Nasıl başladı hayat öyküsü? O kimi öğretilere göre, gerçekten kendi mi seçmişti dünyaya getirecek anne ve babasını? Cinsiyetini ya da mesleğini,kiminle evleneceğini ve kaç çocuğu olacağını?
O; biziz,sizsiniz..
Sevgi,huzur,neşe içinde bir çocukluk yaşayacağı veya bir savaşın,açlığın,kıtlığın ortasına gözlerini açacağını? neleri deneyimlemek? neler olmak? neleri oldurmak veya öldürmek için bu dünyadayız ki?
İç sesimize kulak vermeyi öğrendikçe,duyduklarımız ne kadar hoşumuza gidecek? kendimizi yeniden bulmak şimdiye dek yaşanmış yılları çöpe mi atmak olacak?
Fazla derin düşünmekle kafayı mı sıyırır yoksa yeni bir dünya keşfedip kuyuların diplerinden geri dönmek mi istemezsiniz ?
Her şey denge üzerineyse ki yaradan,kadın erkek,gece gündüz,ıslak kuru,her şeyin zıttını ve eşini yaratmış olduğuna göre,bizlerinde içimizdeki karanlık ve aydınlığı dengede yaşamayı öğrenmemiz en uygun olanıdır.
Son yıllarda aldığım eğitimler önceki yaşanmışlıklarımı irdelemem,kendimi gözlemlemem ve neleri iyi niyetle yaptığım halde niçin sonunda üzülen olmak durumunda kaldığımı kendime sormama yol açtı..
Gerçekten koşulsuz sevgi derken,beklentisiz hoşgörü,ilgi derken kendime yalan mı söylüyordum?
Karşımdaki insanların eleştirileri yapıcı veya yıkıcı beni nasıl şekillendiriyordu ? Öfkelenmeme sebep olan olayları ben mi yaratıyordum? hayal kırıklıklarım insanlara gereğinden fazla anlam yüklediğimden miydi ?
Kaçımız benzer sorularla yüzümüz asılmış,yaşamdan bezmiş,her şeyi arkamızda bırakıp kaçmak istemişizdir..
İşte özgür bırakma noktası,dibin dibi dediğimiz yerin dip olmadığını daha da dipler olduğunu farkettiğimizde oluyor belki de..
kendimi öyle çok seviyorum ki artık biri gelsin de bana sarılsın diye beklemiyor,kendime sarılıyorum..kendime seni seviyorum diyorum..ve ben senin kimse tarafından üzülmeyi haketmediğini biliyorum,lütfen kendine değer ver,bırak başkaları nasıl hissederlerse,o onların sorunu diyorum..Tam..yine yeniden içimde bir patlama,bir ağlama krizi koş diyor sarıl sevdiklerine yine değer ver,boş ver sen hep üzerine düşeni fazlasıyla yaptın..derken farkediyorum ki eski beni sonuçlarında inciten alışageldiğim davranışlarıma dönmemi isteyen egom..Yok bunları tekrar tekrar yaşadım..tekrar tekrar bu verici halimle kendimin incitilmesine ben izin verdim.şimdi ve bundan sonra önce kendim için varım.Şimdi ve her zaman kendimi ben düşündükçe ulaşmak istediğim noktaya varırım.
Bu noktada sevdiklerimi,en yakınlarımı dahi kendimden sonraya bırakıyorum.Bırakmak benim için zor..çok zor..Peki seni bırakanlar? onlar nasıl kolay bırakabildiler? üstelik her yönüyle her şekilde sevgiyle her ihtiyaçları olduğunda yanlarında olmana rağmen?
İşte bu cümle beni koparıyor..Canımı yakıyor ve bana kalkıp dikilip,kendim için var olmam gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor.
Neden insanlar sevgiyle,sunulan huzuru ellerinin tersiyle iterler? Niçin sizin onlar adına kendinizden neredeyse vazgeçmenizi beklerler ve siz onlar için iyi bir şeyler yapmaya uğraşırken sizi hiçe sayarlar ?
Bu nasıl ve niçinleri çocuklarınızdan,eşiniz veya sevgilinizden,anne ve babanızdan,arkadaş ve dost saydıklarınıza kadar uzatabilirsiniz..
Peki anahtar nedir?
Günler geceler,okuduklarım,yaşadıklarım,düşündüklerim; eskiden bildiğime çok fazla emin olduğum doğruların hepsini yerle bir etti.. Kendimi düşünmek ve kendim için yaşamak nasıl bir şey ola ki?
Ağlamadan sızlanmadan,herkesin haddini bilerek,karşısındakilere saygı ve sevgi içinde olması çok mu zor ?
İşte fasit daire içinde dön dolan çıkış ara :)
Öyle güzel ki insanın hayalleri olması ve onların gerçekleşirken,hem hayallerini tekrar yaşaması hem de olanı anda gözlemlemek :)
Güzel olanlara odaklandıkça her şeyi güzelleştirebileceğimizi ve bunun sadece farazi bir kuram olmadığı kuantum fizikçileri tarafından bilinçaltının sinapsislerle bunu başardığı defalarca denenmiş ve ispat edilmiş.
Şimdi zihnime: benim ve sevdiklerim için sevgi,saygı,huzur,bolluk,bereket,başarı,sağlık,ideal beden ve bunları keyif içinde, birlikte yapabilmek için idealize ettiğim yaşamı anlatıyorum ve gerçekleşmesine niyet ediyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder