28 Temmuz 2014 Pazartesi

Bir çok giden memnun ki yerinden çok seneler geçti dönen yok seferinden..

Artık demir almak günü gelmişse zamandan, 
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan. 
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol; 
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol. 
Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli, 
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli. 
Biçare gönüller. Ne giden son gemidir bu. 
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu. 
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler; 
Bilmez ki, giden sevgililer dönmeyecekler. 

Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden. 
Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden...SESSİZ GEMİ 7 YAHYA KEMAL BEYATLI

Şiir yazabilmek hem sağ hem sol lob yetenek,azim gerektirir. resim ve karikatür yapabilenler de,sağ el ve sol elini aynı dengede kullanabilenler de ve elbette enstrüman çalabilenler de!Hele ki kendi bestelerini çalıyorlarsa!..
Bir de her birine yeteneği olup hayata dört elle sarılmayanlar vardır,kırgınlıkları ile dünyaya yorgun gelmiş, hiç bir şey için mücadele etme gereği hissetmeyenler.. Adeta keşfedilmeyi beklerler. Bu arada,çevreleri tarafından sürekli iteklenir,dürtüklenir ve eleştirilirler.
O kadar çok senaryoyu gerçekleştirmeden,zihinlerinde canlandırmış ve tüketmişlerdir ki,parmaklarını dahi oynatmaya mecalleri kalmamıştır.
Anlaşılmayı ümit ederler.Gönülleri incinmiştir.İnsanların olabileceklerine ket vurmalarından bitap..
Halbuki bir gaza gelseler..Neler başaracaklardır..Vazgeçerler..Sonunda ölünecekse niçin uğraşalım,sürekli birilerine yardıma koşarlar.
Çevrelerine sevecen davranırlar,yalnız kaldıklarında nefes almamayı başarabilmeyi düşlerler.
Hayat onları başlamadan yormuştur.Bilseler pes etmeyip devam ettiklerinde neler başarabileceklerdir,merak ediyorum,yine..yine de vazgeçerler miydi ?
Kendilerini çok iyi tanıdıklarını iddia ederler.Öyle ki karşılarındakileri,kendilerinden bile daha iyi tanıdıklarına hükmederler.
Ve...Bir gün ansızın giderler.
Şahit oldunuz mu? İnsanlar nasıl can verirler ?Bir soluk içine çekip hayatı geri bıraktıklarında,yanında bulundunuz mu cansız bir bedenin?
O beden sizin canınız,kanınız,akıl arkadaşınız,sırdaşınız sizi hiç böyle apansız bırakıp gitti mi? Gözyaşlarıyla derdinizi paylaştığınızda,sizi güldürecek bir şeyler bulup çıkaran ve derdinizin dert olmaktan onunla beraber kaybolduğu birini tanıdınız mı ?
Gençliğine rağmen sizden daha iyi gözlemci birine denk geldiniz mi ? Yaradana yalvardınız mı Rabbim lütfen bu kulun, hayata,insanlara her şeye iyi ve sevgi dolu yaklaşan insan,her şeyin daha iyisini hak ediyor,lütfen onun için en iyisi neyse onu bahşet diye ağladınız mı?
Yaradan sizin yakarışlarınıza karşılık,onu sizin gözünüzün önünde alıverdi mi ?
Son anlarına şahitlik ettiniz mi ? Hem ölmesinin onun şifası olduğunu bilip,hem de mucize dilendiniz mi?
Seneler evvel bir şeker bayramı arifesinde, şahitlik ettiğim gidişe şaşakalmış,inanamamıştım.O zaman dökmediğim yaşlar,şimdi akabiliyor gözlerimden. Hayatta olsa,benim mücadelemden feyz alıp,kimbilir o da,hayata daha umutla sarılır mıydı? Yanıtını bilmem mümkün olmayan sorulara mı takılıyorum?
Ey Mesih'e benzettiğim,Yaradan sana en iyi görevlileri hizmetine verip,oralarda keyif çatıp,beni izlerken dalga geçmene göz mü yumuyor yoksa?
Öyleyse oralara geldiğimde çekeceğin var benden!
Evet can dostum,ölene dek hayatımda en değer verdiğim insan dediğin bendim ya..Çok çabuk gittin,düpedüz hile yaptın.
Ben de ölümünle kahrolmamış gibi yaptım..Ohh olsun..Dememiş miydin ? Sen bu ara bu mevlüt işlerine bayağı bi sardın,ben de altı aya ölsem aradan beni de çıkar,hani bizimkiler kıvıramazsa  diye..Kızgınlığım geçmedi mi? Bunları dedin ve dediğin gerçekleşti.Üstelik benim yanımda kapadın gözlerini.Ölmek bu kadar basit işte dercesine!.. Hoş sohbetlerimizde,intihar etmek isteyenler gerçekten ölmek istese ölebilirler deyip sonra da korkma korkma iintihar etmicek kadar Allah korkum var dediğini hala anımsıyorum.
Hoş her konuşmamızı hala anımsıyorum..İnsanlar nasıl düşünürlerse düşünsünler,ne kondururlarsa kondursunlar,seninle sabahlara dek sohbetlerimiz daha dün gibi hafızamda.
Seni artık bugün affediyorum.Bizleri bırakıp gittiğin için.Olması gereken olur işte.Üstelik,son bulunduğun biçimde,yaşaman hem sana hem bizlere hiç de kolay değildi.Yine de başucuna gelip,yarabbim niçin bir dokunuşum iyileşmesine yetmiyor diye sorduğum için de Yaradan'ımdan özür diliyorum.
Hiç bir zaman,yaşarken hayatın gizemlerine vakıf olamayacağımız gibi,öldüğümüzde ölümü de anlayamayacağız sanıyorum.
Ölene dek benim için senden daha çok değerli bir dost olmasını düşünemediğimden,öğrendiklerimle kendime has dost Yaradan' ımın olduğu hükmüne erdim. Belki tüm yaşananlar zaten sadece bizim O'na varmamız için..
Sadece çevremdekilerden farklı bakıyorum.Belli kurallara değil sadece içime inanıyorum. İnsanların sonradan ekledikleriyle oyalanmak yerine, belki de dağa çıkıp aşağı yuvarlanan evliya misali taşlardan bereleniyorum. Bu sadece ön hazırlık bir gün ben de gittiğim yerden memnun olup dönmeyeceğim sefere dek..Gittiğin yerde bana da bir yer ayarla ne zaman gelirim belli mi olur! Gerçi yapmayı düşlediğim bir çok şey varken biraz demir çakmaya niyetim var görünüyor da insanlık hali..
Ne diyorum biliyor musun? İnsan her kim olursa olsun son görüşmesiymiş gibi iyi ayrılmalı..Hep en son haliyle hatırlanır çünkü.































neye inanırsanız o gerçekleşir .Hayallerinde onca şeyi kolaylıkla başardığı halde,gerçek dünyada zorlananlara ithaf olunmuştur :)

Oturup beklerseniz sırf inanmakla kendinizi kandırmış olursunuz.Gerçekleşmesini dilediğiniz için,strateji geliştirip,plan yapmalı sonra da uygulamalısınız.Sizi çok derinden acıtsa dahi,pişmanlık duymadan yolunuza devam etmelisiniz.
Hangi yeni adım olursa olsun,ilk adımlar zorlayıcıdır sonrasında alışır hatta zevk almaya başlarsınız.
Sadece hedeflerinizi belirlemeniz,beklentilerinizi sıfırlamanız ve sıkı çalışmanız gerekir.
Yazınca bir kaç satırda anlatılabilecek kadar basit görünse de,hayatınızdaki her konuda ayrı ayrı bu adımlarla başa çıkmanız gerekir.
Ben inanca inanıyorum.Düşlemeye ve gerçekleştirmeye.
Laf aramızda eskiden de inanırdım :) Çevremdekiler dalga geçerlerdi.Olduğu kadar,olmuyorsa kabullen derlerdi.
Kendime uymayan herhangi bir düşünceyi,duyguyu,davranış modelini kabul etmek,kendime düpedüz ihanet etmek gelirdi.
Sonra farkettim ki,inanmak değil inandığını gerçekleştirmek içinm çabalamak şart.
Aşırı hayalciyimdir :) Aşılmayacak dağların ardını hayallerimde çok aşmışımdır.
Bir dolu roman yazıp,bir dolu film çekmişimdir.
Bir zamanlar kitap okurken bir şekilde bölündüğümde duyduğum rahatsızlığı,şimdilerde yazarken duyuyorum.
Hayallerinde onca şeyi kolaylıkla başardığı halde,gerçek dünyada zorlananlara ithaf olunmuştur :)
Her rahatsızlık duyduğumuz ve karşımızdakine öfkelendiğimizde,mutlak kendimizi irdeleyip,burada neyi farketmem gerek diye sorgulamalıyız.
Hayat okulu böyle ilginç,her birimiz kuş cıvıltılarında mesut bir hayat düşlerken,kuşları katlettiğimizi farkedemedikçe,düşlerimize ermeyi nasıl başarabiliriz ki ?
Toplum içindeyiz ve yalnızız.Ailemiz var.Yalnızız.Derken böyle yalnızlıktansa gerçek yalnızlıkta kendimdeki zenginliklere varayım isteriz.Hep diğerlerinde varsaydığımız hatalarla,bir gün bizi kendimizle baş başa bıraktıklarında,bizden başka suçlu olmadığını anlarız.
Biz izin verdiğimiz kadar hayatımızda olanlar,yine biz izin verdiğimiz kadar incitebilmişlerdir.
Başbaşa kaldığımızda,kendimizle iç hesaplaşma başlar.Sır vereceğim :) o hiç hesaplaşmadan ziyade içsel sevişmedir. Kendi yansımanızı aynada görmekten bile daha bir keyiflidir.İçsel yolculuğa uzanan bir yola girdiniz mi,dönüşü yoktur.Önceleri insanlardan kaçıp,hayallerinizle mutluluk oyunu oynamalarınız mazide kalmıştır.Esas partneriniz,esas rakibinizle burun burunasınızdır.
Artık suçlu suçsuz,haklı haksız gibi nitelendirmelere gerek kalmaz.
An be an,kendinize yakınlaşırken bir başka olduğunuzu sandığınızdan uzaklaşmak canınızı yakar görünse de,zamanla aşarsınız.
Siz olmanın doyumluluguna ilerleyişiniz keyif vermeye başlamıştır.
Sonra yine diğer insanlar ile çevreniz dolduğunda,başka bir dünya insanı gibisinizdir.
Artık sizi bölmüyorlardır,sadece varlardır,gelir ve giderler.Siz ev sahibi gibi karşılar ve uğurlarken yine içsel döngünüzün tadındasınızdır.
Artık geri dönüşlere fırsat tanımayacak kadar diplerdesinizdir.Sükunet vardır.Kainatta teksinizdir.Le Petit Prince'de Antoine de St.Exupery ne anlatıyor,anlayamadan okuduğunuz günler gerilerde kalmış.Kendi krallığınızı oluşturmuşsunuzdur.Dışardan gezegeninize ayak basma cüretini gösterenlere şöyle bir bakar ve meşguliyetlerinize dönersiniz.
Ve işte her nasılsa,artık diğerleri için daha değerli olursunuz.Size ulaşamadıklarında,sizi yönlendiremediklerinde,sizi kendilerine döndüremediklerinde,esas sizi farkederler.
Artık siz kendiniz için var ve tamsınızdır.
Diğerleri sadece oralardadır.Sizin önemsediklerinizi önemser görünseler de,bilirsiniz herkes kendi için yaşar.
Dahası ne kızgınlıklar,ne üzüntüler kalmıştır.Sadece sükunettesinizdir.
Nasıl muazzam bir zenginlik bahşetmişsin bana Yarab dersiniz hayretle..
Niçin daha önce o kadar debelenmeden,o denli hırpalanmadan bunu keşfedemedim ki ?
Basamakları çıkarken buna hazırlandın.Bu olma haline.
Peki ne oldum Tanrım diye sorarsınız,hiçlikte yüzer gibiyim..
İşte olma hali,hiçlikte gibiyken hissedilen zenginliktir.
ya şimdi ne olacak diye sorarsınız Yaradan'ınıza..Şimdi herşey sana bağlı der,ne istiyorsan o gerçekleşecek.Artık birşey istediğime bile emin değilim diyeceksin.tanrı bekle ve gör diye cevaplayacak.Bekle ve gör...


























23 Temmuz 2014 Çarşamba

hep birlikte.. :)

Hapşırınca çok/iyi yaşa'ya yanıttır hep beraber :)
Hep birlikte çok daha anlamlıdır..
Peki niye bir çok sözcük birden çok anlam taşır..kelimelerle dans edebilenler bunu çok iyi kullanırlar..
O an nasıl anlıyorsanız en doğrusudur..Sonrasında üstünde düşünürseniz,zihninizin oyunlarıyla baş etmeniz gerekecektir..
hep yaşa..hep gül..hep nefes al..hep olana şükret..bunları yaptıkça hep birlikteyiz zaten..
hepimiz parmak izimize dek farklıyız yine de biriz ve aynı zamanda tekiz..
hep birlikte demek çift olmak mıdır ?Yoksa tüm kainat..tüm insanlık hep birlikte mi demektir?
birine iyi dileklerinizi sunduğunuda aldığınız yanıt hep birlikte olunca bir daha düşünün,sizin anladığınız ile onun demek istediği aynı mıdır ?
Yaşamınızı neye göre şekillendiriyorsunuz ? Günlük uğraşlarınızla günü tamamladığınızda tatmin hissediyor musunuz ?
Sabahları uyanmak için heyecan duyuyor musunuz ? 
Duşa girmek sizin için ne zaman şölen olmaktan çıkıp bir zaruret oldu ?
Bu gün İslam alemi için çok özel bir gün..Sizin için de öyle mi ? Yoksa yine Yaradan'a sığınıp, dualar ederek armut piş ağzıma düş ü mü bekleyeceksiniz?
Benim için her gün kendimle yeniden tanışma ve yeniden buluşma gibi..Bu sıcaklardan rahatsız olmayan ender kişilerdenim,nasıl memnunum üstelik bulutlar gökyüzünü kaplayıp soğuklar geldiğinde de yine memnun olacağım..Kendimi şanslı hissetmem için,soğuklarda üzerimi ısıtacak giysiler alabilecek güçte olmanın minnettarşığı var içimde..Eskiden ben giyinebilirken diğerleri çıplak,yalın ayak ve aç olanları düşünür suçluluk duyardım..Her birmizin tekamülü için yaşamlarımızın farklılıklarında oldurabildiklerimiz için şükredebilmeyi ve keyfine varabilmeyi öğrendikçe,bolluk ve berekete yol aldığımı şaşkınlıkla farkettim..
İşte olana olduğu kadarıyla minnet duymak..Hep birlikte..ister sevgiliniz olsun ister olmasın,..ister çocuklarınız olsun ister olmasın...olanı görüp şükrettikçe olmayanlar da oluveriyor.Elbette burada esas öz ve içten olmakla olagelenden söz ediyorum.Beklentiyle açıkçası riyayla olmuş gibi davranmaktan değil.
Biliyorum hepimizin,amaçları,hedefleri,beklentileri ve evet umutları var ve iyi ki var..Sadece olanların değerini kavradıkça olmayanlar da değer bilene gidiyorlar..
Hapşırana iyi yaşa demek iyidir ve yanıtı da hep beraber dir :) Hep birlikte ise çok özel çok çok özel haller içindir..Sevgiyle ..Hep birlikte :)





















22 Temmuz 2014 Salı

hasta yakınlarına ithaf olunmuştur..

Çocukluğumuzda öğretilen ulvi insanlığa dönüş yolunda kaybolduk sanki..
Hani terbiyeli olalım,dürüst olalım,düzgün oturup,izin alarak konuşalım,saygılı olalım gibi masallar..
Hepimiz nasıl suçluluklar yaşamışızdır..Evde kazara bardak kırsak veya annemizden gizli ilk ayıp,yasak sayılanları yapışlarımızda!..
Sonra o yasaklar nasıl heyecan verici gelmiştir..üstelik ailelerimizin bizleri nasıl da kontrol altında tutmak amacıyla bir dolu yanlış bilgiyle doldurduğunu anladığımız andan sonra zincirlerimiz kopmuştur sanki..
Sonrasında hatalarımızda ağlayarak dizlerine kapandığımız annelerimiz,niye beni dünyaya getirdin diye isyanlarla üzdüğümüz,hayattan keyf alırken hatırımıza bile getirmediğimiz,yaşımız ilerledikçe,bizler de onlardan daha iyi ebeveynler olacağız iddiasıyla tıpkısı değilse de bayağı bir onlara benzemelerimiz..
Hayata inat kendimiz kalabilmek için kendimizden uzaklaşmalarımız sonrası geri kendimize kavuşma yollarında kaybolmalarımız..Bakıyorum çoğu insan,kader diyor,ve hayatı irdelemeye girişmeden kabullenişlerde yaşayıp gidiyor..Bir dönem o insanlara hayran olmuşumdur öyle kendilerinin doğrularında ısrarcı halleri vardır ki ikinci veya üçüncü bir yol yoktur onlar için..
benim hayatımda hep çatal yollar vardır..Onu seçsem aklım diğerinde kalır halleri..Hatta yolun ortasında geri dönüp diğer yola gittiğim de olmuştur..Bu durumu büyüklerimiz maymun iştahlılık olarak değerlendirirdi..
Uzmanlar farklı nitelendirmeler yapıyor..İyi de niçin bir yolu izlemek gerektiğini hala anlayabilmiş değilim..
izlemem gereken iç sesimdir..Bazen yanıltıcı olabiliyorsa da en azından kendi yanılgılarımdır..
mesela aldığım eğitimleri alma sebebime akıl erdiremiyorlar..yani masaj uzmanı olman yetmiyor mu ? para kazanmana faydası var mı? Bu kadar kısıtlı yaklaşan insanlara kendimi,hedeflerimi anlatmak yorucu bir de laf aramızda bazen neden yaptığımı bilmiyorum,sadece içimden yap diyen sesi duyduğum anda yapmayıp kendime ihanet duygusunun rahatsızlığını yaşamaktansa dışarıdan gelen yıkıcı eleştirileri göze alıyorum.
Hmmm burada bir ayna durumu var :) Şayet yıkıcı eleştirler varsa çevremde demek ki ben de başkalarına yıkıcı eleştirilerde bulunuyorumdur..
Ben derken siz ben diye okuyorsunuzdur şimdi :)) 
Her ben deyişim, bir doktorun evet neyimiz var? Sağlımız nasıl bugün? soruları gibi..Doktor hasta değildir yine de biz dili kullanır,ayrıca o hastalığı hiç geçirmemiş olma olasılığı da mevcuttur kitabi bilgisini,farklı hastalar üzerinde teoriden pratiğe geçirmiştir..Sevgili değerli doktorlar sizler iyi ki varsınız,benzetmem sadece kendimi örneklemek içindir..
Hepimizin pratiğini yaptığı yaşamdan söz ettiğime göre,rahatça ben diyebiliyorum.Ben bu arada bazen erkek,anne,baba,kadın bazen öğretmen,polis,avukat,tüccar olabilirim..
Sizlere bugünkü laf kalabalığımdan sonra hala okumaktan sıkılmadıysanız farklı bir konuda yazacağım..
Hepimizin bir şekilde karşılaşabildiği pek tadı olmayan bir konu..Yaşlılık.yaşlı yakını olmak.
Kendinizi 80 li yaşlarda hayal etmenizi istiyorum..Çocuklarınız ile veya huzurevinde..Açıkçası ben huzurevini tercih edecek görünüyorum..Oradan da sizlere yazılarımla ulaşabilmeyi diliyorum..
Ancak bu anlatacağım yaşlı,çocuklarıyla yaşayan biri.önceleri astığı astık kestiği kestik,bir kaşı havada..torunlarının hem sevdiği hem çekindiği biri.Kendi çocuklarına da fazla sevgi göstermeyen hem de..öyle görmüş ve başka türlüsünü bilmiyor..ayrıca hayatla öyle mücadeleler vermiş ki,çocukluğundan itibaren..erken yaşta evlendirilmiş,ilk çocuğu ölmüş sonrasında iki çocuğu ile dul kalmış,yaşlı anne,babası ve iki çocuğu ile göç etmek zorunda kalmış..Eski yaşadığı yerde tütün bahçelerinde çalışırlarken yeni ülkesinde çorap fabrikasında işe girebilmiş..hayatına giren 3 eşi ile de fazla uzun birlikte yaşamamış ve yalnızlığını şimdi algılayabiliyorum..Okumayı sonradan sökmüş,kitaplarda okudukları ve televizyonda takip ettiği programlarla bilgiçlik yaparken bizi güldüren,ve evet çok özlediğim anneannemden söz ediyorum..
Annem bu kadın gezerken bir sokakta düşüp ölecek,bizler de hastane veya polisten duyacağız diye söylenirken son aylarını yataktan yardımsız çıkamadan geçirdi..
Bana henüz işime yaramayan bir dolu şey öğretti..Alem kadındı..Hastanede yatarken yanında refakatçi kaldığımda bile beni esprileriyle güldürürdü..kahve için odadan çıksam,aşağıda birini mi buldun bak babasını da bana ayarla ,sigara içmeye giderken benim için de içiver demeleri..Annemi bana şikayet etmeleri,hiç geçinemezlerdi,niyeyse de çok iyi geçindiği teyzeme gidince hemen geri dönmek isterdi..
Hastalığı parkinson..öyle çok araştırma yapıp öyle az şey öğrenebildim ki..Hep bir şeyler daha öğrenip nasıl daha iyi bakabilirim ona derdindeydim..
Araştırmalarım sırasında,nörologların bilimin parkinsonda yapabileceklerinin sınırlı olduğu,onu rahat ettirebilecek ilaçları verdiklerini artık hastaneye bu konuda götürmemizin gereksizliğini ve çok sıkışırsak bakımevlerini araştırmamızın daha doğru olacağını belirttiler.
Aradan geçen zamanda umarım,parkinson konusunda tıp ta, bakımevleri de biraz ilerleme kaydetmişlerdir.O sırada tek bir bakımevi buldum,iki gün bizi misafir edecek,standart tahliller yapılacak,o sırada da ben bilgilerime onlardan alacaklarımı katacağım veya onların daha konunun uzmanı olduğuna kanaat getirip anneannemi bakımevine yatıracağız.
Bakımevinde alzheimer hastası bir dolu yaşlı,seviyelerine göre bölümlendirilmişti..Açıkçası ne bakımevinde ne de hastanelerde,sonda takmak,damar bulmak konusunda uzman kişilere denk düşmedik.Anneannem hırpalandı..Anlaşılan hasta yakınlarını dışarı alma sebepleri biraz da kendi eksikliklerini gözlemlemesinler diye..İyi niyetlerinden kuşkum yok, üstelik öyle cüz'i rakamlara çalışıyorlar ki,kalifiye olanlar da ekstra çalışıp gelirini yükseltme peşinde..Evet onlar da insan, onların da aileleri var,tüm gün benzer tür hastalarla uğraşmak tüketici.Ben üstelik annem ve teyzemle ortaklaşa sadece anneanneme bakarken dahi zorlandığım için insanların alışıyorlar duygusuzlaşıyorlar demelerini kabul etmiyorum.Orada kaldığımız 2 gün ve 2 gece içinde,bana yoğun bakım ünitesinde uzun zamandır yatan parkinsonlu hastaları gösterdiler ve durumun alabileceği vehamet hakkında hazırlıklı olmam için bilgilendirdiler.Evet yönlendirmelerle her ne yapıyorsam,doğruydu.Yine de olabileceklere hazırlıklı olacak bilgiye ulaşmışlık bir nebze iyi gelmiş ve kendime güvenmemi sağlamıştı.Bu yüzden anlayışla bizi misafir ettikleri için minnettarım.
Bir kaç yer daha gezip başa çıkamayacak bir durumda kalırsak diye ön bilgi topladık..Çok zengin miydik ? hayır..Çok bilgili miydik ? hayır..
Sadece anneannemi çok seviyordum ve annemi daha çok.Annemin o güne dek yorgun ve sinirleri yıpranmışlıktan uzaklaşması için bir şey bulmalıydım..Ve hastane dönüşü teyzeme anneannemi bana götürmek için annemi ikna edelim dedim..En azından anneannem öldüğünde yalnız kalmak için ön hazırlık olurdu..yazınca çok kalpsizce göründü..
Tahmin edersiniz ki oturup ağlamıyordum..üstelik her an komik bir neşem vardı..Yaradanımla barış yapıyordum sanki..Seneler evvel, enerjimdeki yoğunluktan ürküp kapattığımdan bu yana ilk kez Rabbim insanlara şifa yolunda faydam olabilecekse hazırım,lütfen amaca uygun olan yola yönlendir beni,hazırım diyordum..
Şifa bilirsiniz sadece iyileştirme getirmez gereğinde ölüm de bir tür şifadır..biz olanı kabullenme gücü gösterebilmeli,olana izin vermeliyiz..
Annem ve teyzemin çokça tartıştıkları bir konu,acaba ilaçlar ve burundan besleme ile zorla mı yaşatıyoruz,eskimolarda yaşlıları ölüme götüren,hindistan'da ölüm evleri ve kimbilir daha ne kadar örnekleri olan..Aç bıraksak daha mı iyi,ölüme nasıl terkederiz göz göre göre..böyle sohbetler geçiyordu aralarında..Vadesi gelenin ömrü uzamaz,sadece gidene dek mümkün olduğu kadar iyi koşullarda bakılmalıdır emanettir çünkü..
Çok şükür bu sohbetler bizim birbirimize kenetlenmemiz,bizim aslında sadece sevgimizin önemli olduğu noktada birleştirici idi.
Bu arada hasta bakımıyla ilgili öğrendiklerimi paylaşmayı istiyorum şayet hala okuyorsanız ve bilmiyorsanız bunları öğrenmeyi hakediyorsunuz demektir..
Birincisi bakmakla yükümlü olduğunuz kişiye ola ki kayınvalideniz ve size çok çektirdi :) veya eşiniz size senelerce kök söktürdü :)
Gülümsememe sinir olmayın lütfen..Sadece düşünün ki siz onun gibi veya daha beter desteğe ve yardıma muhtaçsınız ve size bakılıyor..Kendinize nasıl bakılmasını isterdiniz? Sadece buna konsantre olun ve bakmakta olduğunuz kişiye kendinizmişçesine bakınız..
Sabah kalkınca kahve içmeden güne başlayamıyorsanız,onun beslenme ve ilaç saatinden yarım saat önce kalkarak keyfinizi yapın..
Gününüzü planlayın ve bir kağıda dökümü yapın ki,sizin yerinize başkası bakması gereken bir halde önünde örnek listesi olsun ve  hastaneye gitmeniz gerektiğinde yanınızda götürmenizde fayda var ayrıca ölümü halinde devletin görevlisine gösterebileceğiniz kanıtınızdır..
Hergünü tarihlendirin,yanına ilaç listesini ekleyin saatlere bölün ve her ilaç verdiğinizde yanına bir tık atın.başta angarya gibi gelse de devamında çok işinize yarayabilir.
Bu arada evlere servis veren firmalardan özel hemşire ile tahlillerinizi yaprtırabilirsiniz veya baktığınız kişinin adına, çok sıra olduğundan bu biraz zaman alabiliyor, devlete müracaat ederek sigorta kapsamında rutin konrolleri sağlayabilirsiniz..hatta ekonomik sorunlarınız varsa,maaş dahi bağlanabiliyor..
Hastanız sürekli yatma durumunda ise,yatak yaraları açılmasını önlemek için uygulamanız gerekenler alıştığınızda yarım saatinizi dahi almayacaktır.Birincisi çok sakin ve sevecen olmanız çok önemli bunun için, sükunetle nefes alıp vermeyi hatırlayın.Önce siz önemlisiniz..kendinizi sakatlamayacak şekilde kontrollü hareket etmelisiniz..
Hastanızın sondası varsa ilk iş poşeti boşaltıp dökmek,bu arada sondası olsa dahi,kaçak yapabileceğini hesaplayarak,çarşaf altına sızdırmaz alez,çarşaf üstüne bebek alt değiştirme bezi koymanızda yarar var..beden temizliği için,hazır süngerleri kullanmanız oldukça pratik olacaktır,bedeni parça parça örneğin önce kolu ılık suda ıslatılmış süngerle bastırmadan silin ve ardından hemen kurulayınki hasta üşütmesin..Üşütürse sizin işiniz ve stresiniz artacaktır.Dediğim gibi hastanıza ne denli doğru bakarsanız o kadar yükünüz azalacaktır.Sonrasında yatak yaralarından koruyucubir nemlendirci sürmenizde yarar var.Bunu başlangıçta normal bir nemlendirici ile dönüşümlü kullanabilirsiniz ancak 1 aydan sonra hergün koruyucu kullanmak daha iyi olur.İki kişi ile yapmak hem zaman kazandırır hem de görev paylaşımı ailevi bağları güçlendirdiği gibi daha az yorulursunuz.Ancak tek yapmanız gerekiyorsa,bedenin yarısını sabah yarısını öğle sonrası temizleyerek yükünüzü hafifletin.Ve hastanızı beslemeden önce temizlemenizi öneririm.Döndürürken yastıklarla destekleyerek herhangi bir kaza oluşmasını önleyebilirsiniz.benim gibi hastane ve bakımevleri çalışanlarını gözlemleme şansınız olur da kendi tekniğinizi geliştirebilirseniz ne ala..Size yardımcı olabilmek adına yazdıklarım yeterli gelmediğinde beni arayabilirsiniz.Zamanım elverdiğince size yol göstermeye hazırım.Çarşafları değiştirmek için uzunlamasına katlayıp hastayı yan döndürün mutlak yastıkla destekleyin,yarıya dek serdikten sonra hastanızı yavaşça döndürüp yine yastıklarla destekleyerek diğer tarafı alttan elinizle yavaşça alarak düzeltin..
bu arada ellerinize eldiven takmanız,hastanızın kazayla tırnak yarası oluşmasını önleyecektir.yatan hastalarda basit bir yara dahi çok çabuk enfekte olabiliyor..
Bu önerilerimi yazarken sevgili tıp çalışanları ve değerli hekimlerimiz iyi biliyorlar,hasta bakmak,bakanı hem psikolojik hem fiziksel hem de madden yıpratır.Ben de bu paylaşımımla,hasta yakınlarına yalnız olmadıklarını, her daim önce sizlerin desteği olsa da yaşayabilecekleri panik anları için ne yazık ki ülkemizde oluşturulmaya yeni başlamış destek sistemi yeterli gelmeyebileceğinden,kabul ettikleri oranda, yönderlik etme arzusundayım.
Temizliği esnasında,hastanıza bir dolu dokunuşunuz olacak.İrkilmemesi için,bunu sevgiyle yapın ve kremini sürerken sanki bir bebeği kremliyorcasına yumuşak davranın.Dokunmak şifadır,nolur unutmayın..
Sonrasında belki,burnundan belki boğazından belki de normal besleniyorsa yanına oturarak yemeğini verirken sanki sofrada imiş gibi sohbet edin.Ona üzüleceği,gerileceği haberler vermeyin,televizyon veya radyodan bu tür haberleri dinletmeyin ve yumuşak enstürmantal müzikler çalın,hem size hem de hastanıza iyi gelecektir.
Hastanızı yalnız bırakmanız gerektiğinde,anlamıyor olduğunu sansanız bile,ona gülümseyerek kabul edebileceği şekilde durumu açıklayın.yanında surat asmayın,ağlamayın,bağırmayın ve gülümseyebildiğiniz ölçüde gülümsemeyi sürdürün.
Hastanızın dışkılamasını da hazırladığınız çizelgeye ekleyin,ve aldığı sıvı miktaır ile çıkan sıvı miktarını da..lavman da yapmanız gerekebilir..Bu alışılmadık bir şey gibi görünse de,siz de her gün büyük tuvaletinizi yapmıyor musunuz? gerçekten doğal bir döngü,besleniriz ve dışkılarız bu kadar basit..iğrenç görünen herşeyi bizler uydurduk,şimdi doğal gelmesi için kendinize bunu yapabilecek gücünüz olduğunu kanıtlayın.
İnanın bir hafta içinde gözünüzde büyüttüğünüz herşey rutine girecektir..bu arada hasta odasında mutlaka bir termometre,bebek telsizi olsun.Odanın sıcaklığını yatan kişinin bedeni farklı algılar,siz üşüdüğünüz için hastanız da üşür anlamına gelmez.veya terlediğiniz için terlediği..Her gün akşam ve sabah ateşini ölçmeniz gerekmez ama idealdir.ve bu da kayıtlarınızda olsa iyi olur.Ayrıca tansiyonunu ölçmeniz ve bunu da kaydediyor olmanızda da fayda var..fazla teferruatlı gibi göründüğüne bakmayın..Bu denli düzenli yapmanızın hem size hem de gerektiğinde hekimlere müthiş yardımı olur.
takma dişleri varsa,her akşam çıkarıp yıkamanız ve sabahları takmanız ve her öğün sonrası temizleyip tekrar takmanız hastayı iyi hisettirecek ve ağız mukozasında bakteri üremesini engelleyecektir.
Mutlaka,yine yastıklarla destekleyerek,her iki saatte bir sağına ve  bir soluna çevirin sonra sırt üstü yatırın ancak başı gövdesinden yüksekte olmalı ki midesinden geri çıkışla boğulma riski oluşmasın..Sırt üstü yatırdığınızda ayak ve diz altlarını yastıklarla destekleyin.Ve ayaklarını,kollarını,bilek ve parmaklarını yavaşça hareket ettirin.Kendi yapabiliyorsa küçük bir topu avucuna verip sıktırın.
İşte anneannemi misafir ettiğim 3 ay bizim evde standart uygulamamız buydu..Tabii arada destek verip,bilgilerini paylaşan,sevgili hekim dostlar ve nur yüzlü hemşire arkadaşım hatta eczanemizden mama getiren yardımcı,bir kaç kez paniklediğimde ambulansa otoparkı açan apartman görevlimiz,mahallemizin iğnecisine de işlerini yaparken ki saygılarından çtürü sayenizde tekrar teşekkür ediyorum.Hatta bana ah tüm hasta yakınları sizin gibi olsa diyen hemşire ve doktorlar için de minnettarım,bugün bunları paylaşma cesaretim onların sayesindedir.
Herkese bol sağlıklı günler diliyorum..

























21 Temmuz 2014 Pazartesi

sana rağmen sana hissettiklerim...

Henüz tanışmamıştık,bir gece gözlerimi kapadığımda seni gördüm,aman yarabbim,kim bu diye gözlerimi açtığımı ve kafayı yiyorum herhalde deyip fazla önemsememeye çalıştığımı anlatmış mıydım?
Sonra bir ortamda resmine denk geldiğimde,yok artık diye içimde patlayan havai fişeklerden söz ettimse de eminim gülüp geçmişsindir..
İnanılmaz, çocuk masalı gibi göründüğünün farkındayım.Başkası anlatsa ben de güler, abartının bu kadarına pes doğrusu derdim.
Bunlar seni tanımadan öncesi..Zaten senin benimle ilgilenmen mucizevi bir heyecan bir sevinç..
Senin insanları bilgilerin, tecrüben,yeteneklerinle ve sevimli yakışıklılığınla büyülediğini zaten pekala biliyorsun.Bir zamanlar beyaz dizi diye bir aşk hikayeleri serisi vardı.çok okumuşluğum yok ancak, içimde coşan hisler işte o hikayelerde vardı. Hoşlanma,beğeni,heyecan,tutku,coşku,erotizm ve bunları yutkunup,unutmak gerekir.Çevrende öyle çok hem güzel hem zeki hem de kariyer sahibi insanlar varken benimle ilgilenmeni düşlemeye dahi korkarım..derken..Merak ediyorum niye ben ? Kendi halimde yaşayıp,haddimi bilip,hayallerimi dahi süslemene kapılmamaya çalışmamış mıydım? Sen neler hissettin? Ne zaman fark ettin benim sana meyilimi? Ben niye seni tanımaya çalışmadan kapılıverdim? Nedir seni görünce gözlerimi ışıldatan,ağzımı kulaklarıma vardırtan kocaman gülümsememe sebep olan?
İçindeki acıyı hissediyorum ve sıkışmışlığı, öyle güzel gönüllü oluşunu ve içindeki şeytanı..Bunca zaman sonra her birinizi ayrı ayrı sevdiğimi söylediğimde artık inanırsın bana değil mi ?
Bilirsin ilgisiz kaldığın kaybolur..Niçin bana kâh unutmuşsun gibi yapıp sonra da aslında hep hatırladığını belli ediyorsun. Hani onca işinin arasında eminim aklına bile gelmem dediğimde,içimde bir çocuk kesinlikle aklındasın hatta gönlündesin sadece yanında değilsin diye bağırıyor.Peki niçin birlikte değiliz?
Septik,paranoid,şizoid daha aklıma gelmeyen bir dolu sıfat daha sahibiyim de haberim mi yok? İnsanların kendi gibi olmayan,farklı olanlara bir takım depresif hastalık isimleri kondurmalarıyla eğlenmişimdir hep..Sanırsınız ki, normal olduklarını varsayanlar hiç depresyona girmezler :))
Özel günlerde,eskiden nasıl heveslenirdim,güzel bir gün olacak diye uyanır ve hüsranla biterlerdi..Şimdi bayram,yeni yıl hatta yaş günü kutlamaları dahi,içimde geçmiş kırgınlıklardan olsa gerek,ürkeğim,hala bir yanımla güzel ve özel olmasını dilerken bir yanım... İçim öyle cümbüşler arzularken,düşünüp,özendiğim,değer verdiğim harcanılmışlıklar çöker üzerime saklanamam..
İzin verildiği kadar hissetmeyi başarabilen var mı bilmem..Benim içimde çağlayanlar gürül gürül..
Okuyan dostlar lütfen,hemen karakterleri kategorize etmeyin,bırakın oldukları gibi kalsınlar..
içinizden dünyaları bahşetmek gelir de,bütçenize espri anlayışınızı ekleyip,bir de karşınızdakinin beklemeyeceği yine de sevineceği bir şeyler yapmak istersiniz..Bu her neyse, sizi daha çok sevmesine vesile olmayacaktır bilirsiniz,yine de yaptığınız içinize siner ve karşınızdaki de biraz olsun memnun olursa,dünyalar sizin olur..Gayrı ölüm yok gibi..
Aşkın tuhaf halleri..Gelmeyeceği besbelliyken,sürpriz yapıp çıkagelir mi diye bekler,bekler gözyaşları arasında,uyuyakalırsınız..Açıkçası bu duyguları yaşayabilmek müthiş güzel,hala hissedebiliyorum..Elbet karşılıklı,doruklarda,musmutlu,kucak kucağa,kuş cıvıltıları ile beraber ömür diliyorum haddim mi değil mi umursamaksızın..Dostlar yaşamak bu..
Elbette günlük görevler arasında aklımdan tamamen çıktığı anlar da oluyor.Açıkçası o anlardan bir an önce eve dönüp,duygularımla baş başa tadına varmayı iple çekiyorum..
Farkında mısınız? Sevgili figüran gibi,siz sahneliyorsunuz o da oynuyor sanki..Aslında başrolü paylaşmakken dileğim,niyetim.. yokluğunda figürana dönüşüyor..Haydi aşk konusunda üstad olanlar burada söyleyin yoksa ben gerçek aşkı bulamamışım da mış gibi mi yapıyorum?
İtiraf; birini gerçekten sevmek,uzaktayken takıntıya dönüşmemesi,soğuktan donanı buzla ovmakla geçmiyor.Sizi kendince seviyordur belki tıpkı sizin onu kendinizce sevdiğiniz gibi?
Gerçek;hayatta tüm sevdiklerinizi kaybedebilirsiniz ve çok üzülürsünüz de ancak hayat devam eder.hayatınızı nasıl devam ettireceğiniz ise,o sevgilere takılıp kendiniz için yapabileceklerinizden vazgeçmediğiniz ölçülere göre belirlenir.
Biz hanımlar,sevdiklerimiz için her şeyden vazgeçmeye hazırızdır sonrasında,yıllar geçmiş ve biz o yıllardan eli boş çıkmışızdır.Gerçi şimdiki nesil biraz akıllanıyor sanki :))
Bu nasıl bir yazı burada seven sen misin bir başkasını mı yazmışsın diye garipseyebileceğinizin farkındayım.
Ben,sen,o hepimiz için,sadece alışılagelmiş sevgiler ararsanız mutlu olmak biraz zorlaşır,insanlar kendi hayatlarını yaşamalılar ve sevgi oralarda bir yerde rastlanılırsa ne alâ,yoksa sevgi için hedeflerinizden sapmayın.Sevginin zaten içinizde büyümesinin keyfini çıkarın,nasılsa büyüdükçe içinize sığamayacak,taştığında da ulaşacağı yeri bilecektir.
Ben elimden gelenin fazlasını yaptım ve bitti mi ? Hayır.. Gönlüme dur diyemiyorum içimi coşturan kendi zihnimde inancımla niyetimle oluşturduğum duygularım.Nasıl kendi var ettiğimi yok edebilirim ki ? Nasıl başka birinin yok etmesine izin verebilirim ki ? O sen olsan dahi buna iznin yok.Duygularım değerli sana rağmen sana hissettiklerim...Sadece benim,senin bizi yaratabilmemiz mümkün..Bizdeki zenginliği yaşayabilmek için..Kayan yıldızlara bakıp dilekler tutmak,kırlarda papatyalardan taçlar örmek,ah kalbim vallahi sen delisin diye şarkılar söyleyip seke zıplaya yeni yetmeler gibi çağlamak..coşmak mümkün mü? Daha zamanım var mı ? Satır kaldı mı ? henüz başlamamışken bitişleri isteyen kim ?..























15 Temmuz 2014 Salı

canımızı yakanlara ithaf olunmuştur!




Kimlere gereğinden fazla değer veriyoruz? Coşkuyla,iyi niyetle (ki bu iyi niyet yatırım gibi faiziyle geri döner de ters tepkimeyle)tüm yüreğinizi açarsınız da,hani karşılık beklemeksizin üstelik..Size tokatlar peş peşe atılır.
Belki de o tokatlara ihtiyacınız vardır,rüyalarınızdan uyanmak için..hatta canınızı yakanlara gün gelir teşekkür dahi edebilirsiniz..
Mutluluk masalları sizi uyutur..Özlediğiniz peri masallarıysa,emin olun dört bir yandan sizi kesmeye,bölmeye,yok etmeye çalışacaklardır.
Gücünüzü böyle keşfedeceksiniz hatta kendinize ne denli değerli olduğunuzu farkettikçe,o tüm yanıp öldükleriniz,size bir şey ifade etmeyince,oldukça şaşıracak ve üstüne müthiş hafifleyeceksiniz.
Kendinizmişçesine gönül verdiklerinize sırtınızı dönmek önce kendinize ihanet etmek gibi gelecektir.Sonrasında kızacaksınızdır sizin böylesine öz,saf duygularınızı hiçe sayıp nasıl ezebildiklerini anlayamayacaksınız.
Hepsine siz izin verdiğiniz için olmuştur.sizin bu deneyime ihtiyacınız vardır ve onların da sizin üstünüzden kendilerini haklı çıkarmaya..Onların önceki hayal kırıklıklarını,hayata güvensizliklerini,nasıl böyle acımsazı insanlara dönüştüklerini boşverin.Bu tamamen onların aşması gerekenler ve sizi aştüst eden zaten onların neyi,nasıl yaptığı değil sadece sizin nasıl olup ta,bu aptalca durumlara inanıp,güvendiğiniz..Sahi niye tekrar tekrar güven duyma ihtiyacı oluşur?
Kendi varoluşumuz için ne kadar özel birine ihtiyacımız olabilir ki? Bizler zaten kendi başımıza fazlasıyla bir değer değil miyizdir? Lütuflara gereksinmediğimiz aşikârken,sırtımızı dönüp gitmeye hazırken,yine bir ali cengiz oyununa çekilmek isteniriz.Safça,yüreğimizin en temiz yanıyla inanmaya o denli hazırızdır ki,bizi ne yana çekmeye çalıştıklarını görememezlikten geliriz.
Bizi en derin bize doğru iten,yürü kim tutar seni diye gaz veren zihnimizle gönlümüzdeki sevgiye,ilgiye aç susuz derviş misali yaradana ulaştıracak yüce duygularda olmayı yeğler,yine tekrardan yanmayı göze alırız.
Aptal mıyız abdal mı ? Bilemeyecekler,bilmek için,tüketmek için,kendi üstün olma hırsları için,bizi kullanabilmeyi isteyeceklere biz yüreğimizi kalkan yapmış yollara revan olmuşuzdur..Zihnimizde kadim bilgiler,sonradan öğretilerle kirletilmeye yüz tutsa da,bizi bizden ayırmaya kimsenin gücü yetmeyecektir.
Bir ben var benden öte olayı..O bene ulaşmayı deneyecekler ve sonsuza dek o ben içimizde canımız yakıldıkça daha da güçlenecektir!
Bizim ulvî içtenliğimiz karşısında,taktik değiştirip yeni yüzlerle karşımıza dikilecekler.
Biliniz ki,kimse av değil kimse de avcı! Size dışardan ne denirse densin,en kıymetli saydıklarınız da dahil, içinizden bildiğinizi haykırmaya çekinmeyin.
Duyup anlamazdan gelenleri kendi haline bırakın.Anladığı,bildiği halde sizi denemeye kalkanlara da, kendinizi ispatlamaya çalışmayın.
























14 Temmuz 2014 Pazartesi

kimin onayını almak için neye ne kadar izin verdiniz? peki ya sonuç?

Önce cızz yapma diyenlerin sizi alkışlaması için mi çabaladınız ?
Sonra alkışlanmadığınızı farkedip çevrenizde en azından ilgi uyandırmmak için tepkilerini çekecek davranışlara mı yöneldiniz?
Başınızın okşanmasını dilediğinizde gözleriniz dolu dolu mu oluyor? Kendiniz okşamadığınızda bir sevdiğiniz tarafından okşanmanın yerini doldurmuyor mu?
Ebeveynler,eşler,çocuklar hatta patronlarınız,komşular,arkadaş sandıklarınız ..Sahi siz kimin için yaşadınız? Hala kimler için yaşıyorsunuz?
Saçlarınızı süpürge etmeleriniz sizlere ne kazandırdı? Ne zaman kendiniz için yaşamayı düşünüyorsunuz? Kendinizi hiç derinlemesine irdelediniz mi? Yoksa bundan kaçmak için sürekli mazeretler mi üretiyorsunuz?
Duygularınızı size karşı silah olarak mı kullanıyorlar? Buna da mı izin veriyorsunuz? Hayat ne zaman herkesin sadece kendi için yaşadığı bir hale döndü?
Başkalarını suçlamak kolaya kaçmaktan öte ne ola ki? Siz oldukça ve o başkalarına izin verdikçe sizden beslenebilirler..Sonra kendinizi tükenmiş ve kullanılmış hatta posası çıkarılmış bir kıyıya atılmış hissetmelerinizde yanınızda olup sizi siz yapan değerleri size geri bağışlayacaklarını mı sanıyorsunuz?
Evet..Dostlar böyle zamanlar için vardır :) Her kafadan size akıl vermeye çalışanlar sanki sizin aklınız çalışmıyor gibi öneriler çıkar..Sizi teskin etme gayretleri ile kendilerini sadece daha iyi hissetmeye çalışır ve kendi evlerine dönünce derin bir ohh çekerler..Ohh iyi ki ben bu olayları yaşamıyorum derken bir gün onlara da benzer haller çatar mı tedirginliklerini unutmak için kendi hayatlarına yoğunlaşır ve sizinle zamanla aralarına mesafe koyarlar..Bir zaman kimisi sizin üzüntülerinizde sizden yana görünür ve kendilerini daha güçlü görme ihtiyaçlarını giderirken kimileri de siz güçlendikçe çevrenizden uzaklaşırlar..
Gerçek dost size sadece kendinizsiniz.Siz tek başınıza doğar bir kalabalığın içinde yaşar ve tek başınıza ölürsünüz.
Arada gerçekten değerli bir kaç insanla yollarınız kesişebilmişse nadir şanslılardansınızdır veya o kişileri sizden daha fazla besleyen enerjiler peşinde olduklarından sizle temasları belli bir düzeyi geçmemiştir.
Kötümser bir tablo çizdiğimi düşündüyseniz bu sadece sizin algınızdır. Anlatma gayretinde olduğum her insana en iyi dost kendisidir ve her insan en büyük iyiliği de kötülüğü de yine kendi kendine yapar.
Muhabbet sofralarındaki rakı gibi içkilerle yanında sigarayla keyifli geçirildiği varsayılan zamanların faturası,sağlık sorunları yaşadığınızda yüzünüze tokat gibi iner.
Duygusal travmalarınızla beslenme bozukluklarınız da,ya aynada ya tahlil sonuçlarınızda size behey gafil kendine ne yaptın haydi bunun için de kimi suçlayacaksın bakalım diye sitemler eder.
Peki hayatımız hep güzel geçi,nice mutlu veya tatsızsa mutsuz hissetmelerimizi nasıl telafi edebiliriz?
Mutluluğu başkalarının üzerinden kendimize etiketliyorsak vay halimize..Çünkü bu,mutsuzluklarımız için de aynı yolu katettiğimiz anlamına gelir..
İnanıyorum ki her birimizin sevilme,kabul görme,onaylanma,alkışlanma,takdir edilme gibi açlıkları var.Bu açlıkları kendi başımıza giderebilmeyi de pek başarabildiğimiz söylenemez.Hep bir yandaş arıyoruz ve zaman ile mekan hatta ortak paylaşımlar söz konusu olduğu sürece birbirimizi bir nebze desteklediğimiz dahi söylenebilir.üstelik arkadaşlık,dostluk gibi anlamlandırmalara hemencecik inanma eğilimimiz de cabası..
Bizler vahşi ormanda yolunu kaybetmiş,hatta sürüden ayrılmış ve benzer sürüde kendimize yer edinme gayretinde gaflete düşmüş gibiyiz.
Kendim dahil her bireye diyeceği:
KENDİNİZİ İRDELEYİNİZ!
İRDELEDİKÇE HOŞLANMADIKLARINIZI HOŞLANACAKLARINIZLA DEĞİŞTİRMEYE ÇALIŞINIZ!
OLMUYORSA DA OLDUĞUNUZ KADARIYLA KENDİNİZİ KABUL EDİNİZ!
LÜTFEN KENDİNİZİ SEVİNİZ!
KENDİNİZİ SEVDİKÇE KENDİNİZİ BESLERSİNİZ!
KENDİNİZİ BESLEDİKÇE GÜÇLENİRSİNİZ!
GÜÇLENDİKÇE HERKES SİZİ SEVER!HERKES KABUL EDER!



























12 Temmuz 2014 Cumartesi

Birini aşkla sevmek...

Çoğunluk aşka bağlar ya..Aşığım..aşıksın..aşık!aşığız..Yaşasın aşk!!!
Kelimelerle eğlenmeye aşığım ..Sabah neskafemle sigaramı tüttürmek ciddi bir aşk..Pardon bağımlılık :) Aşk..aşık ve bağımsızlık..Mümkün mü gerçekten ?
Neden olmasın ? Dilediğimizi gerçekleştirebilecek güce sahibiz..
Kişi kendini nasıl tanımlar? hangimize sorsalar kendinizi nasıl tarif edersiniz diye ? şaşalar duraksarız..Sahi biz neyiz?kimiz?nasıl biriyiz?nasıl tanımlanıyoruz?
Kendime göre,kızıma,oğluma,anneme,teyzeme,kuzenlerime göre başka başka biriyim.Arkadaşlarım? uzun süredir aramaya fırsat bulamadıklarım? Çok sevdiğim halde,beni aşağı çektikleri için hayatımdan uzaklaşmalarına göz yumduklarım,zamana ve konuma uygun yeni gelişen ahbaplıklarım :) kendimden mi söz ediyorum ? Sizlerden mi ? Farkımız ne kadar ki ? Hepimiz bir diğerimizden parmak izimize kadar farklıyız ve hepimiz yine de biriz :) Bu nasıl oluyor ki ?
Kendimi habire geliştireceğim diye okuma nöbetlerim duraksadı ve çalakalem pardon çala klavye yazmalardayım.. Yine aynı şey oluyor,dolan taşmadan ben boşaltma yoluna girdim..
Ne yapıyoruz ? nasıl yaşıyoruz ? Kim için ? İrdelemeler neden ve niçinlerde mi olmalı ? Neden ve niçinleri yaradana havale edince çok kolaylaşıyor aslında.. Sadece siz varsınız yani sadece ben varım :) Ve siz yani ben sadece kendi oluşum ve gelişimimizden sorumluyuz. Dünyaya getirdiğimiz çocuklarımıza dahi sadece geçici bakıcılık yapmaktayız.Onlar kesinlikle bizlerin uzantısı değil veya bizlerin başaramadıklarını gerçekleştirecek kişiler değil..Sadece kendi yollarında ilerleyen farklı bireyler ve bizler de ne şanslıyız ki onlara gözetmenlik ve yönderlik yapmakla görevlendirildik hem de bu arada kendi tekamülümüze hizmet ediyorlar.
Bir dolu yazar,düşünür bu konuları hallaç pamuğu misali irdelemiş,kafa yorup,emek verip,yazmış,çizmişken ilk başlarda,ne gerek var niye benzeş yazılar yazıyorsun farklı bir pencere açamayacaksan yazmanın senin için anlamı ne diye kendime sordum..
Açıkçası meşhur olmak,imza günleri belki pek havalı görünüyor ama büyük başın sorumluluğu da ona göre çok olur..Kendim için yaşamayı yeğlerim derken anladım ki öncelikle kendim için yazıyorum.Ve sonra biraz iki yüzlü buldum kendimi..Aslında dünyaya geldiğimden bu yana her yaptığımı kendim için yapıyormuşum :)
İşte itiraf ettim. Ohh valla..itiraflar müthiş rahatlatıcı :) Ve egom devreye giriyor her yaptığında kendine aferin demek seni tatmin ediyor mu ? Kocaman bir haayııır duyuyorum :) Alkışlanmak bayağı havalı..eee alkışlanmak istersen yuhalanmayı göze almalısın..
Haha bunu biliyorum negatif sularda risk almak veya pozitif limanlar :) Risk almayan yarı ölü bir yaşam mı ? Risk almış gerçekten yaşayan mı ? Elbette gerçek canlı..Niye biliyor musunuz? Bizlerin doğası bu, bizler mağara devrinin hafızasını hücrelerimizde taşıyoruz. Yan gel yat osman halleri bizi öldürüyor..Bir şeyler yapmalıyız..Bir şeyler yapmak içimizdeki yaşam enerjisini çoğaltıyor..Ve kendimizi en tatmin eden işleri yapıp başardıkça,öyle bir haz duyuyoruz ki değme sevişmeden daha fazla zevk alıyoruz.
Korkmayın sizlere şehevi bir öykü yazmıyorum..teşbihte hata olmaz olayı..
Muhtemelen kiminiz bu yolları sessizce,çevrenizle ters düşmeden,topluma uygun,herkes tarafından kabul edilir hatta helal olsun denilir şekilde yaşıyorsunuz.Az bir kısmınızın da içi içini kemirmiyorsa noliiim :) Yahu ben yanlış yerde miyim? bir şey yapmalıyım ama ne ? Kör atlayışı olayları ile çuvallamalar ve kendine özgüven kayıpları!..Nasıl mı biliyorum ? Hayatı tersten yaşayanlar,ara ara üslubuna göre daha mı iyi olur diye deneyen sonra kendine doğru her ilerleme kaydettiğinde oh yaa diyenlerdenim hepsi bu :)
Dün gece kızımın okulunda okuyan Irak asıllı bir gençle tanıştım. 4 hanım alıyormuşlar hala :)) Çok eğlendim ..Pek merakım yok ama coğrafi olarak herhalde sadece dini açıdan değil,kadın bol erkek az olsa gerek..Erkekler altın değerinde :)))) Açıkçası erkekler için üzgünüm bir kadınla başa çıkmak,bir arada yaşamak bile zorken 4 ü ile nasıl bir hayatları olur tahmin dahi edemiyorum..Tabii mens dönemini hesaplayarak erkeklerin,bir hanımdan diğerine cinselliği yaşayabilmesi hesaplanmış olabilir..Ne yazık ki o hanımlar aynı evi paylaşıyorlarsa regl zamanları da zamanla kesişebilmekte..Vah beylere yine ..
Bu arada çok eğleniyorum :) Dünyada acaba 4 erkek alan kadınların yaşadığı bir toplum var mı? Eşsiz çiftleşerek yaşayan bir kabile duymuşluğum var..yani düşünsenize 4 kocanız olsa nasıl bir hayatınız olur ? Her gün 4 erkeğe yemek yapmak,4 erkeği sırasıyla memnun etmek..Tabii o arada 4 erkeğin gelirini bir siz harcıyorsunuz :) bu da cazip gibi :)) Ah hala aşka gelemedik :)))
4 erkeğe aynı andan aşk hissedebilmek? Lütfen rica ediyorum,okuyanlar arasında aynı anda birden çok erkeği sevip beraber olabilen varsa aranızda benimle öykünüzü paylaşır mısınız? Hep derler ya erkekler birden fazla kadını sevebilir..kadınlarsa tek erkeği.. Dünyayı gözlemleyerek gezebilmek ve farklı kültürlerde insanların yaşayış biçimleri ile saklı da olsa gizli tercihleri hakkında bir yazı hazırlamak hoş olabilirdi..
Sahiden aşk deyince ne anlıyorsunuz?tarihte aşk kavuşamayanlar ve hep özlenilenler için kullanılmış..Müthiş bir aşk yaşıyoruza nasıl döndürdü insanoğlu ve o müthiş aşk nasıl tükeniveriyor?
Ben her insanı kendimce kademeli olarak ta olsa seven yapıda biriyimdir.İnsan sevgimin din,dil,kültür veya cinsiyet ayırımıyla ilgisi yoktur.Ancak bu yaşımda hala aşk deyince kilitleniyorum.Gördüğün anda nutkunun tutulduğu,aslında sözlerin dudaklarından dökülmesine izin vermek istediğin,içinden rededilme,dalga geçilme gibi şüphelerle geri yuttuğun mu ?Aşk sarıldığında içine sokasın gelen,kendine sarılmışçasına kollarında soluksuz kalmayı göze alabileceğin mi?Aşk ümitsizlik mi ? Aşk ulaşamayacağını ama yine de ulaşırım ümidini kaybetmemek mi? Psikolojik takıntı hali mi? Aşk seninle olması söz konusu değilken dahi onun hayatının yolunda olmasını dilemek mi? Kendinden fazla onu önemsemek mi? Aşk kendini onda bulmak mı? Onun kollarında daha bir kendin daha bir tam olma hali mi? Bu ara herkes aşk yazıp duruyor..her birini okumaya yetişemiyorum..üstelik herkesin aşkı farklı..tek bir doğru yok.
kelimeleri seviyorum da kelimelere de herkesin farklı anlamlar yüklediğini farkedebiliyorum..
Şimdi kendimce aşkı özetlemeye çalışacağım.Çiçek böcek aşkları da ok ben birini aşkla sevmeyi yazacağım.
Sevdiğim kişiyi düşündüğümde bile her zerrem aydınlanıyor öyle ki gözlerimden yaşlar akıyor durduramıyorum.Bu bir şükür duası gibi..Yaradan'a sanki onun yoluyla ulaşıyormuşum gibi..Bir anda çocukluğumda panayıra ilk kez götürülüşüm gibi..Sevdiğim kişi beni seviyor mu, benim hissetteklerime benzer mi hisleri bilmiyorum..veya hislerinin farkındalığında mı ve öyleyse bu hisleri benim algıladığım gibi mi algılar? Yoksa o kendi yaşam tecrübesi ile bambaşka algılarda mıdır? umurumda mı ? Kesinlikle egomun umurunda ancak iç benliğimle ona bu hissi bana yaşattığı için minnettarım.
Elbet gelecek bilinmez ve evet belki bizler biraz şimdimizle geleceğimizi yönlendirebiliriz.Ben bu şimdiyle geleceği şekillendirmeyi yani oyunları anlamsız buluyorum.
Şimdiye dek yaşanmışlıklarımda çok bencil olduğumu zanneder ve rüşvet gibi hep bir şeyler vermeye çalışırdım. Beni sevmeleri için kendim olmam kafi değilmiş gibime gelirdi.Sonra vermekten yorulunca,bakardım ki karşımda sadece almaya alışmış bir insan var ve ortada gerçek samimi duygulardan eser yok. Bu aldığım dersler kendimi sorgulamaya zaman zaman diplere sürükledi. Anladığım sadece kendim olmam kafi gelmiyorsa, gerçekten aşk yok! Tabii bu iki 2 daha 4 bir kuram değil. En azından kendimi şimdi gerçekten değerli buluyorum.Kendim için yaşıyorum. şayet beni ışıldatan kişi de hem kendi için yaşayıp hem de benimle olmayı başarabilecekse ve ben de hem kendim için yaşayıp hem de onunla olabileceksem yani iki tam olup yan yana iki tam olmamıza saygı duyan birlikte huzur ve sevgi dolu bir yaşama niyet edebileceksek aşk bu olur inancındayım.Ve bu düşüncem kendi içimde rahat soluk almamı sağlıyor.Huzurum yerinde.Dualarım olan yaşamı böyle sindirerek,her anın değerini bilerek,samimi duygularla bir arada yaşamı sürdürme üzerine.
Niyetim kendime ait,hissim bana ait ama ben ne niyetin ne de hissin kendisiyim.
Birini aşkla sevmek önce kendini sevmektir ve kendinmiş gibi diğerini de sevebilmektir.hepimiz bir diğerimizin farklı tezahürüyüz.
Bunları size değil egoma yazdım :) haddini bilsin diye :) Samimi benliğimi korumak adına.. 





































Sizi siz yapanlar beni ben yapmaz..

tabii beni ben yapanlar da sizi siz yapmaz..Bilirsiniz kelin ilacı olsa deyişini :) Niye ahkam kesmeye devam ederiz öyleyse ?
kendi zihnimize inandırıp başarmaya çalıştıklarımızı yüksek sesle söylersek faydalanırız diye mi ? hep bana diye nalıncı keseri miyiz ki ?
Her zaman neredeyse herkesin bir başkasını,kâh yargılamalarıyla,kâh küçük görmeleriyle kendini karşısındakinden daha üstte hissetme ihtiyacı duyduğunu gözlemliyorum.
Ey bu yazımı okuyan güzel insanlar, siz belki yapmıyorsunuzdur veya farketmeden yanınızdan geçenin etek boyu,saç rengi gibi ufacık detaylarda sessizce kendinizi kıyaslamalardasınız..Her kişi özeldir,size benzemese de,kendi olabilmese de,birilerini taklit dahi etse o onun yoludur,onun tekamülüdür..Sizden farklı görünen,hisseden konuşan kişiler sadece sizden farklıdır. şayet herkes birbirinin onaylayacağı görüntü veya zihne sahip olsa,gerilim dolu bir bilimkurgu filmi gibi olmaz mıydık? Birbirinin klonlanmışları veya prototipleri ? çok sıkıcı olmaz mı ? 
Peki sizce şimdiye dek çağlar boyu,elektriği bulandan uzaya gidebilir hale gelmemize dek,cep telefonları ve bilgisayarlar ve türevleri nasıl oluşur ve gelişebilirlerdi şayet her birimiz bir diğerimizin aynısı veya kabul edebileceği standartlarda olsaydık ?
Her birimiz farklı renkleri,çiçekleri,kokuları tercih etmeseydik? Tüm dünyamız hep aynı olsaydı nüansları nasıl bilecektik ? Seçeneksiz bir yaşam daha mı güvenli? denizleri,dağları,ormanları yaratan biz canlıları yaratırken de ne kadar çok çeşitlendirmiş..Çeşitlilik zenginliktir.Böcekleri düşünün..Ne kadar çok çeşit böcek türü var,çoğumuzu rahatsız eden sivrisineğin dahi yaşam zincirinde işlevselliği söz konusuyken,biz insanlar bizim gibi olmayanlarla da bir arada yaşamayı niçin öğrenmekte zorlanırız ki ?Elbette seçimlerimiz hoşlanmayacağımız kişilerle yakın ilişki kurmama şansı tanıyor.Bu yine de o kişinin,şahsiyetine,görünüşüne,düşünce yapısına saygı duymamıza engel değil.
Kendimce yazdıklarımı sizler farklı algılayabilirsiniz.Bu da sizlerin ve benim sadece farklı olduğumuzu gösterir.Sizlere kendi fikirlerimi benimsetmek gibi bir gayem yok,arzum her bireyin samimi ve içtenlikle,saygı ve sevgi içinde yaşayabilmesidir.
























10 Temmuz 2014 Perşembe

Sevgili Sen!

Sen her kimsen seni seviyorum..
İlgilendiğimiz bilgiye dönüşür..Bilgimiz inanca..İnancımız gerçeğe..
Sen, onun anlamını değiştirdikçe onun da sana hizmeti değişecektir.
Gözler farklı algılar..Olmasını istediklerini hayalinde canlandır..Sen objelere veya insanlara nasıl bakarsan, onlar da sana o yolda hizmet ederler.
Sevgili Sen! Hayatında neyi değiştirmek istiyorsan, o değişikliği gerçekleşmiş gibi hisset.Sloganların olsun..İnan..Yarat..Kendi öykünü yaz..Yeniden yapılandır..yeniden şekillendir..
İnandıkların da, inanmadıkların da gerçekleşir..Odağını olumlu inançlarına yönlendirdikçe,hayatındaki olumsuzluklara yer kalmayacaktır..
Niyetlerini tek tek,sakin,huzurla ve sevgiyle dile getir..Yaz..Hayal et..Resmet..Gerçekleşmişçesine tadını hisset..Keyfine var..
Kendini sev..Sen kendini sevdikçe çevren de seni daha çok sevecektir..
Cümlelerin,dileğin,niyetin,odağın,her zerrenle ;(tüm üstadlarımdan alıntı ve eklentilidir)

önce affediyorum,serbest bırakıyorum,özgürleştiriyorum,olumlu olana izin veriyorum. niyetimi ,kendimin sonra bütünün hayrına sadece olumlu olan iç ve dış sesleri duymaya ve dinlemeye odaklıyorum..Şükran ve sevgiyle

Her zaman nefes alıp vermenin önemini danışanlarıma aktarmaya ve her seansta sık sık hatırlatmaya gayret ederim.
Bir çok yaşam koçu,kişisel gelişim uzmanı, ve bir çok hekim, bir çok spor hocası benzer önerilerde bulunur.
Doğru nefes almak,gerginlik anında kendine olumlu telkinler vermek,bedeni ihtiyacı oranında beslemek ve su içmek..
Her ne yaşıyorsak ,kendi algımızla oluşturuyoruz..Yaşamda içindeyken göremediklerimizi,sanki bir başkasıymışçasına gözlemlemeyi başarmaya çalışırsak,dışardan nasıl göründüğümüzü anlamamız kolaylaşacaktır..
Geçenlerde, bir ressamın gözlerini bağlayıp,bir kişinin kendi tarifi üzerine resmetmesi,sonrasında yabancı birinin tarifine göre resmedişi ile ilgili bir kısa içerikli film izlediğimde bunu daha net kavradım. Ayna karşısında kendimizi gördüğümüz gibi, diğerlerine görünmüyoruz..Bizi diğerleri nasıl algılıyoru farkedebildiğimiz ölçüde kendimizi daha doğru algılama şansımız olabileceğini düşünüyorum..
Son bir kaç yıldır,senelerdir sorduğum sorulara yanıtlar bir şekilde gelmeye başladı ve o yanıtı algılamada oldukça acemi olduğumu farkediyorum..
yaradan'dan isterken dahi,detaylandırmakta sorun yaşayabiliyoruz.. Bu hani evlenme niyetinde,esmer mavi renkli gözleri olan,yakışıklı bir erkek hayal edip karşısına çıkınca hah deyip bodoslama evlenen,sonrasında hayal kırıklıkları yaşayan bir kadın olmak gibi..Niyetini koyarken,nasıl bir kişiliği olmalı,mesleği,hayata bakışı nasıl olmalı,ailesine düşkün,baba rolünü üstlenebilir biri mi gibi detaylandırma veya ev isterken nasıl bir ev olmalı kaçıncı kat,komşular nasıl,otoparkı var mı,ses geçirir mi,kışın sıcak yazın serin olur mu diye düşünmeden ev almak gibi..
Gibi örneklemeleri çoğaltılabilir..Veee..Olumluluklar da çoğaltılabilir..Hayatınızda neyi çoğaltmak isterseniz olur.
Elbette hepimiz de, o da olsun bu da olsun lar listelenmiştir..
Öncelik listemize göre hareket etmekte fayda var.En öncelikli olan da kesinlikle,önce siz olmalısınız çünkü siz oldukça her şey olacaktır..
Sevgili Sen! Sen her kimsen seni Seviyorum.