21 Şubat 2014 Cuma

Aynı anda hem gülüp hem ağlamak hayatı her yönüyle hissetmek ..coşku..tutku...aşk..


Ömrümüzü nelerle dolduruyoruz ? Bize farkettirmeden neler öğretiliyor, kendimize ait miyiz ?
Kendimiz değil de olmamız istenilenlere koşullandırıldığımızı farkedip dur diyebilmek ve içimize dönebilmek kaçımızın cesaret edebildiği bir geri dönüştür ?
Düşünmeden hareket etme, topluma aykırı olma, sana sunulana şükret her belletilende içimizden hayır diyen sesi kaç kez susturduk ?
Ruhumuz kapıp koyvermelerimiz,olmadığımız biri gibi davranışlarımızla oluşturduğumuz duvarlar içine kendimizi hapsedip hayatımızdaki olumsuzluklardan şikayet ederek günümüzü mü dolduruyoruz ?
Öyle çok örnek var ki;herkesin gıpta edeceği düzenle yaşayıp,okumuş,meslek edinmiş,aile kurmuş, dışarıdan herşey yolunda görünürken bir bakarsınız küt boşanıvermişler veya duyarsınız psikolojik rahatsızlıklar yaşıyormuş, eşini aldatıyormuş hatta ayıplarsınız rahat batmış dersiniz.
İşte dışarıdan gelen seslere gün gelir kulağını kapar insan ve cesareti olduğu kadar kendini iyi hissedeceği hamleler yapar. Genel olarak;Erkekler ataerkil düzende eşlerini terkedemeseler de en azından ufak kaçamaklar veya cesur oldukları kadar aşklarla içlerindeki benin iyi hissetmesi için kendilerini kandırırlar.
Hanımlar yine ataerkil düzende, aileleri öncelikleri değişmese de arada kendileri için yaptıklarını sandıkları güzellik salonlarına koşmalar, okul toplantıları gibi etkinliklerle hayatı yakalamaya çalışırlar.Eşi vefat etmiş veya eşinden ayrılmış kişiler de yine toplum baskısı veya yalnızlıktan çekindiklerinden tekrar evlenirler, eski alıştıkları güvenli görünen yolda devam ederler.
Bu arada bir çoğunda, sağlık sorunları çok erkenden başlamıştır.Tıbbi ve bilimsel yaklaşımlarla, hormonlu gıdalar, beslenme alışkanlıkları suçlanır. Tansiyon, şeker, kolestrol, sırt ağrıları, fıtıklar ve hatta kansere varan bir dolu reaksiyonla beden aslında kişiden içine bakması için feryat ediyordur. Kendini arındır gereksiz yüklemelerinden illallah diyordur ama kişi ne yapar ? Doktor, bir dolu ilaç ile aynı yaşamı sürdürür.
Yanlış anlaşılmasın elbette o an, doktor ve gerekli tedaviler yapılması öncelikli olandır.
Devamında atlanılan, kişinin içsel bütünsel tedavisine dikkat çekmek istiyorum.
Kendimizi ameliyat masasına canlı canlı yatırıp kesip doğramalı ve bize yük yapan her şeyi hayatımızda yenileme,değiştirme gayretinde olmalıyız.
içimiz ne diyor ? İç sesimizi duyabilmeyi yeniden hatırlamalıyız.
Toplumda öyle ya da böyle bir yere varmışken kendimizden ne kadar uzaklaşmışız? 
İşte bu noktada belki nefes ve eft teknikleri,yoga,masaj  faydalı olabilir hatta keşke daha önce de burun kıvırmayıp bir deneseymişiz deriz ya :)
Zamanı gelmeden hiç bir taş doğru yerini bulmuyor.Şu an bu yazımı okuyorsanız; Coşku,heyecan duymadığımız görevleri ifa edip yaşamı idame etmek ötesinde bir şey yapmadığımız günleri geride bıraktık.
Zihnimizin oyunlarıyla kendimizi kandırmayı bırakıp çıplak gerçeğimizle yüzleşme zamanımızdır.
Evrende her ne oluyorsa bildiğimiz,bilmediğimiz hayrımıza olmadığını sandığımız dahi hayrımızadır. Bize gösterilmek istenilene ermeden bu hayattan vazgeçemeyiz. Çalışmalarımız önce kendimiz olmaya yönelik olmadıkça, sistemin içinde başarılı olabilmeye odaklandıkça kendimizden uzaklaşır ve aşkı kaçırırız.Mutlu olamadıkça da başarılar,zenginlikler yavan gelir.
Tüketim bağımlısı halimizle çevremizde tükettiğimizden fazla kendimizi tüketiriz.Vazgeçmemiz gerekenler bizi kendimiz olmaktan uzaklaştırmasına izin verdiklerimizdir.
O halde haydi içimizdeki coşkuyu canlandıralım. İlk aşkı hissettiğiniz anı düşleyerek gözlerinizi kapatın nasıl ? Nefes alış verişiniz bile değişti değil mi ? İlk iş görüşmenizi anımsayın :) Okul hayatınız ? annenizin en sevdiğiniz yemeği pişirdiği günü ? Çok sevdiğiniz birinin vefat ettiğini duyduğunuz anı ? ilk hayal kırıklığınızı ? Her defasında soluklarınız farklılaştı hepsi sanki o an gibi hafızanızda :) Kokularla kendimizi çok geride unuttuğumuzu sandığımız anlara taşıyabiliriz :) Hiç gitmediğimiz bir yere gidip aaa daha önce buraya gelmiş gibiyim demez miyiz ? nedeni, niçini önemli değil sadece olanın keyfine varmayı yeğleyin bırakın evren gerisini halletsin.
Ağlamak duygu denizinin dibine inmek ve bir anda arkasından gelen kahkahalar o kadar doğal ve o kadar tedavi edicidir ki,yaşarken hayret ederiz :)
Ve... önce kendimize sonra birine beklentisiz seni seviyorum demek hatta demek isterken hissettiğimiz coşku tüm koşullandırmalardan uzak olduğumuz gibi olma hali saf ..kaya gibi sert..kum gibi ufalanmış..yaşayan..canlı..capcanlı.


























13 Şubat 2014 Perşembe

Ruh halimizi aşağı çeken olaylarda toparlanmamıza yardımcı püf noktaları

İlk olarak kendimize her sabah uyanınca nasıl bir ritüelimiz oluşmuşsa onlara ek olarak alışkanlık edinerek kendimize katacaklarımıza bakalım.
Her yeni güne uyandığımızda, kalkıp tuvalete gider yüzümüzü yıkar,dişlerimizi fırçalar ve belki bir bardak su içeriz değil mi ?
Şimdi size bir iki ufak şey daha eklemenizi önereceğim.Uyanıp yatakta doğrulduğunuz anda,üzerinizdeki tozunuzu alıyormuşçasına,önce her iki kolunuzdan ellerinize dek,sonra gövdenizi her iki elinizle yanlardan,sonra teker tekerbacaklarınızı ve saçlarınızın tamamı ile başınızı sıvazlayıp ellerinizi hahif silkeleyin.
Odanızın penceresini gülümseyerek açtıktan sonra(bu arada hayırlı olana merhaba gibi bir olumlama cümlesiyle günü karşılayın),banyoya geçin ve tuvalet ihtiyacınızı giderip,tuz sabunu( sabunu ıslatıp ıslak bedeninize çok hafifçe sürün)kullanarak duş alın.Dişleri,tüm dil,damak iç yanak dah,l olmak üzere fırçalayın ve o esnada yüzünüze dosdoğru bakın ilk başlarda zor gelebileceği için önce kısa saniyelerle kendinizle tam göz teması kurun.
Tüm bu yapacaklarınız çok kısa biz zaman sürer ve her zaman,kendime ayıracak zamanım yok diyenler için çok iyi bir başlangıçtır.
Aynadaki kendinizle konuşun deli miyim demeyin bana herkes içiyle konuşur farkındalıkla veya bilmeden :) Şimdi farkındalıkla, kendinizin ustası olma zamanı,hayat boyu bizi başkalarının sözleri yönlendirdi içimizde ana rahmine düştüğümüz andan beri kodlanan bir dolu bizi koşullandıran,sıkıntıya sokan şey barındırma yükünden kurtulma zamanı gelmedi mi sizce de ?
Kendimize diyebileceklerimize örnekler verebilirim ancak siz, benliğinize direk ulaşabilecek sihirli sözleri zaman içinde keşfedeceksiniz.
Hey fıstık/ yakışıklı harikasın gibi ufak sataşmalarla başlanabilir.
Bir kaç güne aynada gözünüze daha net bakmayı başardıkça sohbetler ufak ufak daha kaliteleşecektir.
Canım,sen sevilmeyi hakediyorsun, ışığınla girdiğin her ortamı aydınlatırsın..
Duş sırasında kendimi yaradanın arınmam ve şifalanmam için bahşettiği suyla arındırıyor ve şifalandırıyorum diyebilirsiniz..
Devamında aynada diş fırçalama,saç tarama,traş olma,makyaj yapma sırasında bugün kendimi her türlü olumsuz gelene kapıyorum,günümün olumlu geçmesi için niyet ediyorumla başlayabilir ve örneklemeleri kendimize göre çoğaltabiliriz.
Yaşama bakışımızı yumuşatmamız sadece kendi enerjimizi dışarıdan gelebilecek olumsuzlukla kapılmamak için bir başlangıçtır.Soğuk kanlı veya maskeyle gezmekten çok daha kolay ve hafifleticidir.
Gelelim püf noktalara :) Dışarı çıkıp mümkünse bir ağaca dokunalım ve gökyüzüne bakıp kocaman bir burun nefesi alıp diyaframımızı şişirelim nefesimizi bi iki saniye tutup tekrar biraz daha nefes alalım sonra vermeye başlayalım duralım ve sonuna dek içimizdeki havayı boşaltalım ve bu nefesi alıp verebildiğimiz için şükredelim.Her ne olursa olsun nefes almak müthiş bir keyiftir ve ayaklarımızı yere tam basalım toprağı hissedelim ve bu evrende bizim de tüm diğer canlılar kadar yerimiz,görevlerimiz,öğreneceklerimiz ve öğreteceklerimiz olduğunu hatırlayalım.Karşılaştığımız kişilere gülümseyelim onlardan karşılık görmesek te gülümseme bulaşıcıdır ve her gülümsemenize karşılık o gün değilse diğer gün alacaksınızdır size gülümsemeyen bir diğerine gülümseyecek ve o gülümseme size daha büyük dönecektir. Sevgiyle ..




9 Şubat 2014 Pazar

Uyku halleri

Uykunuzu nasıl tanımlarsınız ?
Başımı yastığa koyduğum gibi uyurum..Televizyon karşısında uyuyakalırım..Saatlerce sağdan sola dönerim..Uyur ve sık sık uyanırım..Uykumda debelenir dururum hiç dinlenemem ..

Hayatımızda oluşan değişiklikleri hep o dönem yaşadığımız olaylara bağlar, esas sorunları epey zaman sonra farkederiz. Halbuki bir noktada ya dayanma gücümüz zayıflamıştır ve anda kalmak ve kendimiz için var olmakla ilgili tıkanıklık yaşamışızdır ya da ilginç değişimlere hazırlanıyoruzdur.

Genelde kişi standart hayatla başedebilme yeteneğini kazanırken, kendi adım adım gelişmelerinin farkındalığında olmaz.Sonrasında birşeyler hep üstüste gelir ve sıkışmışlık yaşasa da itiraf etmek kolay değildir.Üstelik hayat ve çevre zaaflarını ortaya koyduğu oranda yaralamışsa kişi kendi içine karşı dahi savunma sistemi geliştirmiş ve özellikle özbenliğinden dahi uzaklaşmıştır.
Biz terapistler de gökten inmedik ve zaman zaman bu tür sıkıntılar yaşadıkça, danışanlarımızı daha fazla anlıyor ve daha çok yardımcı olabilme yolları keşfedebiliyoruz.
uyku ama kaliteli ve yeterli uyku her bireyin ihtiyacıdır. İnsan gününü doğru değerlendirebildiği ve anda kalmayı başarabildiği oranda nitelikli uyumayı başarabilir.
Tersi haller, hayatını kendi için yaşayamadığı,bir veya birçok şeylerin eksikliğinin dayanılmaz boğuculuğu ile kişinin beyni sürekli meşgulken uyanıkken uyur, uyuma esnasında uyanık hali yaşamak oldukça rahatsız edici boyutlara ulaşabilir.
Bundan nasıl kurtulabiliriz ?  Önce ilk yapacağımız önce bir hekime gitmek; nörolog, psikiyatr, çünkü bunun sağlık sorunu olduğuna inanmışızdır.Sonra bir dönem yapılan tetkikler sonucu reçeteler ile idare ederiz. Kimimiz için bu kafi olurken kimimiz bu tarz tedavilerde sonuç bulamayabiliriz.
Bu noktada içimize yönelip kendimizi irdeleme başlar ve bu yönde doğru yardım alabileceğimiz bir uzmanla adım adım, sabırla eski nitelikli halimize veya daha iyi bir çizgiye kendimizi taşımamız mümkündür.
Okur yazar oranının yükselmesi ile okuduğunu, yazıldığı gibi algılama kapasitesine ermişlik farklı olgulardır. Dolayısıyla, kişisel gelişim kitapları okuyanlar dahi bunlar hikaye diyebiliyorlar, kimbilir ilk başlarda hikaye gibi gelenlere bir şans vermek farklı bir şey denemekle kaybedeceğim bir şey yok diye yola çıkabilmeyi başaranlar mıdır arzuladıkları sonuçları yakalayabilenler ?
Yaşamın bizi getirdiği noktadan memnun değilsek, kapımızı kendimiz için aralamalı ve etrafta olan bitenlere farklı bakış açılarıyla, en azından, bize sunulana bir mühlet verip algılamaya, denemeye değer..
Uyanıkken uyumamak ve uykudayken uyanık olmamak için, taşları yeniden yerleştirmeliyiz.
Gün içinde bir dolu iş yapsak ta, bir an durup kendimiz için özel bir şey yaşamayı başarmalıyız.Çok basit bir şey, gökyüzüne başımızı kaldırıp nefes almak, bulutlara gülümsemek, bir ağaca sevgiyle dokunmak ve olana şükretmek.
Nefes teknikleri, masaj, yoga, dua etmek, her biri anlamına ererek yapıldığında değerini bulur ve bizi biz şifalandırırız. 




6 Şubat 2014 Perşembe

KENDİN OLMAK

Değerli Okuyucularım,
Hayatımızı hangi rollere bürünerek yaşıyoruz? Çocukken ebeveynlerimizi örnek alırız sonra gençlikte idollerimiz vardır tabii bu arada toplumun genel geçer doğrularına göre okulda ve her aklınıza gelen yerde bir takım yasaklar, ayıplar ve günahlarla kapana kısılırız. Nerede  başlar biteriz, gün gelir hayatı kendimiz için yaşamadığımızı fark ederiz, ederiz de bu kez de kendimiz olmak için geçtir diye başka bir olumsuz kodlamanın esiri olmuşsak gel de çık içinden..
Neyse ki yaşamımızın her yanı, melekler, enerji çalışmaları,nefes teknikleri gibi sihirli çözülümler sağlayan anahtarlarla dolmuştur..Okuruz, uygularız, oldu derken yine koca bir duvara toslarız.
Sonra birden,işte o doğru zaman geldiğinde, içimizdeki sesi duymaya başlarız.
Elbette toplum kurallar olduğunda daha kolay işleyen bir sistemdir. Bireyler kendi akıl ve ruh sağlıkları ile bedenlerini dengede kullanabildikleri oranda sağlıklı toplum daha huzurlu işler.
Bize esas gereken önce ve sonra ama özellikle şimdi, bulunduğumuz andaki bizim dengede kalmamızdır.
Bunu başarabilmek için detox kamplarına mı, psikoloğa mı, çigong seanslarına mı katılsak karmaşasında aklımıza, kesemize en uygun olduğunu varsaydıklarımızı bir bir deneriz.
Sonra içimizde bir ışık parladığını hissederiz,aslında tüm cevaplar diğerlerinde değil bizdedir.
Biz kendimizi en iyi tanıyan mıyızdır ? Kendimizi nasıl tanımlarız ? kendi kendimize samimi olabiliyor muyuz? Yoksa mazeretler üreterek kendimize yaklaşmaya cesaret edemeyerek daha da mı uzaklaşıyoruz ?
Şimdi bildiğimiz konuları temcit pilavı gibi önümüze koyuyor ee çözüm hani, hangi yolla diyenlerinizi duyuyor gibiyim :)
Bakış açınızı genişletin, içinizdeki ön yargıyı aşmak için böyle anladım acaba bunu mu anlatmak istedi diye öğrenin,,sakin ve sabırlı olmak inanın zaman kazandıran bir özellik.Anda yaşananı anda bırakıp yolunuza ama kendi yolunuza devam edebilme yeteneğinizi geliştirin.Elbette çevremizde hep iyiliğimizi düşünerek bizleri yolumuzdan alıkoyan sevenlerimiz olacaktır.Hani sevgi özgür bırakıldığında gerçek sevgiyse size geri dönerdi?İşte kendini tanıyan,güven duygusu gelişmiş kişiler için gerçekten böyledir.Peki sizi alıkoyan ne ? çevrenizde suçlayacak biri varsa o sadece kendinizsiniz :) Suçluluk psikolojisi değil hayat felsefesi geliştirmek önemlidir.Yanlışlarımızdan doğrularımızı keşfedeceğiz.Sadece bize ait olanları...bize ait olanlara




1 Şubat 2014 Cumartesi

Seçimlerimiz

Seçimler dediğimizde ülkemizin siyasi geleceğinden söz edeceğimi düşünüp yanılmayın :) 
Elbette kişisel seçimlerimiz ülkede ve dünyadaki oluşumlarda etkilidir.
Önünüzde iki yol var biri kestirme ama engebeli diğeri düz ve uzun hangisini seçersiniz ?
Niye üçüncü düz ve kısa olanı yok diyebiliriz elbette :)
Hayat bir şekilde bizi bir ertesi gün ve yaşanacaklara hazırlar.Şayet isyan ve gereksiz tartışmalarla zaman ziyan etmez ve izlemede kalırsak rahatlıkla farkedebiliriz.
Seçimlerimizin doğru olduğunu nasıl anlayabiliriz ?
Yavaşça karnınızı şişirerek derin bir nefes alın bir iki saniye tutun ve sonra yavaşça karnınızı içeri çekerek nefesinizi boşaltın.
Bu nefes alımıyla bedeninizi rahatlatırken seçiminizi düşündüğünüzde herhangi bir sıkıntı hissetmiyor ve iç huzuru yaşıyorsanız harika tam tersi oluyorsa seçiminizi gözden geçirmekte veya olaya bakış açınızı geliştirmekte fayda vardır.
Bazen bize yanlış geldiğini bile bile kimi seçimler içinde buluruz kendimizi,bu yüzden suçluluk hissetmeyin,mutlaka almamız gerekli bir ders içindir.Alacağımız derslerin pahalıya malolmayacağı güzel seçimler dilerim hepimize..