10 Nisan 2016 Pazar

http://www.boluolay.com/nice-kutlu-gunlere…-makale,2180.html


Bu özel ve anlamlı günler arasına 8 Nisan Fizyoterapistler Günü’ nu de, ayrıca gözden kaçırılmış böyle başka değerli günler varsa onları da ekleyelim.
Kendimiz için, sevdiklerimiz için anlamlı günler…
Her anımızın ne denli değerli olduğunun farkındalığıyla, demlediğimiz çayı bardağımıza doldurduğumuzdan tutun da; yeğenimizin başını okşadığımız, evimizden çıktığımızda rastladığımız insanlarla selamlaşmalarımıza, her gülümsediğimiz insanla birlikte, o insanın çevresindekilere bulaşan gülümseyişine dek sorumlu olduğumuzun bilincinde; birbirimizin ruhuna sevgiye dokunalım.
Her karşılaştığımız insana sanki evimize misafir gelmişçesine saygı ile yaklaşalım.
Her olayda durup, düşüncelerimizi ve oluşturduğu duyguları izleyelim. Bize söylenenleri cevap vermek, kendimiz konuşmak için sabırsızlıkla sıra beklemek, kendi fikrimizi karşımızdakilere benimsetme çabasıyla dinler görünmek yerine, gerçekten kulak vererek dinleyelim. İnsanların kendilerini ifade etmelerine izin verelim, gözlemleyelim. Çayımızı, suyumuzu yudum yudum, farkındalıkla içelim. Nerede kendimizi atladık, hangi telaşın içinde neleri yitirdik, gerçekten önemli olanları gözden kaçırıyor olabilir miyiz, her nefesimizle farkındalığımızı arttırmak için, dokunduğumuz döşemenin kumaşına kadar hissedelim. Bunları yapmayı alışkanlık haline getirdikçe; esas değerlerimize kavuşmamızın kolaylaştığını hayretle deneyimleyeceksiniz. 
Böylece sadece tüm özel günler değil; tüm günlere ve tüm insanlığa değer verecek ve devamında kendiniz de, şimdiye dek hak ettiğiniz ölçüde görmediğinizi düşündüğünüz esas değerinize kavuşacaksınız.
Merak edenlere; zaman buldukça araştırabildiğimiz kadarıyla, seçimizi yaptık ve nihayet kapılarımız takıldı. Ustalar gerçekten titizlikle çalıştılar, kendimiz yer içerken onları da, misafir gelmişlercesine ağırladık. Bir cümleleri çok dokundu, her çalıştığımız evde keşke sizin gibi insanlarla karşılaşsak dediler. Her insan bir değil düşüncesinden sıyrılma zamanıdır, okumuş okumamış, gelir düzeyi hangi sınırda olursa olsun, hep birlikte aynı geminin yolcularıyız ve bugün var yarın yokuz… 
Bir söz vardır; okulda önce ders görür sonra sınav olursun, hayat ise önce sınav yapar, sonra ders verir. Başımıza gelenler bizlere özel görünebilir ki değildir. Yaşadıklarımızdan çıkardığımız olumlu dersler bizleri daha değerli bir yaşam deneyimine taşıyabileceği gibi; olumsuzluklarla aksi de mümkün. Seçimlerimizle hayatlarımızı şimdi olduğundan daha güzel bir yere taşımamız dileğiyle… Sevgiyle… Nice özel ve değerli kutlanası günlere…

*Adet öncesi sendrom
Karışıklığın hakim olmasına izin verme. Gücünü dış etkilere teslim etme. Kadınlık süreçlerini reddetme.
Şimdi zihnimin ve hayatımın sorumluluğunu kabul ediyorum. Ben güçlü ve dinamik bir
kadınım.Bedenimin her parçası kusursuz çalışıyor.kendimi seviyorum.

*Ağrılı Adet görme
Kendine kızma. Kendi bedeninden ya da kadınlıktan nefret etme
Bedenimi seviyorum. Kendimi seviyorum. Tüm devrelerimi seviyorum.Herşey yolunda
Bize meli/malı öğretilerle kendi özümüzden uzaklaştık yeniden kendimizi tanıma,keşfetme yolunda kâh aborjinler kâh kızılderililer gibi doğayla bir olmayı deneyimliyorken bir ağaca ellerimi yaslamış gözlerimi kapalı nefesime yoğunlaşmış kök ve yapraklara dağılmaya hazırlanırken bir hanım yanıma geldi iyi misiniz yardıma ihtiyacınız var mı diye sordu :) nasıl güzel ve yardımsever insanlarız özümüzde...kendine dürüst olmaya başladıkça çevredeki iyileşmeyi daha net farkediyoruz.egomuz önce ben derken bizi kolladığını sanır genelde red ettiklerimiz bize esas öğretiyi getirenlerdir ve tekrar tekrar kabullenişe geçene dek deneyimleriz.