15 Eylül 2015 Salı

Biz Türkiyeliyiz! 14 Eylül 2015, ...http://www.boluolay.com/biz-turkiyeliyiz-makale,1856.html yayınlanan makalem

Merhaba demek istiyorum. Hepimiz için çok değerli bir sözcük. Farsça ‘benden size zarar gelmez’ anlamı taşıdığından, dilimize yerleşmiş anlamlı bir söz.
Mesleki eğitimlerim bütüncül destek terapi metodları üzerinedir. Yurdumuzda sıkça nesilden nesile aktarılan bilgilerine ek, bir takım değişik coğrafi bölgelerin şifa sistemlerinden bir derleme ve hekim önerileriyle ve kişilerin sağlıklarını koruma üzerine uygulamalar ki, bizler aslında pek sağlığımız önemsemeyen, bana bir şey olmazcı bir yapıya sahibizdir de makine teklemeye başlayınca da, kimden ne duyarsak denemeye meraklıyızdır, o arada doktora da gideriz, artık fark ettiyseniz, eski sistem yok, bakkaldan ekmek alırcasına, kafamıza göre eczaneden ilaç alamıyoruz. İlaç sektörünü baltalayan bu uygulama, bizlerin gerçekten ilaca ihtiyacımız olup kullanacağımız gün, o ilaçlardan gerçekten faydalanmamız adına güzel bir önlem. İnsanlar sağlıklı, dengeli beslendiğinde, nefes almaya ve su içimine özen gösterdiğinde, biraz düzenli sadece yürüyüş dahi yapsa, endişeler, korkular yerine içsel ve çevresel huzurunu besleyen tutumlar içinde olsa, nezle dahi olmadan yaşlanabiliyorlar.
Elbette ülkemizde ve dünyada yaşanan tatsız olaylara duyarsız kalabilmemiz mümkün olmadığından, bizler de evlerde televizyon, araçlarda radyo, iş yerlerinde, yollarda internet üzerinden sürekli bir haber takip etme alışkanlığı geliştirdiğimiz fark ettiğimde ve her şiddet olaylarından etkilenmemin akabinde bağışıklık sistemimin zayıfladığını fark ettiğimde kendimce bir takım önlemler almıştım. Önce gazete okumayı, sonra televizyon izlemeyi bırakmıştım. Hayat duymak ve görmek istemediklerini, mutlak duyurur ve gösterirmiş.
Nereye gitsem ülkenin durumu, o gün kaç şehit verdiğimiz, devletin ve hükümetin hali konuşuluyor. Etkilenmemek ve kendini soyutlayabilmek mümkün değil, en iyisi önlem almak diyerek, grip aşısı oldum. Kendim için bir şey yapamıyorsam, nasıl başkaları için bir şey yapabilirim ki? Tabii tereddütlerim var gerçekten faydalı bir şey mi yaptım? Doğal destek terapiler üzerine onca öğrendiğimden sonra, sağlıklı halimin devamı için gerçekten şart mıydı? Ne kadar öğrenirsek, o denli bir şey bilmediğimizin farkına varıyoruz. O nedenle konusunda uzmanlaşmış kişilere güvenmeyi seçmeliyiz. Bu bence iç yüzünü bilemediğimiz her konuda uygulamamız gereken bir yöntem. Her konu bir buzul gibidir biz yüzeyini görebilirken, altında çok daha devasa bir bilinmezlik barındırır.
Bugün bir emlakçi bey hanımının, fizyoterapi görürken, rahatsızlandığını ve hastaneye götürdüklerinde, fizik tedavinin bağırsak sistemini harekete geçirdiğinden rahatsızlandığını anlattı. O sırada yanımızda bulunan hemşire ve doktor eşiyle aynı anda söze başladık; ‘Tedaviniz esnasında lütfen uzmanınıza güvenin, ilk ağız ağrısı da denilen, sistemin alışageldiği hale, yapılan uyarıya tepki vermesi doğaldır. Sabır gösterdiğinizde artan sorunların, dipte tortulanan rahatsızlığın iyileşme sürecindeki hareketlenmesinden kaynaklandığını bizzat deneyimleyeceksiniz.’ Elbette herkes iyileşirken başka bir rahatsızlık yaşamadan, ilacımı içeyim hayatımda hiçbir şeyi değiştirmeyeyim, ilaç ta bedenimde tepkime oluşturmadan beni hoop iyileştirsin ister. Ancak siz uzun zaman bedenin imdat çığlıklarını duymazdan geldiğiniz gibi, gelinen noktadan geri dönüş sürecinizde de aynısını yapabilirsiniz.
İşte 40 seneye yakındır, toplumun iyileştirmek için el ele vermediği, her sorun da tıpkı bedenimizde büyümesine göz yumduğumuz hastalıklar gibidir. Hastalıklar, tedavi esnasında nasıl ki iyileşmeye yüz tuttuğunda, bedende farklı oluşumlar baş gösterir aynısı toplum içindeki sıkıntıların giderilmesi sürecinde de yaşanıyor, lütfen hangi siyasi görüşte olursak olalım, bizler vatanımızı gerçekten seven insanlarız. Ata’mızın sözündeki gibi; Tüm o farklı hesaplardaki dış mihrakların oyunlarına rağmen, bir olmayı başarabilir ve vatanımıza barışı, ırk, dil, din ayrımı olmaksızın bir arada huzur içinde yaşayabiliriz.
Geçende Cuma namazı saatinde, Sirkeci’ deydim, hava sıcak biraz dinleneyim istedim. Kalabalığın arasında yer bulup oturdum. Gelen geçeni, çevremi izlemeye koyuldum. O kalabalık öyle rengarenk, kimse kimin ne giydiğiyle ne yediğiyle ilgilenmiyor herkes kendi yolunda, Camii’ den hocanın sesi nasıl ahenkli ve huzur vericiydi, kim bilir belki siz de buna benzer bir hisse kapıldınız. Sonra cemaat dağıldı, herkes işine gücüne ve yine o toplum kalabalığında haberler, yaşanan acılar, kayıplar, akşamına bazıları belki bir kahve önünde barış üzerine toplantılar yaptı. Hatta galeyana gelip belki de şehit olan evlatları vuran ellere sövdü…
Ne yana dönseniz bizim evlatlarımız, hani nerelisin deyince Türkiyeliyim diyen sesler duymaya hasretim. Lütfen Hangi şehirde doğmuş olursak olalım, hangi şehirde yaşıyor olursak olalım, hani bu vatan öyle kolay kurulmadı hatırlayalım ve lütfen artık hep bir ağızdan Türkiyeli olalım.
Bu vatan uğruna canlarını verenleri, bizler barış içinde yaşayabilelim diye şehit vermedik mi? Bayram daha bir acıdır yokluğuna alışılamayanların ardından yine de Kurban bayramı’ na girerken, devleti yönetenleriyle, tatile gidenleriyle, bayram seyran demeden ekmek peşinde olanlarıyla tüm ülkem, Ankaralı, İstanbullu, Adanalı, Kayserili, Bolulu, Eskişehirli, Adıyamanlı, Tuncelili, Trabzonlu, Edirneli, Çanakkaleli ve daha satırlar alacak nice şehirlerimiz hep birlikte biz Türkiyeli’ yiz. Tüm Türkiye’mize, barış ve huzur dolu nice bayramlar nasip olmasını diliyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder