Eski bir binada apartman görevlisi iken; binanın müteahhite verilmesiyle işinden olduğunda; müteahhit tarafından inşaata kahya olarak işe alınmış, inşaat bitiminde ise yeni binada tekrardan apartman görevlisi olacağı sözü verilmiş.. O sırada kızını evlendirmiş, oğlunu askere yollamış, bir yandan da para biriktirip, ev bark sahibi olmak üzere borçlandıklarından, hanımı da gündeliğe gidiyormuş… Yenilenen binada söz verildiği gibi başlamış çalışmaya, bir vesileyle tanıdığım hanımı oğlu askerden geldiğinde dua okutmak üzere eş dost toplarken beni de çağırınca kalkıp gittim. Yeni bina ya; biraz daha insancıl yaşam alanı yaratılmış; iki yatak odası, ufak bir banyo, salona açık mutfak… Bina girişinde kapıları, bina sakinleri kapılarını çalınca açtıklarında mahremiyet alanları yok, salonda misafir mi var yemek mi yiyorlar, televizyon mu izliyorlar kapı ağzından ortadalar…
İşleri ve eskisinden daha kabul edilir başlarını sokacakları bir evleri olduğundan şükrederek çalışıp yaşıyorlar…Oğulları askerden dönünce, evlendirme fasıllları, eh ele güne malum eksik adet kalmasın misali girilen borçlar…
Ardından geline iş yeri açmak için; güç bela aldıkları arabayı satıp sermaye yapıyorlar. Nasılsa karı koca çalışıyorlar, elbette toparlarlar… Yeter ki Allah hastalık vermesin derken…. Bir sabah gazete, ekmek servisinde uyanamıyor… kapı yumruklanarak yataktan zıplıyorlar, bir daire sahibi sayıp sövüyor… iki aylık tazminatı ödenip kapı önüne konuyorlar…
Adamcağız akrabaları sayesinde hesaplı bir mahallede kiraya taşınıyor, eşi gündeliğe gitmeyi sürdürürken; o da bir manavın yanında işe başlıyor.
Tabii bir de arka plan öyküsü var ki; ibret olsun diye yazmak vazifem. Tahmin eder misiniz bilemiyorum, böyle tek bir sebeple işten çıkarılası acımasızlıkta mı insanlar? Niçin yuvasının geçimi için çalışan biriyle uğraşılır? Genelde mobbing sözcüğüne aşina olduk… Personelin bir şekilde rahatsız edilmesini kapsayan bir sözcük ki; sadece filmlerde izleyebiliriz sanmayalım. Artık sadece kadın çalışanlar değil, erkek çalışanlar da rahatsız ediliyor.
Herkes yüksek katlı, koca mahalle gibi binalarda oturmuyor elbette… Ancak insani vazifemiz görüyorum.
Hani onun bunun dedikodusunu yaparlar, sıradan bir sohbetten kendilerince türlü manalar çıkarırlar. Rica ediyorum, hayatları dizilerle karıştırmayın. Onlar uç noktalarda toplumun yaralı noktalarını vurgulamak ve izlenme oranı arttırmak uğruna, o dizilerde oynayan karakterlerle kendinizi özdeşleştirmeyin lütfen. Sadece ibret alın ve aklınızın ucundan geçmesi imkansız hallerle karşılaşabilme olasılığınıza karşı dikkatli olun.
Hep derler ya; Allah iyilerle karşılaştırsın… Ancak bu tür olaylarla iyilerin değeri bilinir olabildiğinden de şöyle derler; bir musibet bin nasihatten iyidir.
Hak yiyenlerden olmayın ki; sizden sonra gelen nesillere de başınız dik olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder