Bayramlar kimilerimize, bir tatilden öte bazen, yaşayanlarımızı bazen de , geçmişte bırakamadıklarımızı ziyaret fırsatı veren burukluk barındırır…
Güzel İstanbul´umuz gün geçtikçe büyüyor. Yitirdiklerimize, şehrin başka başka yerlerinde mezarlıklar var… Bayram öncesi ve bayram sabahlarımızda mezarlık ziyareti adetlerimizdendir.
Bu sene 3 ayrı güne böldük ziyaretlerimizi, çünkü aynı gün içinde şehrin farklı bölgelerindeki mezarlıklara yetişebilmemiz mümkün değildi. Bizler orta yaşı kimilerimiz daha fazla sağlık sorunlarıyla aşmış, kimimiz erkenden evlatlarını toprağa vermiş ve ziyaret sırasında dahi, fenalaşarak ani bir rahatsızlık geçirme olasılığı olan kişilerden oluştuğumuz gerçeğini göz ardı ederek canımızı dişimize takarak, belki de vicdanımızı rahatlatmak belki de koyu bir özlem içinde, çoğunun ne işi var bu yaşta mezarlık ziyaretine gelecek zaten yakında kendi toprağa girecek diyecekleri nice acılarla sırtı kamburlaşmış babalar, gözü yaşlı analar, özlem dolu sevdalılar doludur mezarlıklar… Toprağını sulamak, taşını yıkamak , başında dua okumak vazifesini yapmış hissettirir..İnancımıza göre dua okumak için mezar başına gitmek gerekmese de, belki de bizleri manevi yakınlık hissetme hissi çekmektedir…
Dikkatimi çeken mezarlıklar müdürlüğü gerçekten yoğun çalışıyor… İnsanın canı neredeyse, oraya ait farkındalık geliştirmekte… Bir dönem kimilerimiz ambulans sesleriyle irkilir ve kendimizi çaresiz hissederiz… İşte hayat esas çehresini mezarlıklarda gösteriyor… Sık sık ziyarete gidilenlerin mezarları daha temiz ve bakımlıyken, gidemeyenlerin ki çalı ve dikenlerle örtülü… Canı acıyor insanın, unutulmuşluk hissiyle ve daha da zoru belki unutulmamış ancak koşulları sebebiyle gidemeyenleri düşünmek… Bugün Hekimbaşı´na gittik… Ödediğiniz rakama göre daha kolay erişilebilir olma ihtimaliniz bütçeniz sınırlıysa, sizi aralarda kalmış erişilmesi gençler için dahi zor kayan toprak parçaları ve yokuş bekliyor… Belki bu konuda da ileri dönük aralara taş döşeyerek ziyaretçilerin kolay dolaşabilirliğine imkan sağlanacaktır. Beş senede, her gidişimizde öyle bir artış var ki, bu yoğunlukta elbette müdürlüğün çalışmalarını takdir etmemek mümkün değil.
Mümkünse bu mezarlıkların arasına patika taşları döşensin ki, yaşlılarımız evlatlarını ziyaret ederken dur durak bilmiyor bir yanlarını düşüp kırmadan arzularını gerçekleştirebilsinler.
Sonra sıra, hayatta olup ta nadiren gidebildiklerimiz hatta gitmekten kaçındıklarımıza gelir, sanki yaşlıları ziyaret etmek bizleri de yaşlandıracaktır hayatı güle oynaya yaşamak varken sıkıcı ihtiyarlarla zaman öldürmek gençlerin pek te isteyeceği bir şey olmasa da, kendi büyükanne ve babaları harici, konu komşu hısım akraba ziyaret alışkanlıklarını kazandırmak yine biz büyüklerin tavırlarında gizli…
Çocuklarımızı sık sık avm lerde, eğlenebilecekleri yerlerde gezdirirken iyi anne baba olduğumuz hissiyle kendimizi kandırmak yerine, ileri yönelik sorunlu değil de sorumlu bir nesil olmaları için hayatın gerçeklerine yol almalarını nasıl sağlayabiliriz?
Niçin bir huzurevi gibi bir yerde hiç tanımadığınız birilerini ziyarete götürerek, belki bir kitap okuması için belki sadece orada olanları sevindirmek için sadece, elinden tutmayalım çocuklarımızın? Haydi bugün farklı bir şey yapalım ve hiç tanımadıklarımızın bayramlarını kutlayalım, hatta bayram bitse de geçmiş bayramınız kutlu olsun diyerek selamlaşalım insanlarla, tanımadıklarımıza kapı tutalım, poşetlerini taşıyalım, karşıdan karşıya geçerken destek olalım. Haydi bu bayram ve sonrası biraz daha az kendimiz için biraz daha fazla başkaları için bir şeyler yapalım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder