23 Temmuz 2018 Pazartesi

Bedeniniz dur deyince…

Bedeniniz dur deyince…

23 Nisan 2018, 11:03
Bu makale 1436 kez okundu
Bedeniniz dur deyince…
Nafiye Ç. Özdemir
Birçok işe birden yetişmeye çalışırsınız hani… Kadınsanız; bir yandan ev işleri, mesleki koşturmalarınız, çocuklarınıza dair olanlar, toplum içinde sosyalleşmeleriniz… Erkekseniz; aile içi sorumluluklarınız, iş döngünüz, sosyalleşmeleriniz… Bir de medya, internet, televizyon takipleri derken kişisel zaman alanınız neredeyse uykuyla sınırlı kalırken üzerine uykusuzluk çekiyorsanız, her bir yandan sıkıştırılmış hissedebilirsiniz…
Beyniniz yedi, yirmi dört size karşı çalışıyor gibi dahi hissedebilirsiniz… Düşünmeden nefes alıp veriyorsunuzdur, ne yediğinizin farkındasınızdır ne gezdiğiniz an bulunduğunuz yerin tadını çıkarabiliyorsunuzdur… Yaşıyorsunuzdur da bir şekilde orada değilsinizdir sanki…
Adeta her şey anlamını yitirmiştir, girdiğiniz kısır döngüden sıyrılmak istiyor, bir kabusun karanlık köşelerinde sıkışıp kalmış gibisinizdir hani…
Ve… Hayata yetişmeye çalışırken birden, tökezlersiniz, ayağınız burkulur hatta düşersiniz… Ciddi bir hasar olmasa da; bedeniniz size kendinize dönme sinyalleri veriyordur. Biraz dinlen mümkün değilse de lütfen yavaşla diye yalvarıyordur… Duymazdan gelir devam edersiniz, taa ki sizi gerçekten kımıldayamayacak noktaya taşıyana dek, sonra mecburiyetlerinizle kendinizi jiletle kazınırcasına yataktan kalkmaya zorlanır bulursunuz… Çevrenizle ilişkilerinizi baltalamaya başlamışsınızdır. En sevip, değer verdiklerinizin dahi müsamaha gösteremediği sınırlara gelmişsinizdir. Hatta kendinizi tıbbi olarak psikolojik destek veya ilaç alma noktasında bulabilirsiniz.
Hastalıklar işte bu görmezden, duymazdan geldiğimiz anlarda başlamaktadır. Artık bir şeyleri değiştirme zamanı gelmiştir, çoktan beri duymazdan geldiğiniz iç sesinize kulak verme zamanıdır. Hayata yaklaşımınızda köklü değişimler yapmanız için o güne dek yapmaya cesaret edemediklerinizi yaparak, yaşam döngünüzü olumluya döndürmeniz için neleri başarabilirsiniz? Neler size ait değilken yük edinmiştiniz? İçsel sorgulamalar ile farkındalık yolu zorlarken, ne zaman en son hayatın içinde tam hissettiğinizi hatırlamaya başlarsınız. Bir anda aklınızın oyunlarından vaz geçip, her şeyi akışında oluşturmaya yönelmeniz nasıl mümkün olacaktır?
Önce gurur yaptınız her şeyden vazgeçmeye hazır olduğunuz an, yüreğinizle adım attığınızda hafiflemiş hissedeceksiniz. Sonra nefes alıp vermenin farkındalığına döneceksiniz, belki günlerle ağlar bulacaksınız kendinizi… Bu şifalanma sürecine girişte, hastalık sürecinin başlangıcından farklı bir hız vardır. Artık kendinize karşı dürüst olmak ve bağımlılık oluşturduğunuz her ne varsa her birinden kendinizi soyutlamanın zamanıdır. Bazen başlangıçta kolay görünse de, hücresel hafızanıza kazılmış eski alışkanlıklara dönüş her an pusudadır.
Bu farkındalıkla basamakları tek tek, adım adım çıkmaya, hatta aralarda dinlenecek molalar vermeye özen göstermek, hayatınızı daha kaliteli döngüde tutmaya yardımcı olacaktır.
Bedeniniz öyle koşmuştur ki, ruhunuz yetişememiş olabilir. Bekleyin, ruhunuz ve bedeninizin bir ve bütün olmasına izin verin. Belki birçok şeyden vazgeçtiğiniz noktada, umduğunuzdan daha fazlasına ereceksiniz.
Olana şükrederek, olanların farkındalığıyla anda kalmaya özen gösterin. Bunu gerçekleştirebilmek üzere, hayatınızda çok gerekli olmayan neler varsa onlardan kurtulun. Mesela farklı kanallarda peş peşe haberleri izlemek gibi alışkanlıklar yerine en sevdiklerinizle sohbeti koyabilirsiniz. Veya hafta sonu öğlene dek uyumak yerine, parkta sakince bir yürüyüşü…  Lütfen bedeninizin yakarışlarını duyun, zihninizin oyunlarını durdurun, ruhunuzun bedenen olduğunuz yerde tam hissetmesine fırsat verin.

GEÇİNMEK…


10 Temmuz 2018, 10:47
Bu makale 1041 kez okundu
GEÇİNMEK…
Nafiye Ç. Özdemir
Geçinmek sözcüğünde neler saklı? Çevremizle iletişimimiz ve maddi yeterliliğimiz yani her konuda ayağımızı yorganımıza göre uzatmamız!..
Bilgisayar alacaksanız; garanti süresi bitiminde güvenlik ve ofis programları için her yıl ne kadar ödeyeceğinizi veya arızalandığında size çıkaracağı masrafları hesaplayarak karar vermelisiniz.
Ev alacaksanız; iş yerinize uzaklığıyla kaybedeceğiniz zamanı, çocuklarınızın okullarına mesafesini yani yol veya servis giderlerini, aidatları, binada veya dairenizde oluşabilecek hasar masraflarını ve beklenmedik kazalar ile afetlere karşı sigortalamayı dahi hesaplayarak karar vermelisiniz.
Evlenecekseniz; kirada yaşayacağınız yılları, en azından başlangıçta iki kişilik düşünmeyi, bayramlarda her iki tarafın da aile ziyaretlerinin getireceği maddi, manevi değişiklikleri, bir gün kendinizi ne yaptım ben diye kara kara düşünürken de bulabileceğinizi hesaplamalısınız. Tatil programlarınızı ve bunun tüm seneye bölünerek nasıl yük olabileceğini ve tüm yüklerin ağırlığında, aile içi geçimsizliğin ulaşabileceği halleri de hesaplayarak karar vermelisiniz.
Üniversitede okuyan çocuğunuz var ise; bulunduğu şehre göre rakamlar değişkenlik gösterse de; gidiş geliş masrafı, fotokopi de çektirse, kitapları ikinci el de alsa tutarı, yemesi, arkadaşlarıyla sosyalleşmesi derken ortalama asgari ücret boyutlarında masrafı olması olağandır.
Şayet siz asgari ücret ayarında gelire sahipseniz; sizi bir anda kalkındıracağını hayal ettiğiniz gelir seviyesine ulaşmak için piyango, loto gibi bağımlılıklar edindiyseniz veya daha beteri zamanında muhallebi çocuğu yakıştırmalarından kurtulmak adına sigara gibi bir bağımlılık edindiyseniz, gerçeklere uyanıp davranışı biçiminizi yeniden yapılandırmak kolay olmayacağı gibi başarabilen nadir kişilerden biri olmanızı yürekten diliyorum.
Yukarıda yazdıklarıma eklenebilir çokça örnek mevcut olsa da; kara tablo çizme niyeti taşımadığım için kafi diye düşünüyorum.
Yaşama başladığımız an itibariyle; ebeveynlerimiz kendi doğru sandıklarıyla bizleri şekillendirmeye çalışırlarken, üstüne kendi hayatlarının ağırlığından sıyrılıp anı kurtarmak adına egosal faydaları için bizlere anlayamadığımız dur yapmalar ile yetişkinliğimizde aşamadığımız duvarlar oluşturduklarını bilseler, eminim çoğundan feragat ederlerdi.
Şimdilerde hem yükümlülüklerimiz hem de çevresel baskılar nedeniyle, kendimizi gerçekleştirememiş olmanın ağırlığında kimilerimiz hastane kapılarında tedavi olmayı değilse dahi, sıkıntıların hafifletilmesi ümidiyle yine eski alışkanlıklarımızla yaşamayı sürdürme arzusunda körebe oynuyorken; kimilerimiz şimdiye dek oluşan yüklerden kurtulup esas benliğimizi deneyimleyebilme ümidiyle kişisel gelişim çalışmalarına katılıyoruz.
Geçinme öz anlamıyla her oluşan duruma rağmen, tüm olay ve kişilerle belli bir barış çerçevesinde kabul edebilerek, devam edebilme anlamı taşıyor. Bunu hatırlayarak red etmek yerine kabule geçişlerimiz ve değişimi cesaretle göze alıp, dönüşüme izin verişlerimiz tüm kapıların anahtarı olabilecek güçtedir.
Geçinmek için her zaman oluşabilecek en olumsuz tabloların farkındalığında, kendimiz ve çevremiz adına daha iyisini nasıl gerçekleştirebiliriz benzeri sorularla anı en iyi şekilde geçirirken, geleceği de en iyi şekilde şekillendirmeye odaklanabiliriz.
Her şekilde geçinmeye odaklı; geleceği arzuladığımız şekilde imgeleyerek, bugünümüzden de tohumlarını ekebiliriz.