15 Mart 2014 Cumartesi

SAF

insan ! 
İlginç bir birleşim zihni düşüncelere,ruhu duygulara,bedeni hayvansı ihtiyaçlara aç bir varlık.
Bir söz duymuştum; Tanrı tütünü yarattı,insan da içti o halde suç kimde ?
Efendim bence suçlu aramayalım..Yaradan, geceyi ve gündüzü yarattığı gibi ayı ve güneşi, ve bir dolu zıtlıkları hatta kadını ve erkeği de katabiliriz yaratmış ve iyi ki de yaratmış..
Bahaneleri, demagojiyi bir kenara bırakıp, dürüst olmaya çalışalım; insanlar zihinleri ile kendileri için neyin iyi ve doğru olabileceğini algılayabilir ve seçebilirler..
Karışık olan kısmı ise, bedensel olarak kendimizi sağlıklı bulduğumuz kadar duygusal olarak ta sağlıklı olmayı seçebilmemiz için sevgili zihnimize gereksiniyoruz.
Kimine göre bu iradedir.Saplantılı olduğumuz konuları aşabilmemiz için farklı konulara odaklanmaya çalışmalıyız.
İnançlarımızı zedeleyen, kökten değişimler yapabilmemizi engelleyen dışımızda değil tamamen içimizde olayları nasıl algıladığımızdır.
Hayatı çok mu ciddiye alıyoruz? Bizi yetiştirenlerden daha iyi ne yapabildik ? 
Çoğumuzun ataları ya göçlerle, savaşlarla, aile içi cinayetlerle bize yüklediklerinden bihaber göçüp gittiler. kendi ömürlerini,inandıklarını sandıkları veya mecburiyetleriyle, belki de bir hiç uğruna harcadılar.
Kimi bize gururla taşıyacağımız, kimi de altında ezileceğimiz miraslarını bıraktılar.
Peki bizler ? Bizler kendimizi çözemediğimiz halde,hangi olaylara bayraktarlık yapmaktayız ?
Hayatımın yarısına erişmeme ramak kaldı ama sanki yeni doğmuş kadar saf hissediyorum.
Hala sevgiye sonsuz inancım var.
Bazı insanların karşılarındakine inanmamaları, kendi zırh ve kalkanlarına zarar gelmesinden korktuklarından, kesinlikle inanılacak kişi olmamanızla ilgisi yok.
Ben saf sevgiyim.Menfaatsiz, yalansız.
İçimdeki kırılganlık önceki hayal kırıklıklarımdan değil.
Yaşamımın yarısı geçmişken rahatlıkla belirtebilirim.Ortada bir yanlışlık varsa,yanlış anlaşılmadım,yanlış anlatmışım. Hatta anlatmam da gerekmemeliydi.
Ne yazık ki birbirimizi telepatiyle anlayabilme yeteneğimizi zedeleyen bir yaşam biçimimiz var.
Değişimi,hayatını daha nitelikli hale getirme çabasındaki diğerleri de, kendi muhakeme yeteneği yokmuşçasına, kendine yakın bulduğunun söylemlerine, yaşamını uydurmaya çalışıyor .
Ve..yeni bireyler yetişiyor..yeni nesiller..Biz ebeveynler nasıl daha iyi anne,baba olur, nasıl daha iyi nesiller yetiştiririz diye en iyi okulları araştırmak,çocuklarımıza hobiler kazandırmak için kesenin ağzını açıyoruz. Falanın çocuğu bilmem kaç puanla nereyi kazandı veya ne kadar kazançla meslek edindilerde takılıyoruz..Yıllar geçiyor, her şeyi var ne diye mutsuz anlamıyoruz..
Dostlar, bir yerlerde hata yapıyoruz tıpkı bizleri yetiştirenler ve onları da yetiştirenler gibi..
Sistemleri bir yana bırakıp, yuvadan itibaren önce sevgiyi, doğayı öğreten dünyayı anlayıp güzelleştiren,çocukların kendilerini tanımaları için fırsat veren,ezberletici olmaktan çok deneyimleme şansı tanıyan, o sırada gözeten bir sistem niye oluşmasın.
Enerjiden söz ediliyor.Her bu yönde çalışma yapanlar başka bir tanımlama ve farklı bir tarz ile diğerlerini hasım görüyor.
Ne olur ? Kavganın anlamsızlığını erkenden çözüp, içinde kendiyle barışık insanlar yetişse.. çevreleriyle huzur içinde yaşamak için saygı göstermeyi öğrenseler..
Zıtlıklar olmasa ayırdında olacağımız ne kalırdı? Her birey farklıdır. Herkes özgür olmalıdır.Toplum olarak yaşamanın kolaylığı vardır. Yine de herkese kendi olabilecek kadar bir alan bırakılmalıdır.
Özgürlüğün bedeli olmamalı..Bizi biz yapan ne kadar eğitimimiz olduğu,ne kadar maaş aldığımız, kadın mı erkek mi olduğumuz değil ne kadar insan olduğumuz.
Ve benim yazılarım diğer benzeri yazılardan pek de farklı değil :)
Hayat güzel :) yaşasın aşk :) yaşasın sevgi :) yaşasın mutluluk :)

Hayatın güzelliği için haketmek gerekiyor..Haketmek için basamakları birer birer çıkmak bazen de geri yuvarlanmak :) Sevginin değerini sevgisizlikten daha iyi ne anlatabilir ki ?
Yaşamak bu diplerde ve göklerde olmaktan tad almak bazen acı bazen de tatlı 




















































Hiç yorum yok:

Yorum Gönder