Bu denli kuralcı bir yaklaşım nasıl ortaya çıkıyor ?
Doğru zamana ve doğru insana neye göre karar veriyoruz ?
Deneyimlediğim kadarıyla hepsi iç içe girmiş ve kendi içinde o an göremesek te müthiş bir düzene sahiptir. Biz zihnimizde karmaşıklaştırırız yanlış olanlara bedenimiz isyan eder..Hep diyoruz ya, zihin,beden ve ruh dengesini sağlayabildiğimiz ölçüde akışta kalırız.
Peki ya çevremizdeki diğer insanlar ? Hayatla ilgili ufak tefek dahi olsa bir takım aksiliklerle karşılaşınca dengemizi nasıl korumamız mümkün ?
Bana göre doğru veya yanlış diye kavramlara sıkışmak çok anlamlı değil.
Dünya üzerinde oluşan tüm kurallar bir arada yaşamamızı kolaylaştırmak için oluşturulmuştur..Bazıları ise belli kesimlerin diğer kalabalıkları daha rahat güdebilmesi için..
evet güdüldüğünüzü mü hissediyorsunuz ? Birey olarak var olma çabanızla çevre baskısını ve hayal kırıklıklarını bir arada sindirmek zor mu geliyor ? Bir şeylerin yanlış gittiğini mi hissediyorsunuz ? Bu birikimlerle yaşamak,baş kaldırmak veya sinip kabullenmek zor mu geliyor ? Olduğunuz kişi ile olmak istediğiniz arasında uçurumlar mı var ?
Çevrenize yardımcı olmak sizin için ne kadar önemli ve ne zaman önemli olmaya başladı ? Çevrenizi ne kadar umursuyor ve ne kadar kendi enerjinizi aşağı çekmeden yardımcı olabiliyorsunuz ?
Ben doğru zamanda gelen yanlış insan mı yoksa yanlış zamanda gelen doğru insan mıyım ? Böyle anlamsız kaoslarda bulursunuz kendinizi şayet bu tür beylik sözlere fazlaca takılırsanız!..
İlk olarak ilahi zamanlamaya inanmak ve kendinize güvenmek özde sahip olmaya ve korumaya özen göstermeniz gereken özelliktir.
Diğer kişiler kendi travmaları ile söylemlerde bulunur.Siz de kendi söylemlerinizi yaratın diyorum :)
Gönlünüz endişelerden uzak kabullenişlerdeyse toplumun dayatmalarından öte kendi gerçeğinizi yaratmaktasınız.Bunun harikalığını farkederek kulaklarınızı dışardaki sesleri duyun, gözlerinizi dışardaki görüntüleri algılayın ancak etkilenmeyin.İç sesinizde öz benliğinizde kendi samimi dürüstlüğünüzde kalın.İşte o zaman her şey doğru olur.
Üzülmememiz için duyarsız olmamız gerek ki insan duyguları ve fikirleri ile insandır. Üzülmek bizlerin gelişiminde kendimizi irdelememizi sağlar hoş çoğunluk dış dünyadaki kişileri suçlamayı yeğler.Tabii habire başkaları suçlu olamayacağından suçlu aramak yerine olanı deneyimlerken gözlemci kalabilmeyi de öğreniriz..
Biz başkalarına yardımcı olmak üzere yola çıkmış insanlar, ömrümüzün çoğu anında ciddi travmalar yaşamışızdır ve bunlardan çıkarken bize nadiren birileri destek olabilmiştir..Sonrasında benzer hallerdeki insanlara bir nebze yardım edebilme arzusu ile hem kendi yolumuzu ışıklandırmış hem de elimizden geldiği ölçüde çevremize olumlu katkı sağlayabilmişizdir.
Dünyada genel geçer kabul edilen fakülteler,yüksek lisanslar,doktoralar ile isminin önüne mesleki kariyerini belirleyen sıfatlar eklemeyi başarmış,teorik bilgide ayağına su dökemeyeceğimiz kişiler arasında insana hizmete gönül vermiş her birinin önünde saygıyla eğiliyorum.
Bir de hayatı idame etmek amacıyla bir yola girmiş mesai bitiş saatine endeksli kişiler var. Hayatı da bitiş saatine dek bekleme salonunda geçercesine dergi karıştırır gibi yaşayanlar..Onların da ilahi zamanlama ile bir gün birden uyanışlarına rastalamak mümkün..
Ne zormuş hem birey olmak hem belletilenleri düzene göre başarmak ..
İşte ben belletilenleri özümseyemediğimden hep irdeledim ve gerçekten zor ve hatta ters yoldan yaşamış hissediyorum..
Müthiş tembelim belletileni öğrenme güçlüğüm ve sabırsızlığım var sanırken, bir gün annem kızım bu okuduklarını zamanında okusan ve mezun olsan ne olurdu sanki ?
öğrenmek istediklerim okullarda verilmiyordu ki..Okulda topluma uygun kuralları benimsetme,kitabi bilgiyi ezberleyip sınavda öğrendiğini kanıtlayan notları almak dışında bir şey bulamadım.
O halde bu sıraları gereksiz meşgul etmeyeyim gerçekten okulda olma ihtiyacındakilere bırakayım dedim.Nasıl bir ukalalık ve nasıl bir kendini beğenmişlik :)
Şimdi diyorum ki, evet kısıtlanmayı sevmiyorum ancak annem haklıymış düzeni beğenmesen de düzeltip geliştirebilmek için önce düzenin kabul ettiği saygı gösterdiği birey olabilmelisin..
Ben hem doğru hem yanlış insanım :) Zaman sınırsızlığında bedenim işlevini ruhumdan önce yitirecek üzgünüm..Daha yapacak çok işim var..Okuyacak bir dolu kitap,dünyada olmayı arzuladığım mekanlar, sevmeyi sevilmeyi umduğum insanlar,şifa sanatında daha üst seviyede bilgilenmek ve bu bilgileri insanların yararına kullanabilmek..
Halbuki zamanım sınırlı..doğru ve yanlış zaman ? boşa geçen zamanlarıma dahi hayıflanamıyorum çünkü benim hazırlık süremdi biliyorum..
Şans ? matematik problemi çözerken bir kaç formülü bilir onun üzerinden dener ve birinde tutturursunuz :)
Şanstan ziyade, zeki kişiler deneyimleriyle akıllı olabildikleri ölçüde tartarak,duygularını değil zihinlerini ve özellikle herhangi bir şeyi kişisel algılamadan, hamle yaparlar.tutarsa şanslı denir :) Tutmazsa yeni bir deneme için hazırdırlar.Elbette suratları asılır..Yeni bir denemenin heyecanı sarana dek :)
Hedeflediklerinize ermektense, hedefleriniz için deneyimlediklerinizle yaşamak daha keyifli sanki :) şaka bir başarının verdiği tatmin harikadır..Ancak yeni bir başarı için yapılanma süreci çok sıkıtılıdır..
İşte üzülmeler,hayal kırıklıkları bizim kendimizde bir seviye daha aşağı düşüren ve yukarı çıkmaya çalıştıkça dibe batışlarımızdır.
Ah bu uğraşı niye diye sordunuz mu ? Nasılsa ölüp gideceğiz!..
Nasılsa başarılı,başarısız,mutlu,mutsuz,zengin,fakir her birimiz öleceğiz..
Toplumda yaşarken herkes daha saygın,daha kabul görür,daha rahat, daha..daha...lar içinde olma ihtiyacındadır.
Kim ezik,kurban,aşağılanan olmak ister ki ?
Hoş kıtlık sınırında yaşamı idame edenler içinde bu duygulara rastlayabiliyor muyuz ? Afrika'da açlıktan kemikleri görünenler,bizlerden daha kolay gülümseyebiliyorken ? Onların böyle felsefi kaygıları yok..Geleni yaşıyor, olanı paylaşıyor..Doğanın salt çıplaklığı,şimdilerde biz de cesaret edebildiğimiz ölçüde bir yandan arınma uygulamaları yaparken bir yandan toplumdaki gerçeklerimizle yaşıyoruz..
Dağda evliya olmak kolay :)
Başkalarına göre biçilmiş esvaplarla yürümeye kalkınca ayakların dolanır ve düşebilirsin..
Kendi olma yolculuğunda kendine yalan söylemeyi bırakmak en zor olanı..Öyle ulvi olmamıza gerek yok,basit olalım..biz olalım.
sevgiyle..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder