapi nasıl olmalıdır ? Neye ve kime göre ?
Her birey, kendi içinde bir dolu alışkanlıklara,hayal kırıklıklarına saplıdır..
Sigara içmek sağlığa zarar verir de bilerek içmeye niye devam eder kişi ? Neyi kanıtlama peşindedir ?
Su içmek baş ağrınıza,bağırsaklarınızın düzenli çalışmasına,daha kolay nefes almanıza kadar fayda sağlar da niye su içmekle ilgili sorun yaşar insanlar ?
Bir çok kişinin doğru nefes alamadığını veya nefes almayı unuttuğunu gözlemliyorum..
Nefes almak çok ama çok eğlencelidir :) çocukluğunuzda nefesinizle oynamadınız mı ?
Mesela ben 12/13 yaşlarımda, şayet gözlerim görmese nasıl yaşardım diye gözlerimi bağlar öyle bi işler yapmaya çalışırdım. Nefes çok iyi bir yön göstericidir. Bir de kulaklarım duymasa nasıl olurduyu denerdim ama ne kadar uğraşsam hiçbir şeyi duyamayacak kadar kulaklarımı tıkamayı başaramazdım nefesim kulaklarımdaki tamponları dışarı iteklerdi..
Dünyada örnekleri var kolsuz olmayı deneyimlemek için kolunu kestiren..bir önceki yaşamında yılan olduğuna inandığından dilini yılan biçiminde estetik yaptıran..Hiç yemeden ve içmeden sadece nefesle beslenerek yaşamı sürdürebilenler..
Enerji sözü habire kullanılıyor da ne denli kapsamlı olduğunu algılamak kolay değil..Hepimiz enerjisel varlıklarız ve bedenlenmiş halimizle maddesel besinlenme ihtiyacında hissediyoruz.Peki maddeleşmemiş enerji niye beslenmeye yaramasın?
Oldukça inanç derinliği gerektiren bir seçim lütfen kendi kendinize yaşamınızı riske edecek deneyimler edinmeye kalkışmayın.
özellikle nefes almadan yaşayamayacağımızı biliyoruz..Öyle olaylar oluyor ki inanmakta güçlük çekiyoruz.Mesela bir adam kazara çalıştığı yerin dolabında kapı kapanınca kilitli kalır ve dolabın çalışmamasına rağmen donarak öleceği korkusuyla hayatını yitirir.
İnanç her şeyimizdir.O halde olumlu inançlar geliştirerek daha farklı bir yaşama kavuşabiliriz.
Bu başkasının demesiyle değil ancak içselleştirildiğinde mümkün..Bu tür örneklemelerle karşılaştığınızda size aracı olup bir kapı aralanıyorsa girmeden bir başınızı uzatıp bakın,ve bedeninize danışın,bu benim için doğru olan mı ? bedeniniz anında yanıt verir sadece egoyu ayırdedebilirliğinizi geliştirmeniz çok önemlidir.Ego yanıltıcı olabiliyor, dolayısıyla kendinize herhangi bir karar verip uygulamadan önce en az bir 24 saat zaman tanıyın..Gerçekten hayrınıza olan sizi kendine çekmeyi sürdürür..Diğer durumda gelgitler yaşanır ve elbette kendinize karşı mutlak dürüst olmaya çalışın.
Bir işte gerçekten çalışmayı istiyor musunuz? Sizin inançlarınız hatta prensipleriniz dışında zorlamaya maruz kaldığınızda, bu sizin gelişiminiz için gerekli mi veya sizi geriletecek mi? izleyici kalmaya özen gösterin çünkü dışardan baktığınızda içinde yaşandığı gibi görünmemesi mümkün.
Sevgiyle ve bol nefesle hayata sarılın.




















24 Mayıs 2014 Cumartesi

zenginlik...

Sevgili Okurlarım ;
Ben bir kız ve bir erkek çocuk annesiyim. Her ikisini de,rabbimin izni ve kendi isteğimle dünyaya getirdim..Biliyorum asla benim onları sevdiğim gibi sevip özlemeyecekler,ben de kendi annemi çocuklarımı sevdiğim gibi ne sevdim ne özledim.
Bağlı olmak bağımlı olmaktan ayrıdır.Her birey önce kendi için var olabilmeli ki başkaları için gerektiğinde özverili olabilsin. Fedakârlıkta beklenti vardır özveri sizin içinizden gelir.
Şimdi herkesin can sıkıcı bir dolu olay üzerine yazıp çizdiği, konuştuğu,sokaklara taştığı bir dönemde ben niye çiçeklerden,böceklerden bahseder bir moddayım ?
Üstelik bugün bir de deprem yaşandı ve bir çok insanın gerçekten korku dolu olduğunu gördüm.
Yaşamın bize ne getireceğini bilerek yaşamaya çalışsak ta sürekli sürprizler oluyor..ve çoğu sürpriz de ne yazık ki sevindirici olmaktan çok uzak.
Peki ah vah dedikçe ne kazanıyoruz ?!.. Bardağın boş yanını görmezden gelemeyiz ancak dolu kısmı için şükredebiliriz.
Kızım bu cumartesi hayırlısıyla kep töreni ve mezuniyetle psikologlarımızdan birisi oluyor.Üstelik hem sosyal bilimler(açıköğretimden) ve sağlık yönetimi(çift anadal) yaparak hem de lise 1'den itibaren çalışma hayatını deneyimleyerek bu noktaya geldi.Dilerim bir dolu başarılı ve mutlu hissedeceği bir geleceği olsun.
Ben pek çocuklarıyla gurur duymayı becerebilen bir anne olamadım.Her başarılarında, onlara ardından bir çok hayal kırıklığı yaşayabilecekleri bir an olabileceğini hatırlattım.
Fikrimce başbakan olmakla çöpçü olmanın bir farkı yoktur.İnsan olduğu için herkes saygıyı hak eder.daha fazlasını hak etmesi ise,üzerine kattıklarıyladır.Hayata bakış açısı,tutumları,zorluklarla başa çıkma azmi ve en önemlisi ne yaparlarsa,ne olurlarsa yüreklerinin sesini dinlemeleri ve mutlu hissetmelerini diledim.
Hayattan öğrendiğim iç sesime kulak verdiğim sürece,olumsuzluklara rağmen mutlak bir çözüm üretebiliriz. Her çözüm üretebilmemizle birlikte hem güçleniriz hem de anlarız ki hayat toz pembe değildir.
Esas zenginlik kavramı hayatımızın hakkını vermek,kendimizi geliştirmek için öğrenmekten vazgeçmemek, yaşamın içinde olmak, diğer insanlardan bizden az eğitimli de olsalar öğreneceğimiz birşeyler olduğuna göre iletişimi sürdürmek ve kimseyi kesinlikle küçümsememek.
Düz kızımı izledim,mendil satıcısı bir amcanın hatırını sorarken, o insan sokaklarda yaşıyordu ve kızım hatırını sorarken gözleri ışıldayarak kendini anlatmaya koyuldu,kızım ise sanki arkadaşını dinliyormuşçasına ona en az 5 dakikasını ayırdıktan sonra şimdi müsadenle gitmemiz lazım diyerek vedalaştı.
Gençlğimi anımsadım,ben de benzer biçimlerde, apartman görevlimizle,bakkalımızla,kasabımızla sohbetler ederken çevremde ailem veya arkadaşlarım tarafından,onları kaale alıyorum diye tuhaf karşılanır hatta sıkı eleştirilirdim.
İşte benim kızım dedim içimden helal olsun.üstelik adam tlf.numarasını isteyince olmaz demedi tabii diyerek verdi hemen..açıkçası ben olsam bunu yapmaya çekinirdim.Aldığı dersleri özümsemek ve kendine dürüst olmak ve başkalarının ne düşüneceğini umursamadan doğru bildiğini yapmak böyle bir güç istiyor.
Elbette onun da motivasyonunun düştüğü anlar oluyor,farkındalık ve zihinsel gelişim çabasıyla,düşüncelerini,duygularını olumluya ilerletme çabasına hayranım.
Bir dolu kişisel gelişim kitabı okumuşluğum,aldığım şifa teknikleri eğitimleri sayesinde ben de yargısız izleyen olma yolunda ilerlesem de,zamanında ne denli asi olsam da toplumun sindirilmişliği içinde sıkışmışlığımdan kızımla kıyaslanamayacak ölçüde gerilerdeyim.
Hatta minibüste benimle yakın yaşlarda bir hanıma yer vererek oturan gençleri utandırma girişiminde bulunmamı olukça komik bulduğunda,gençler yorgunsunuz ama henüz bizlerin yaşında nasıl yorgun olunur bilmiyorsunuz dememle dalga geçti sen gençlerin şimdilerde nasıl yorulduğunu anlayamıyorsun diyerek :)
Bu kuşakların bakış açılarındaki farklılık dahi bir zenginlik..
İşte farklılıklarımızla, renk harmonisiyle yaşamamız mümkün.Sevgi ve saygıyla, o an başarılı görünmeyen insan ve bizimle hemfikir olmayan hatta tamamen karşı görüşte olanımızla dahi olaylara yaklaşımımızla daha olumlu veya daha olumsuza yönlenmemiz mümkün..Tartışmaları,anlaşmazlıkları kendimizi haklı çıkarmak uğruma değil birbirimizi geliştirmek adına yapabilmek ve farklılıklara rağmen bir arada yaşayabilmek önemli olan bu tüm toplum için ihtiyacımız olan bir hal ve işte bu da zenginlik.
Korkular yerine cesareti beslemek, doğa olayları veya kazalar,ölümler karşısında acizliğimizi anımsadığımız gibi hep hatırlayıp birbirimizi farklı düşünsek ve hissetsek te, incitmeden yaşayabildiğimiz bir hayata ....zenginliklerin bol olduğu bir hayata..

























17 Mayıs 2014 Cumartesi

sözler..büyük lokma yut büyük laf etme demişler :) kelimelere yüklediklerimiz anlamlarından daha büyük etki yaratır..

2009 yılından bu yana! NEVER GAME OVER !artık hayatımı kontörlüye çevirdim niye aramıyorsun diye sitem etmeyin ben etmiyorum  HER SON YENİ BİR BAŞLANGIÇTIR .. SONU GELENİ BİTİRECEK ; BİTMEMİŞİ DE SÜRDÜRECEK KUDRETTE OLALIM !..Ne kadar süreceğii belirsiz hayatlarımıza sahip çıkalım! Ne dendiği,oynanılan oyunlar,ne yapıp,ne sandıklarını umursamadan!.. Ne kadar uzak sansak ta uca o denli yakın !!!
While creating MEN, GOD promised WOMEN 
that good and ideal MEN would be found in all corners of the world. 
And then he made the earth round.

Her seçim bir vazgeçiş
Her vazgeçiş bir kaybediştir
Hayatınızı geçirebileceğinizi düşündüğünüz kişiyle değil onsuz yaşayamayacağınızı sandığınız kişiyle evlenin(evlenmeyin bir gün gelir kendinize dahi tahammül edemeyebilirsiniz)

Öyle masumuz ki bir yandan..içimizdeki şeytanla savaşmaya hazır isyanlarda,bir yandan da sanki baştan kaybetmiş gibi kabullenişlerde..
Öyle tuhafız işte..Bir yanımız tımarhane kaçkını..Diğer yanımız maskelerde..
Bir yandan başarmak, dünyaya nasıl bir değer olduğunuzu ispatla yanarken,diğer yandan çok anlamsız gelebilir..
Ey dünya insanları diyesim geliyor sanırım ben başka bir gezegenden yanlışlıkla buraya sıkışmışım lütfen geri iade talebindeyim :)
İnsanların oyunlarını gördükçe kendimi izole edesim geliyorsa da içimde çağlayanlar taşıyorken bu tezatlığa nasıl bırakmam kendimi..
Gece olduğunda,dolunayda,gün ışığında, tüm mevsimsel değişikliklerle içimde uyananlar ve uykuya dalanlar oldukça heyecan verici..Sürekli kendini tekrar eden görünen ama kendi içinde bir instrumental bestede gibiyim..
Ruhum daralıyor..genişliyor..bir an kısır..fakir gibiyken bir anda zenginim..
Olaylara gözlemci,izleyici kalabildiğimiz ölçüde bütünü görebildiğimizi kendimize sürekli hatırlatmamız gerek :)
Topa her vurduğunuzda gideceği yönden emin olmak istersiniz de hayata tad veren acabalardır :)
Acabalarınız hep isteklerinizden daha iyi çıksın da şaşıp kalasınız emi :)
















9 Mayıs 2014 Cuma

anne...

ah anneciğim..niçin doğurdun beni ? veya ben mi dedim sana doğur diye ? bana mı sordun doğururken ?
şimdi bu sitem dolu soruları ortadan kaldırmak için; efendim ailelerimizi dünyaya gelmeden yeni deneyimler edinmek adına kendimiz seçiyormuşuz..
hayat boyu hep bir şeylere inandırıldık...sonra kimisini kabullenirken kimisini kabullenemedik...
tüm bilimsel ve dini açıklamaların ötesinde esas gerçek... tabii her insanın gerçeği de kendine özel kanımca...
o yüzden her düşündüğümle gerçekleştirdiğim bana özel ve kimse kendi üstüne alınmamalı...
tahminimce pek te istekli değildim dünyaya gelişimde...eh zaten o dönemlerde aileler daha isteyerek,planlayarak çocuk sahibi olmuyorlardı sanırım...yani kazara döllenmiş bir yumurtadan ibaretim :)
Benim 24 üne girmekte olan kızıma bakarak annemi ve kendimi kıyaslamaya gayretim de pek komik doğrusu...
17 sinde hamile kalıp 18 inde anne olan bir kadın...henüz kadınlık nemenem öğrenmemişken ...kadınlığını hakkıyla deneyimleme kaç kadına nasip olmuştur ki ? Allahtan,mucizevi şekilde hatta güdüsel olarak anaç yana sahipliğimiz var da, anne olunca, kendini tanıma fırsatı bulamamışken dahi, çocuklarımıza anne olmaya çabalarız, genellikle olan budur..Kendi dişiliğini irdelemek daha ekonomik ve kültürel üst düzey kadınların işidir...Gerçi şimdiye dek gözlemlediğim kadarıyla, bir çok hemcinsim kendine dahi itiraf edemedikleri,içsel küskünlüklerini gizleye biriktire, bir takım fiziksel ve psikolojik rahatsızlıklar edinmişlerdir..Ne de olsa toplum sağlık sorunlarına daha kabullenilir bakmaktadır..
Anneler Günüyle alakasız gibi görünen bu dağınık fikirlerim,tamamen özde yatan nedeni irdelemeye yöneliktir..
Aileler içindeki gelgitler arasında kaybolmuşluklardan evleneyim ben daha iyi bir eş veya daha iyi bir anne olayımlarla bodoslama dalınan ve duvarlara toslanıp,karşılarındakileri suçlayarak kendilerini temize çıkarmaya çalışanlara ithafen...
Şimdilerde pek moda olduğu üzere içe dönüş ve çocukluğundan itibaren olanları affederek,özgürleşme kendi öz benliğine kavuşma çalışmalarından herkesin algısı nereye varmaktadır ?
Amaçlanan kendi başına tam hissetmek ve kimseye gereksinmeden mutlu kalabilmeyi başarmak ve herhangi bir sebeple başkalarının olumsuz etkilemesine maruz kalmamaktır...
Kıymetli kadim büyüklerimizden, bir zamanlar dalga geçtiğimiz atasözlerinden,her devre imzasını atabilmiş yazar, ressam, mimar, şair,devlet adamlarından nice kıymetli deyişler bu günümüze ulaşmıştır..Algımızdaki seçicilikle denilenleri, işimize geldiği gibi yorumlamışızdır.
Niçin anne ? Koşulsuz olması gereken anne sevgisini niçin bir takım koşullar arasına sıkışık verir ?
yemeğini bitirmezsen...dersini çalışmazsan..odanı toplamazsan..öğrettiklerini uygulamazsan.. daha az sevilecek daha az kabullenilecek hissi oldukça inciticidir..
hata yaparak büyür çocuklar..hatalarla olgunlaşır insanlar..aslında hata yoktur dener ve size uymadığını farkedersiniz..
belki de tecrübeleriyle,sizin zaman kaybetmenizi önlemek istiyorlardır..Siz yine de yanlış yapmanın suçluluğundan sıyrılamazsınız ve içten içe kendinize öfkelenir ve karşınızdakine kin duyarsınız..
Nasıl bir ironi en çok sevdiğiniz kişiye kin duymak!..sonra da kin duyduğunuz için de suçluluk hissetmek..
Dürüst olun kaç kez keşke ölse de kurtulsam demişsinizdir :)devamında o his yerini ben ne kötü çocuğum annemin ölümünü diledim allahım tövbe effet sözcüklerine sığınmışsınızdır..

Sonra zaman geçer, büyürsünüz, genç kızlık,kadınlık,annelik deneyimlemeleri arası içiniz sızlar,annenizin koşullarını düşünür ve bulunduğu hallerde sizin için en iyi ve en doğru olduğunu yapmaya gayret ettiğini varsayarsınız çünkü artık kendi yalanınızı yaşıyorsunuzdur..
Bir arkadaşınızla iki keyifli zaman geçirmenizin önünde engel çocuğunuz, eşinizle özgür iletişiminiz arasında çocuğunuz,kariyer gelişiminiz önünde çocuğunuz,ekonomik, gelecek kaygıları, ideal anne modeli olma çabalarınızın beyhude olduğunu gözlemlemek,en iyi eğitimi verme gayreti, hobileri olsun da sağa sola yanlışlara sapmasın,komşu çocuğunu bilmemne kursuna yazdırdı benim çocuğum ezik kalmasınlar...
Ne kaçıyor biliyor musunuz ? Hepsi boş sadece toplum dayatmaları tabii hatırlayın kendi kanımca..
salt sevgi, karşılık beklemeyen kucaklaşmalar,kokusunu içinize çekebilme keyfi,...
sevgili anneciğim, sana dönem dönem çok ama çok kızdım.herkesin annesi ev kadınıyken sen çalışıyordun..Yumuşacık sarmalamaların yerine akşam geldiğinde yemek veya ev işleri yetiştirme telaşın vardı.. Kaç kez keşke ölsem de annem daha az yorulsa diye düşündüm..Bir de ben yapamayınca kızdığın ödev hazırlamalar,ders çalıştırmaların vardı..
sevgili annem,sana öyle derin bir sevgi duyuyorum ki hala sana baktıkça içim acıyor...yaşlanıyor olmanı üzülerek izliyorum..öyle yakın olabilecekken öyle uzağız ki..Haftada bi sana uğradığımda anne kız kucaklaşması geciştirilen, siyasi sohbetlerde heyecan duyduğunun yarısı kadar bana muhabbetin olmadığı veya olanı göstermeyi başaramadığın için çok üzgünüm..annem ben 50 yaşıma geldim ve hala minicik hissediyorum yanında sana sokulma ihtiyacım bitmedi hiç doyamadım..kalbim acıyor gözyaşlarım içime akıyor..
Sevgi ve şefkat özlemimle büyüyemediğimden belki kendim olmayı tamamlamakta güçlüklerdeyim..görüyor musun aslında seni suçlamıyorum da neden hislerimi dile getirdiğimde dahi kayıtsız kaldığını anlayamıyorum..Acaba bana baktığında babamı mı görüyorsun da bir yanınla beni severken diğer yanınla itiyorsun ?
Senin gerçekleştiremediklerini benim başarabileceğimi ümit ettin de ben kıyısına bile yaklaşamadım diye bana kızgınsın ? 
Biliyorum ben senden başka biriyim senin devamın değilim tıpkı çocuklarımın benim devamım olmadığı gibi..
Bir şekilde bir misyon üstlenmişiz ve sana bakınca hayal kırıklıklarını ve yorgunluklarını görmek beni öyle üzüyor ve öyle çaresiz hissediyorum ki..çoğu zaman seni görmeye dayanamıyorum..
beni kollamayan benden yana olmayan hatta çoğunlukla yargılayıcı bana karşı duran bir anne sahibi olarak ben kendi çocuklarıma daha iyisini sunabildiğimden pek te emin değilim..
halbuki senden daha iyi bir anne olmayı hedeflemiştim :)
senin beni benim seni sevdiğimden daha çok sevdiğine eminim.Sadece kendi annenden bulduğundan daha iyisini yapmaya çalıştın :) tıpkı ben gibi :) ilerde kızım anne olursa, benden daha iyisini yapmaya çalışacağı gibi :)
bana kendince fazlasıyla fedakarlık (feda + kâr) dışında özveriyle, hala bile anne olma gayretin için sana çok teşekkür ediyorum..biliyorum işini hiç kolaylaştırmadım :) Senin kadar iyi bir okur yazar dahi olamadım..Senin kadar dirençli de olamadım..benimle gurur duyman için senin normlarında biri olamadığım için senden özür diliyorum..beni affet.bana emeklerin için sonsuz şükran duyuyorum..birlikte entellektüel paylaşımlar yapma özlemine kayıtsız kaldığımı kendime odaklı yaşadığımı biliyorum..bunu kendime borçluyum..sen de keşke biraz kendin için bir şeyler yapsan ve yüzün biraz ışısa bunu senin için başaramam..Kimse bir diğeri yoluyla kendini ışıldatamaz..Ancak sen ışık olursan başka bir ışıkla aydınlığı çoğaltma şansın olur.Haddimin üstünde ahkam kestim bilirsin sözümü esirgememeyi de senden öğrendim :) bana çok şey öğrettin oldukların ve olamadıklarınla seni çok çok seviyorum.













































































6 Mayıs 2014 Salı

bari kendinize dürüst olun...

Byron Katie okuyanlar bilirler..O kadar anlamsız kandırmalar yapagelmişiz ki kendimize karşı dahi samimi değiliz..
Duygu ve düşüncelerimizi yaratıp sonuna dek doğruymuşçasına savunmayı bırakma zamanı çoktan gelmedi mi ?
Neye göre? kime göre ? gerçekten gerekli mi ? sizce gerçekten doğru mu ?
Hayatımızı sonsuz biçimlerde şekillendirmemiz mümkün..ne yazık ki bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete alışkanlıklarımızdan vazgeçmek daha ürkütücü geliyor..
Alışkanlıklarımız bizim için nasıl oluşur ? tam kahvemi yapmış bir de sigara içip gazetemi okuyacakken 'Anne,kakam geldiii' diye seslenen oğlumu kendim isteyerek dünyaya getirdim arkadaşlar :) Ayrıca onu çok ama çok seviyorum. aydi canım o an o denli sinir oluyorsun ki sevgi ikaye esas sevdiğin konforun, keyfin itiraf et. Arkadaşlar bir iki kadeh bişi içip efkar dağıtacakken çalan telefonla,kızının ateşlendiğini öğrenir ve telaşla eve koşarsın güme gitmiş bir iki saatlik tatlı muhabbet..Aman canım başka zaman giderim nolucak diyenleri duyabiliyorum..
Sonra kendini en kadın hissettiğin yaşlarda bir anda eşinle boşanıverirsin..Niye ? Nerde hata yaptık ? Ne zaman birbirimizden bu kadar uzaklaştık ? Nefret edilesi bizmiyiz o mu ?
Bir dönem çoğu genç ana evinden ayrılıp özgülük ister sonra özgürlük fırsatı çıkar ve faturalar,ev işleri anneye yüklenen herşeyi, kendi başlarına toparlamak hastalanınca yine annenin gelmesini ummak :))
Ya o sevgililer??? sanki ömür boyu sürecek cıvıltılar eşliğindeki heyecanlar birden bela okumalara nasıl döner ?
Açıkçası hangi yaşta olursak olalım ne istediğimizi gerçekten bilmekle ilgili sorun yaşıyoruz.
Çocuklar büyüdüler eve geç kalsalar nerde kaldın diye aramam merakım ve geldiklerinde en basitinden müzik sesleri  ile taciz edilmek ...durun yahu bi kafamı dinliim........
Eh sonra yuvadan uçarlar haftada bi görev gibi gelseler veya kazara aradıklarında bi dolu sitem hiç aramıyorsunlarla başlayan ..ya aramasam nası sitem edecektiin ?

Hiç birimiz diğerine dürüst olmayı bırakın işte kendimize dahi samimi değiliz.

Olanı sevmek burada devreye giriyor..Senelerce ilginç gelen kitaplar okuyup,hayatıma aktarmaya çalıştım..Hepsi üstümde eğreti durdu..

Böylesi doğruymuşla da olmuyor ne yazık ki alışkanlıklarımız her zaman çelme takmaya hazır bekliyorlar..

Kızım sigara içilen bir evde yaşıyor olmaktan rahatsız :) Oğlum okula gitmek zorunda kalmaktan :) Bense zaman bulup yazmaya konsantre olamamaktan :)))Her zaman yapmam gerekenleri erteleyerek birikmesine sebep olduğum işlerim var :) Tembel olmayı seviyorum ama bir şekilde o işler bitirilmediği için de huzursuz oluyorum..

İkilemler..çelişkiler.. açıkçası doğaya bakınca düzen var denir ya..düzen aslında düzensizlikten..rüzgar kafasına göre esmiyor mu ? 
Fazla irdelemeden doğaçlama, vahşice hatta yaşamaya var mısınız ?

Dilerseniz biz yaşlıları eskimolar gibi doğada ölüme terkedin ..huzurevine para ödemekten veya bakıcı tutmaktan iyidir..Ah ah ne vefasız çocuk yetiştirmişim ellerin beğenmedikleri çocukları bile yaşlı analarına göz kulak oluyor :))

Çevremize neye ne kadar iç sesimizle ne yollamışsak zamanla o geri geliyor ve dış sesimize ise anında reply :)

Yetişkin, yaşlı hepimiz birer çocuktan farksızız..Kandil,bayram seyran aranmayı bekleriz :) Ah o yaş günümüzü unutanlar yok mu ??..
 Öyle yüksek bir hep ben deyişlerdeyiz ki bir de bunu senin için yaptımlara sığınmalardayızdır..Tüm prensiplerimi senin için yıktımlar...Allah Allah..hangi prensiplerdi ki onlar ? bana bi liste bile veren olmamıştı ki !..
Kahkaha atarken 'öyle yüksek sesle gülme ayop!!!' Ağlasan 'aptal aptal ağlama!!!' 'Çıkar o kısacık eteği üstünden !!!' Ramazan ayı oruç tutmuyorsun bari sokakta bişi yiyip içme!!!.. lerle çocuk büyüt sonra evlensin aynını eşi yapmaya devam etsin. Yok yok kimse ikinci sınıf insan değil.

KİMSE İKİNCİ SINIF İNSAN DEĞİL !

Aşık oldum ,,Sevdim.. Hepsi yalan..Kendimden çok kimseyi sevmem mümkün değilmiş..Ben koca bir yalancıymışım.. Bunu duyduğumda öyle incindim ki gerçekten öyle mi diye kendimi irdelemeye başladım.

Vay anasını.. Yahu ben kendime senelerdir yalan söyler dururmuşum hem de öyle bir övünürdüm ki acaip dürüst olmakla..Ya doğruyu söyler ya da yalan söylememek için susan biri olduğumu iddia ederdim.

Söylemeyi bırakın düşündüğümü ve hissettiğimi sandıklarım yalanmış .
Koşullandırılmaların esiri miymişim ? Yine suçu başkalarına atma eğilimi :)))

Yok yok kendimizi tanıma yolculuğu hiç bitmiyor :) Her yeni keşfim ve kabullenişimle ruhumdan bedenime yansımış bir kilit daha çözülüyor.. ve..hopopono :) kendi çözülmelerimle kleanterlerimde de daha iyi sonuçlara ulaşıyorum..
Bizler bir zincirin halkalarıyız..Bir halka kopsa da zincir zincir olma özelliğini yitirmez ve yeniden eklenebilir,,halka olarak kopma noktalarına gelmeden kendimizi cilalamalı,yenilenmeye izin vermeliyiz..

Eskiden  bizi biz yaptığını sandığımız tutumlarımızı,düşünce yapımızı değiştirebilmemiz sancılı bir süreç gerektirebilir..
Kimsenin kitaplarından alıntı çalıntı yapmadığımı sansam da ,benimsediklerimi alışageldiğim davranış kalıpları içine düştüğümü farkettiğimde bir anda ampul yanıyor sanki ve heey diyorum kendi kendime işte bu sağlıksız bir ruh hali ve bu ruh halinde hislerim ve düşüncelerim yanıltıcı olabilir..sakinleş ve sonra geleni izle..iç sesin  ve bedenin uyumu testini yap hala tam emin değilsen..ama eminim diyerek inat etme her zaman kendine yeni biriyle tanışmışçasına özen göster çünkü her durumda her solukta yenileniyorsun























































2 Mayıs 2014 Cuma

hayata her yaşta sarılın

Hüzünlere teslim olmaktansa yaşamın güzelliklerine kucak açın..hani kessen kanım akmaz, ölsek te kurtulsak dedirten anlara inat...
 Gerçek ve saf aşk hayatıma bir nehir gibi akıyor, ilahi buluşmalar gerçeğe dönüyor.
 Evrendeki her kuvvet beni eşimle birleştirmek üzere, ben olan benle buluşturmak üzere birlikte bana hizmet ediyor.
 Benim diğerim, benim eşim benim varlığımı hissediyor ve evrenden o da beni talep ediyor.
Tekamülümdeki en yüksek noktaya varmak için, bütün korkularımdan arınıyorum, çirkin, gereksiz huylarımdan arınıyorum ve ben olan ben, eşim için hazırlanıyorum
kapıdan geç adımını at..kalbin temizse o senden saklanmaz...
Laf..hep laf.. Tüm yazılıp çizilenler,filozof geçinenler..

Arkadaşlar yapmamız gerekenler,hissettiklerimiz arasında sıkışmışlık hissediyorsak durum değerlendirmesi yapma zamanıdır!
Değerlendirme yapmakla yetinmemeli, canımızı yaksa da,bizi ne denli zorlasa da, gerekiyorsa son nefesimize kadar, başkalarıyla veya olaylarla değil kendimizle savaşmalıyız..Has sevişmelerdir aslında bu savaşlar..Sınırlarımızı keşfetmek,kendimizi bulma gayretleri,olmak isterken hiçlikle karşılaşmalar,o an anlamasak dahi, bizi bir sonraki deneyimlere hazırlar..

Arada durup nefeslenmeliyiz, hep atladığımız ve bir çok ayrıntıyı gözden kaçırmamıza sebep olan ne yazık ki duraklamaları hazmedip,gözlemleyici kalabilmeyi başarmakta zorlanışlarımızdır.

Atalarımızdan bize aktarılan şimdiki modern sandığımız çağdan çok geride kalmış zamanlardan günümüze taşınan belgeler ışığında ne denli itiraf edemesek te içten içe çok gerilerde olduğumuzu biliyoruz.

İnsanoğlu, kendine yenilen kendini yiyen acımasız,katil,vahşi bir tür..Zaaflar,zayıflıklar gizlensin diye güçlü görünümlere gizlenilmiş,en korkakların bir şekilde en güçlüyü oynayıp nasılsa kazanmayı başardıkları bir dünya oluşturulmuş..

Ne zaman ki artık korkularımıza esir olmaktan vazgeçip, akacak kan damarda durmaz diyoruz,işte o noktada her şey çorap söküğü gibi çözülüveriyor.

niyedir bu mücadele ? Bize komşun açken tok uyumak günahtır diye öğreten büyüklerimizi nasıl oldu da yanlış anladık ?
hani sana tokat atana diğer yanını uzat diyenler bize tevazunun büyük erdem olduğunu öğretenler ,bizi ezik düzenin bir parçası ve mutsuz bireyler olmaya yönlendirdiklerinin farkında mıydılar ?

lütfen tokat atmak üzere kalkan ele hop dur haddini bil geri çekil deme cesaretini yeniden kazanalım..

her kul elbette kişilik,kültür,ekonomik olarak farklı olabilir ancak gerçek olan hiç birimiz diğerinden daha değerli veya değersiz değiliz.Kimse diğerinden daha üstün değildir. 

Susan..sineye çekenle isyan eden,hakkını arayan arasında fark elbette var..Bir de hakkı olmayanı hakkı gören ve karşısındakini ezmeyi kendini güçlü görme ihtiyacı için kullananlar..

Sonra kalkar ,haktan söz ederler.. Adaletin çift taraflı keskin kılıcını tadana dek...sonra haksızlığa uğradıkları feryatları kulaklarımızı tırmalar...
Sanki evren onlar için yaratılmıştır sizler de birer paryasınızdır.. Sesiniz çıkmadığı sürece,izin verdiğiniz sürece sizin haklarınıza tecavüzde bulunmuşlar ve bunu kendi doğal hakları saymaya alışmışlardır..
Sizi incitmişlerdir, izin verdiğiniz ölçüde.. taa ki, siz dur diyene dek..sonra eskisinden daha kötü biri olur çıkarsınız :)

Yaşasın kötülük!!! Aslında adalet kendimiz için, en önce kendi hakkımızı aramak.. 
İnsanların sizi süistimal etmesine göz yummamaktır.. Bırakın mütevazi olmayı kimse o denli mükemmel değilken ulvi haller yaşamayı aptallıkla karıştırmayın..

Ezen olmayın elbet ancak ezilmeyin ..izin vermeyin..
Olumlama cümlelerinde sevgi vardır..saflık vardır..saflık çok serttir..agucuk sevgi çiçekleri hülyaları aldatmacaları gibi algılamayın.
kendi öz benliğinize sahip çıkmaktır gerçek aşk..kendinize saygı duymaktır ruh eşini bulmak..çirkin gereksiz huylar başkaları içindir sizin için siz olmayı başarmanız öncelikli ve değerli olandır..
işte tüm evrensel sevgi söylemleri sizin kendi benliğinizi güçlendirmek içindir aksine algınızla kendinizi şirin, çevresine fedakarlıklar içinde biri olmak sanıyorsanız silkelenme zamanıdır..
Uyanın..uyanalım..faturalarınızı siz ödüyorsanız, kazanmak için emek harcıyorsanız,hayatınızda yediğiniz goller yettiyse,gol atma derdinde değilseniz,sırf kendiniz için var olun..Sırf kendiniz için karar alın..talep edin..Hak adalet yok demeyin adaletinize hakkınıza sahip çıkın.ölünce nasılsa tabutunuzu taşıyacak birileri çıkar boşverin..yaşarken siz olun..kendiniz.ve yaşayın..gerçekten!