Hayatınızı yeniden yaşama şansınız olsa neleri değiştirmek isterdiniz? Ailenizi? Eğitiminizi? Kariyerinizi? Hayata bakış açınızı?
Hayatımızı yönlendirirken etken olan akrabalarımız, sıra arkadaşlarımız, komşularımızdan kaçı hala çevremizde? Bizler yaşlanırken, ömrümüzden kimler geldi geçti? Kimleri yaşam filmimizde başoyunculuğa yerleştirdik? Nasıl hayal kırıklıklarıyla piştik? Neler öğrendik? Hayatınızın esas başrol oyuncusu sadece sizsinizdir. Diğer herkes evet tartışmasız herkes, sadece figüranlardır ve her zaman yerleri doldurulabilir. Tek yeri doldurulamayacak kendinizsinizdir.
Yetiştirdiğiniz evlatlarla ilgili hayalleriniz boş mu çıktı? Ne gibi beklentilere girdiniz, nasıl bir sahiplenme hissettiniz? Bilmez misiniz ki, bir noktadan sonra kendimizin dahi sahibi değiliz; o halde eğitim, kariyer, mal mülk hatta gelenek görenek diye tutunduklarımızla endişelerimiz yersiz değil midir? Bir an olup bir sonraki an taşımayacağımız canın telaşı neye ve niyedir?
‘Hiç ölmeyecekmiş gibi çalışıp yarın ölecekmiş gibi ibadet edin´ sözü size her şeyi doğru ve yanlış, olması ve olmaması gerekenler çırpınışlarına mı sürükledi?
Kırılan kalplerin hesabı kimden sorulur? Daha kimleri suçlayarak, kimlere kızarak ömür geçirmeyi düşünüyorsunuz? İçten içe kendinize artık hayatınızda köklü değişiklikler yapma ihtiyacı hala doğmadı mı? Elbette ne denli çırpınsanız boğulacağınız bir avuç su misali, kabulleniş güzeldir. Bu olandaki hayrı sevmektir. Olanı Yaradan´dan ötürü olduğu gibi kabullenmektir.
Bir liste yapmaya ne dersiniz? Bir yana; çevremizde bize rağmen değiştiremeyip hayıflandıklarımız, diğer yana ise kendimizle ilgili değiştirmeye cesaret edemeyip anlamsız mazeretlerle oyalanmalarımız…
Kendimizi değiştiremedikçe, çevremizin değişimlerini eleştirmeyi sürdürebilir ve koskoca ömrü böyle tüketebiliriz.
Kendimizi dışarıdan biri gibi gözlemleyerek, hangi yanlarımızı düzenleyebilir, yenileyebilir, kendimizi nasıl zenginleştirebilirize odaklandıkça, dış dünya, yakın çevre de bizim gelişim sürecimizle birlikte, kendini yeniden yapılandırmaya sokacaktır. Elbette bir anda olması beklenemez, her an kendimizle ilgili yeni keşifler ve yeni düzenlemelere gireceğimizden, çevremiz de bizimle birlikte an be an değişimde olacaktır.
Yeniden, farklıdan ürkmeyi bırakarak aslında çok eskilerin yapıp başarageldiği reformları bizler de başarabiliriz. Hem içsel, kültürel zenginleşme, bizi toplumsal bozulmalardan da arındıracaktır, hem de bireysel mutluluğu yakaladıkça toplumsal huzuru da kazanacağızdır. Sevgi ile atılan her adım, söylenilen her söz en ideal sonuca ermemizi sağlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder