Aynen! Nasıl da, her an kalbiniz yerinden fırlayıp avucunuza düşecek gibi olur değil mi ?
Bir de burnunda tüter hani! O nasıl bir his Ya Rab !
Zihnimizin oyunları.. kendimizi inandırdıklarımız..Hani kırk kulp taksanız, öyle değil böyle değil diye bilimsel açıklamalar getirseniz de, olan oluyor.
insan bir başkasını kendini sever gibi sever mi ? Kendine sarılırcasına sarılır, koklar mı ? Ya bir de sonrasında kendine sarılınca neden aynı tadı yakalayamaz ki ?
Bir dolu nitelendirmeleri var tabii..insan olan yerde mutlak bir kondurma hali vardır..
Tutku..aşk..ruh eşi..sevgi..özlem..heyecan..telaş..nefes..can..
Hiç birini nefesiniz gibi hissettiniz mi? yanınızda olmadığında nefes alamadığınızı sandınız mı ? Sesini duyduğunuzda canınıza can katıldı mı ?
Ne çok aşk öyküsünde hep erişilmezlik işlenir veya erişilen artık özlenilen olmaktan çıkar.
Sahip olma arzusu bambaşka bunu karıştırmamak gerek.Aidiyet hissi öyle bir başka ki.Sahip olunmanız gerekmez tamamen ona akarsınız.Sahibiniz kendinizsinizdir ve benliğiniz sizden ötededir.
işte kanımca, mevlevilik bu..Olduğun hiçlik halindeki çokluk.İşte aşıklık bu.. Bedeniniz içinde hapsolmuş hissi ve öyle genişlemiş her yeri kaplamış ruhunuz varmış gibi bir sonsuzluk.
Saf olma, saf hale varma tüm toslanılan duvarlar, yüksekten düşmeler bunun için..
Siz hala bu zenginliğe ermek için piyango almayı mı düşünüyorsunuz ? Bu sarhoşluğa varmak için şişelerce alkole mi sığınıyorsunuz ?
Dostluğu, şık giysiler içinde, şık restaurant köşelerinde, kristal kadehlerde, pırlantalarda mı mi sanıyorsunuz ?
Sahte, makyajlı, kostümlü provalarda mısınız hala ?
Gerçeklerinizden kaçmak için nelere sığınıyorsunuz ?
Çıplak geldiğimiz dünyadan bir kefene sarılı ayrılıyoruz.Arada yaptıklarımızdan en önemlisi hangisi? Büyük başarılara imza atanlardan olmak mı ? Aile kurmak mı ? Gerçekten yalansız, menfaatsiz sevgiler yaşamak için neye ihtiyacımız var ?
Ne yazık ki yaşamımızı idame etmek, kendi değerimizi bulmak ve alkışlanmak ihtiyacımız hep olacak, egomuz olmazsa biz olamayız.
50 senedir keşfedemedim. Biz neyiz ? Biz kimiz ? Ne için varız ? Niye yaratılmışız ? Girdik bir alamete gidiyoruz kıyamete olayı dışında ??? Bu hayat zincirinde yerimiz olduğu besbelli, bizden önce kadim zamanlardan,gelen bir dolu bilgi üzerine kattıklarımıza rağmen hala hayatta kalmak için mücadele veren mağara adamı halimizde olmadığımızı kim söyleyebilir?
Çözemiyorum. Niçin yazmayı sevdiğimi bilmiyorum.Niçin okumayı sevdiğimi de bilmediğim gibi.. ve niçin olduğunu bilmediğim bir dolu günlük basit ıvır zıvırla gün bitip gece geliyor sonra bir ertesine ve yol yarılanmış hala bir aydınlanmaya erilmişlik hissi oluşmamış..
Peki bu filozofça deyişler,hayata dair söylemler,olumlama çalışmaları,yoga,meditasyon,namaz,dini veya topluma ait gelenek ve inanışlar, niçin tatmin etmez bir insanı ? Neyi arar hala ?
hangi okunmamış kitapta vardır öze dair bilgi ? niçin aldığım uyumlamalar öncesi hiç bilmeden deneyimlediklerim,uyumlama sonrası resmin çerçevesiyle birleşmedi ? Daha nereye varmalıyım da,şimdiye dek çözülememiş neyi çözümlemeyi başarabilmeliyim ?
içim çok basit diyor öyle basit ki kimse göremiyor veya görmek istemiyor çünkü basit.
Hayatınızda birini kendiniz gibi sevdiğinizde kendinizi yitirmek istemediğiniz kadar onu da yitirmekten ölesiye korkarsınız.Böyle değere sahip olabilen kişi,o değeri korumaya çalışacağına, yeni avlar peşine düşen avcı misali hayatta çok daha önemsiz şeyler için o yüreği heba eder.
Ya bir de yitirilenler için başkalarını suçlamak ? Vicdanlı ve adil olmayı seçmiş bir kişiye kazık atanlar, tokat yediğinde diğer yanağına da vurulsun beklenir sanıyorlarsa işte o vicdan kendi hayrı için adalet ister.
Aynı kişi vicdanlı haliyle kendine yapılan yanlışın adil yoldan düzeltilmesine çaba harcamadığında kendine ihanet etmiş olur.
Mütevazi olmak, bildiğini uygulamak ama bununla hava atmamak halidir.ne yazık ki bu da geçer akçe değil, kişi kendini pazarlamayı bilmek durumunda ki,hakkını alabilmeyi başarsın.
Çok oyunlu,oyuncaklı , pek de adil olmayan bir dünya işleri ki zaten Evrendeki dengeye bakarsanız dengesizliklerle oluşur.gece/gündüz,soğuk/sıcak,su/ateş,çoğaltabilirsiniz örnekleri..
O halde dürüstlük olan yerde yalan, doğru yanında yanlış olacak.Bunu her zaman hatırlayıp, serçe misali atan yüreğimize iyi ki atıyorsun diyelim :) Sen önce senin için varsın ve kendin için doğru olan diğerine yanlış gelse de kendi doğrunu yaşamalısın. Seni şimdi mutlu etmeyen sonrasında eder masalları nadiren belki doğru çıkabilir..Bana denk gelmedi :) Beni şimdi mutlu eden her zaman eder :) Bu benim tılsımlı sözüm. Önce başkalarını mutlu eden seni de eder masalına kanmış ve ömrümün çoğunu böyle geçirmişken bu kadarı kafi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder