5 Temmuz 2015 Pazar

Adap&Üslup ...21.06.2015 istanbulgündemi'nde yayınlanan yazım

Türkçemiz, diğer lisanlara göre çok ayrıntılı düşünülüp biçimlendirilmiş mükemmelliktedir.
Nezaket, saygı, samimiyet gizli özneleri… Çağımızın hızlı yaşamı, biraz kullanım alanlarını bozsa da, bizler sahip çıktıkça, çevremizin de özen göstermesine katkıda bulunabiliriz.
Samimiyet ve laubaliliği ayıran ince bir çizgi; sen dediğimizde karşımızda ya astımız durumunda biri vardır, ya da samimi olduklarımız… Siz dediğimizde, saygı ve mesafe koyarız… Bir yerde sınırları hatırlatırız… Sen ve siz, İngilizce´ de aynı sözcüktür. Türkçe de çoğulda sizler deriz. O nedenle bazılarının siz çoğul eki diye mazeret üreterek sen dili kullanışı anlamlı değil.
Genç nesli eleştirirken, çuvaldızı kendimize batırmalıyız. Onlar da, bizlerin kullanırken hakkını vermeyi önemsemediklerimizle yetiştiler. Hem kendimize hem de onlara hatırlatmak adına, birbirimize saygının ölçütü olarak siz dilini tekrar kullanıma kazandırmamızda yarar var.
Toplu taşımalarda yanınıza oturandan tutun da, aracı kullanana, akbilinizi doldurttuğunuz kamu görevlisine, gazetenizi aldığınız bayiinize, ekmeğinizi getiren apartman görevlinize, market alışverişinizde kasiyere, kasap, manav, pazarcınıza, sizden alt kademedeki personelinize, siz dili kullanmanız, selam vermeniz, saygının zincirleme çoğalması için ufacık bir adım atıştır.
Genelde her olumsuz olayda, karşımızdakileri suçlama meylimiz vardır. Çok az kişi de, bu duruma sebep oluşturan ne gibi bir tutumum oldu diye kendini irdeler..
Üslup gerçekten önemlidir. Aynı anlama gelen konuşmayı bazısı yapınca, kabullenişe bazısında savunmaya geçeriz de bazısında kavga konusuna dönüşür.
Kimileri de hem haddini aşan bir dolu davranış sonrası, siz sustuğunuz için, üstüne bir de sizi hadsizlikle yargılar… Her zaman aynayı kendimize çevirmek te doğru sonuç vermeyebilir… Bazı hallerde, sizin ötenizde, karşınızdakilerin gerilerden birikmişlikleriyle, size yansımalarını yaşayabilirsiniz. O zaman her ahval ve koşulda, kendiniz olmaya devam ediniz, olayları kişisel algılamak ve karşınızdakilerin tavrıyla yanıtlamak yerine, lütfen serinkanlı olmayı sürdürünüz ve bunu anladım acaba böyle mi demek istediniz diyebilir veya anlık yanlış anlaşılmaların sonuçlarına göre şekillenecek olanı deneyimleyebilirsiniz. Hayat sürekli bir öğrenme sürecidir.
Ülkenin ve dünyanın dört bir yanından gelen insanlara ev sahipliği yapan büyüklükte bir şehirde yaşıyoruz. Nerelisiniz sorusu her zaman ilginç gelmiştir. Düşünsenize Büyükbabası memleketinden gelip bu şehirde yaşamaya başlamış, kendi torun sahibi olmuş kişi hala İstanbulluyum diyemiyor. Sizce de ilginç değil mi? Üstelik belki memleketim dediği yerde tek tük akrabası ya vardır ya kalmamıştır… Neden İstanbulluyum diyemiyordur hala? İstanbul´da yaşayıp, çocuklarını okutmuş, iş sahibi olmuş biri niye benimseyememiştir hala? Geri mi dönecektir dedesinin topraklarına? Söndürdüğü sigarasını aracından dışarı atan, 34 plakalı zatlar… Çiğnediği sakızı, yere fırlatanlar, çevre kirliliğinden söz edenler… Kırmızı ışığın yeşile dönmesini bekleyemeyenler, toplu taşımalarda kadınlara, yaşlılara, çocuklulara yer vermeyenler daha mı az İstanbullular? Her yaz yollarda yenilenme başlamasıyla şikayet edenler, yapılmadığında yolların bozukluğundan söylenmeyi sürdürürler. Yola çıkarken hala gideceği randevusuna gecikenler ve trafiği bahane edenler yeni mi gelmişlerdir şehrimize?
Öyle bir şehir ki, her türlü kültürel faaliyeti halka ücretsiz takip edebilme olanağı sunuyor. Geçen bir parkta Türk Sanat ve Halk Müziği Konseri dinleme fırsatım oldu, bu şehrin, nasıl bir kültür zenginliği olduğunun işaretleri, her yerde mevcut yeter ki, gören gözlerle bakalım, faydalanmak isteyelim.
Yollara yapılan görselliği zenginleştiren, çiçek ve dere düzenlemeleri, şehrimize adeta nefes aldırtmıyor mu ? Şehrimizi evimiz, şehirde yaşayanları da komşumuzmuş gibi gördüğümüzde, koskocaman bir aileye dönmez miyiz? Aileler farklı fikirlere sahip, birbirine saygı ve sevgi duyan bireyler oldukça daha huzurlu olmaz mı? Şehrimiz, ülkemiz ve dünyamız için de durum aynı… Birlikte huzur içinde yaşamanın formülü, saygı ve sevgi dengesini hep birlikte korumamızdadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder