Şimdiye dek
katıldığım eğitimlerde birer ikişer günde konuyu öğrenir devamında kendimizle
baş başa kalırdık. Hocalarımız hep çok değerli öğretiler aktaran saygı değer
insanlardı. Hepsine müteşekkirim. Sayın Kemal Haluk Cebe hocamızla, on iki
pazar sabah 09.30 ile akşam 17.30 arası süren, İ.K. Pranik Şifa ve Biyoenerji
çalışmalarımızı tamamladık. Biraz daha
fazlasını bulma ümidiyle, benim gibi arayışta bir dolu insanı bir araya topladı
hocamız. Dile kolay seksen sekiz kişi, on iki hafta Pazar gününü sabahtan
akşama bir arada çalışarak, molalarda birbirimizi tanıyarak geçirdik.
Şu an on iki değil
yüz yirmi hafta olsa yine elimden geldiği ölçüde tekrar tekrar katılmak
isterim.
Yetişkin yaşlarda
olan grup, sınıf olduk, çocuklaştık. Dersi kaynatmak amaçlı olmasa da,
kendimizi iş ve yakın çevremiz dışında ifade edebilme şansı bulduk. Üstelik pek
çok kişiyle konuşmayı aklımızdan geçirmeyeceğimiz konularımızı bile paylaştık.
Kâh gerildik kâh birbirimize sataştık. Nasıl bir ihtiyacı giderdi hocamız bu on
iki pazar gününde?… Bize baba oldu, hoca oldu, koç oldu… Dile kolay her hafta
farklı bir dolu çalışma içindeyiz çoğumuz zaten farklı kanallardan benzer
eğitimleri almışken yine de öğretileri birbiriyle iç içe kullanabilme yetisi
geliştirdik. Neler sığdırdık bu on iki Pazar gününe neler; çigong, taichiden
tutun da semazen gibi dönmeye dek, yoga hareketlerinden namaz hareketlerine dek
mantığını anlamlandırarak, sufi
nefesiyle başlayıp enerjimizi yükselten genç,yaşlı herkesin rahatlıkla yapacağı
küçük egzersizlerle eklemlerimizin hareketliliğini arttırdık, dinçleştik.
Aramızda ev hanımları, emekliler dahil bir çok değişik meslek grubundan
katılımcılar vardı. Yani yaşım geçti, benim sağlık sorunum var, mesleğimle bağdaşmıyor
gibi kalıplardan sıyrılıp, 2016 ekim
eğitimlerine şimdiden isimlerinizi yazdırıp sıraya girin ki sonradan yer
kalmadı denmesin.
Aldığımız eğitime
şevkle başladık. whatsapp grupları, facebook sayfaları kurduk. Kimilerimiz anılarımızı,
sağ olsun kare kare resimlere aktardılar.
Bilgi evrenseldir.
Türlü kitaplardan bilgiye ulaşırsınız. Kitaplar ne kadar uygulamaya yönelik
yazılmış olsalar da sonuçta teoriktir. Kendi kendinize varabileceğiniz bir
nokta vardır hem onaylanma hem de daha emin olma ihtiyacı hissedersiniz. O nokta da sizden önde üstatlar, ustalar
ararsınız. İçinizde bir dereceye kadar çözdüğünüz kaos un tozunu toprağını da
temizlemek istersiniz. Kendi kendine yol meşakkatlidir, insan ömrü kısıtlı dolayısıyla
hocalar tekâmülümüz için bize yolu gösterirler. Bilginizi karşılıklı
konuşabileceğiniz benzer ilgi alanlarında kişilerin bir araya gelmesi gerçekten
muhteşem bir şeydir. Size ayna olan değişik hallerinizi anımsatan tutumlar
içinde konuya mesleki yakınlığı olmayan sırf merakından olanları görünce
yargılamayı bıraktığınızı söyleyerek kandırdığınız iç benliğiniz uyanır, farkındalığınız
artar. Biliyorum sandıklarınızı ne denli yüzeysel geçiştirdiğinizi
gözlemlerseniz, o sırada siz dönüşürken çevrenizdeki her şey yeniden
şekillenmeye başlar.
Eğitimlerde her
dersimizde işlediğimiz konular, seneyle üzerinde çalışmalık. Bizlere
belletilenden öteye gidip kendimizi bulma yolculuğundayız.
Herkese çağrı
yapmak istiyorum. Herkesin böyle bir revizyondan geçmeye ihtiyacı var. Herkesin
kendine ve yakınlarına olsun çalışabilecek kadar pranik şifa ve biyoenerji
öğrenmesinde fayda var. Biz bütüncül ( holistic) destek terapi sistemlerini
özümseyerek insanlara yardımcı olmaya çalışan meslek gruplarındaki arkadaşlar
kadar yoğun bilgilenmeniz gerekli değilse de, en azından kendiniz için faydalı
olanı ayırt edebilme potansiyelinizi yükseltebilirsiniz.
Genelde böyle
çalışmalar aşırı rakamlarla verilirken, hocamız masrafları ancak karşılayacak
cüzi ücretlendirmeyle, kimseyi zora sokmadan bu kadar bilgi aktarımını niye
yapıyor merak edebilirsiniz. Kanaatimce toplumumuz saygı, sevgi ve hoşgörüyü
unutup, koşturan, hızlı tüketen bir topluma dönüştürüldü ve bizler de kolaylık
sağlayan her şeyin zamanla bizi getireceği noktaları hesaplamadan kabullendik.
Şimdi evlatlarımızı, ailelerimizi yeniden eski usul akşam yemeğinde sofrada
sohbetlerin yapıldığı, karşılıklı saygı içinde fikirlerin tartışılabilindiği
hale döndürebilmek için hepimiz elimizden her ne geliyorsa yapmalıyız.
Kızım on
yaşındayken alışverişten dönüyoruz. Kızımla aynı yaşlarda yabancı bir çocuk ağacın
yapraklarını, çiçeklerini koparıp yere atıyor,
yapmaması için seslendim. Kızım niye yabancı birine karışıyorsun diye
sordu… Çocuğu tanımıyor olabilirim, ağaç hepimizin sahip çıkmamız gereken
sayesinde rahat nefes aldığımız gölgesinde serinlediğimiz, kuşlara yuva olan,
yazacağımız kağıt olan değerli bir canlı. Ve hepimiz diğer tüm canlılar için
sorumluluk duyarak yaşayabildiğimiz oranda dünya daha güzel yaşanır bir yere
döner dedim. Filmlerde ağaçlara isimlerini kazıyanları örnek almak yerine tüm farklılıklara
rağmen neleri daha güzelleştirebilirize odaklanmalıyız. ‘Yanlışı gören ve
önlemek için bir şey yapmayan, yanlışı yapan kadar suçludur’ der bir
kızılderili atasözü… Ben de diyorum ki;
doğruyu gören ve çoğaltmak için bir şeyler yapanların kadrini bilelim.
Çocuklarınızı böyle güzel bir çalışmaya katılmaya yönlendirin, yalnız
göndermekle kalmayın, yanında sizler de katılın. Hem ailece değişik bir Pazar
geçirecek hem de bu çalışmaların müdavimi olacaksınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder